İzmir Adliyesi’nde Alaattin Çakıcı alarmı!

İZMİR - Olay, geçen Mayıs ayında Buca Kırıklar F1 Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu kampusu içindeki lojman yakınlarında meydana geldi. O tarihte Cezaevi Müdürü olan Ayhan Çapacı'ya, kimliği belirsiz kişilerce yanından geçen otomobilden 3 el ateş edildi. Elinden yaralanan Ayhan Çapacı hastanede tedavi altına alınırken, şüpheli olarak Çakıcı'nın adamı olduğu iddia edilen Ferhat Oto yakalanıp tutuklandı. Çakıcı'nın eski avukatı Mehmet Barış Yaya hakkında da yakalama kararı çıkarıldı.
 
Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Birol Çengil'in hazırladığı iddianameye göre, ateş edilen otomobili avukat Mehmet Barış Yaya'nın kullandığı, olaydan sonra silahla ateş eden kişiyle Tire'ye gitti. Olaydan bir gün önce ise aynı cezaevinde kalan Alaattin Çakıcı'nın cezaevi müdahale odasında müdür Çapacı ile tartıştığı, Çakıcı'nın müdürün oturduğu masaya elini vurarak, "Sen bana cinnet mi geçirteceksin, 3 kez kalp krizi geçirttin, beni Dokuz Eylül Hastanesi'ne niye sevk etmiyorsun? Beni öldür ya da ben seni öldüreceğim, sen ölüme hazır ol müdür bey" dediğine dikkat çekildi.
 
'ÖLÜME HAZIR OL MÜDÜR BEY'
Tartışmanın ardından Çakıcı’nın, Çapacı’nın üzerine yürüdüğü araya girenlerin güçlükle durdurduğu, dışarı çıkarılırken de 'Kolumu bırak, daha önce de Mehmet müdür tuttu kolumu, onu da unutmadım. Beni mi öldürteceksin? Ben öleceğim ama sen de ölüme hazır ol müdür bey' dediği ifade edildi. Tartışmanın ertesi günü Çapacı'nın 3 el ateş edilerek kasten öldürülmeye kalkışıldığı belirtildi.
 
ÇAKICI'NIN 25 YIL HAPSİ İSTENDİ
Savcı, iddianamede, başka suçtan hükümlü sanık Alaattin Çakıcı hakkında 'yerine getirdiği görev nedeniyle tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme' ve 'tehdit' suçlarından toplam 25 yıl hapis cezası, başka suçtan hükümlü Adem Çakıcı ile Çapacı'ya ateş ettiği iddiasıyla tutuklu sanık Ferhat Oto ile hakkında yakalama kararı bulunan Avukat Mehmet Barış Yaya hakkında 20'şer yıl hapis cezası istedi.
 
İZMİR'DE OLAĞANÜSTÜ GÜVENLİK
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan ilk duruşmaya, başka suçlardan hükümlü sanıklar Alaattin Çakıcı, Adem Çakıcı ve bu suçtan tutuklu Ferhat Oto ile avukatları katıldı. Adliye içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri alınırken, duruşmayı izleyenler tek tek üst araması yapılarak salona alındı.
 
Bu olaydan sonra Adana F Tipi Cezaevi'ne gönderilen Çakıcı, yoğun güvenlik önlemleri altında İzmir'e uçak ile getirildi. Çakıcı, çok sayıda jandarma arasında duruşma salonuna getirildiği sırada salondaki bazı izleyicilerin ayağa kalktıkları gözlendi. Yaklaşık 3 saat savunma yapan sanık Çakıcı, Mahkeme Başkanı Kemal Göker'e aylık gelirinin 60-70 bin dolar olduğunu belirtti.
 
Sanık Çakıcı, hiçkimseye Ayhan Çapacı'nın öldürülmesine dair talimat vermediğini, bu yöndeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Sağlığıyla ilgili ciddi sorunlar yaşadığını, 11 ayrı hastalık teşhisi konulduğunu, çok sayıda hastaneden buna dair raporunun bulunduğunu anlatan Çakıcı, Mahkeme Başkanı’nın Ayhan Çapacı'yı tehdit edip etmediğini sorması üzerine, "Hapishanede tedavimin yürütülebilecek doktor yok. Doktorlar kendini baytar bizi de hayvan görüyorlar. Üç kez kalp krizi geçirdim" karşılığını verdi.

Çakıcı, cezaevinde psikolojik baskı uygulandığını, cezaevi müdürünün sağlık dosyasına bakmasına bile izin vermediğini, 90 yaşındaki annesinin durumunun ağırlaşması üzerine müdüre, "Ben tahliye istemiyorum, ölmeden anamı son bir defa göreyim" dediğini, fakat bunun yerine getirilmediğini, bu olay nedeniyle bir kez daha kalp krizi geçirdiğini söyledi.
 
Tedavisinin yapılması için Dokuz Eylül Hastanesi'ne sevk edilmek talebini müdüre ilettiğini, ancak sevk edilmediğini savunan Çakıcı, "Bunun üzerine, 'Öldürün beni. Eğer beni öldüremezsen, ben seni toprağa gömeceğim.' Dediğim bu. 'Ben devletim, emrediyorum, bunu içeriye koyun' dedi. 'Ben de devletin suç işlemiş bir vatandaşıyım' dedim. Arkasında biri ona güç mü vermiş acaba, hemşehrisi mi güç vermiş? Ben onlardan güçlüyüm, benim sahibim Allah" ifadelerini kullandı.
 
Mahkeme Başkanı'nın sorusu üzerine Çakıcı, cezaevi müdürünün şikayetinden neden vazgeçtiğini bilmediğini söyledi.
 
Sanık Adem Çakıcı ise cezaevinde bulunduğu süre boyunca amcası Alaattin Çakıcı ile irtibatının olmadığını, amcasının kendisine herhangi bir talimat vermediğini, kendisinin de herhangi bir kimsenin vurulması ya da öldürülmesi konusunda talimat vermediğini söyledi. Adem Çakıcı, Alaattin Çakıcı ile cezaevi müdürünün bağırma seslerinin yankı nedeniyle bulunduğu koğuşa da geldiğini ve bu sesleri duyduğunu ifade etti.
 
Sanık Ferhat Oto da üzerine atılı suçlamaları reddetti ve tahliyesini talep etti.
 
İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda infaz koruma memuru olarak çalışan tanık Yıldırım Kemal Pervane, içinde iki kişinin bulunduğu bir aracın camından ateş edildiğini gördüğünü, araçta sanık Ferhat Oto'nun bulunmadığını, saldırganların isteselerdi Çapacı'ya daha fazla ateş edebileceklerini söyledi.
 
Aynı kurumda aynı görevde bulunan tanık Muzaffer Kazal da, Çakıcı ile müdür arasında yaşananlara dair tutanağın olaydan üç gün sonra tutulduğunu, Çakıcı'nın "Üç kez kalp krizi geçirttin, beni öldürmeye mi çalışıyorsun?" sözlerini duyduğunu, fakat, tutanakta yazılı olan "Ya beni öldür ya da ben seni öldüreceğim, sen ölüme hazır ol müdür bey" sözlerini duymadığını ifade etti. İnfaz koruma memuru tanık Bayram Şahin de Çakıcı'nın tehdit içerikli sözlerini işitmediğini söyledi.
 
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin ve sanık Mehmet Barış Yaya'nın yakalama kararının devamına, gelmeyen tanıkların dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
 
'ÇAKICI VURDURTTU' İFADESİNİ DEĞİŞTİRDİ
Olayın ardından Ankara'ya atanan dönemin cezaevi müdürü Ayhan Çapacı ise, hastanede verdiği ilk ifadesini değiştirmek istediğini, ilk ifadede her ne kadar tartışma yaşadığı hükümlü Alaattin Çakıcı'nın vurdurttuğunu söylemişse de olayın sıcaklığı ve heyecanıyla böyle bir ifade verdiğini, Çakıcı ile olay öncesinde bazı tatsızlıklar yaşadığının doğru olduğunu, ancak düzenlenen saldırının azmettiricisi olarak Çakıcı'yı itham etmesinin gerçeklikten uzak olacağını, gerçekliğinden emin olmadığı varsayımlarla kimseyi itham etmek istemediğini, olayı kimlerin yaptığına ya da varsa azmettiricisinin kimler olduğuna dair bilgisinin bulunmadığını ifade etti. (dha)