EGEDESONSÖZ - CHP İşveren Sendikaları ve Meslek Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, Radyo Pause’da yayınlanan ‘Fatih Yapar’la Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Toprak, İzmir ve Ege’de partinin büyük başarı yakalayacağını söyledi. Toprak, “Belediye başkanlarımıza güveniyorum. Bu güne kadar yol haritalarındaki o tutarlı çizgilerinde devam ediyorlar. Yüzlerce denetim elamanlarına rağmen bir tane çöp bulamadılar. Namusundan, çalışkanlığından, titizliğinden hiçbir şüphem yok. Belediye başkanlarımız hizmet için yargının karşısına dahi çıkacaklarsa bunu onur kabul etmeliler ve öyle ediyorlar” diye konuştu.
ESKİ DEFTERLERİ KAPATTIK
Yerel seçimler öncesinde aday belirleme kriterlerini de anlatan Toprak, sistemin eskisi gibi olmayacağının altını çizdi. Toprak, “Belediye başkan aday süreçlerinde çok titiz davranıyoruz. CHP olarak son günde değil 1,5 sene önceden bu çalışmalara başladık. Performans kriterlerini ölçüyoruz. Bölgedeki vatandaşımıza soruyoruz. Çok çalışkan bir örgütümüz var. Burada da ayrıca çok değerli il başkanı ve yöneticilerimiz var. Hepsinin değerlendirmelerini alıyoruz. Vatandaşımızı kapı kapı dolaşıp anket yaptıktan sonra ‘kimi görmek istersiniz’ diyoruz. Bunları yaparak denklemden çıkacağız. Ankara’dan ‘ben bunu istiyorum, bu olsun, bunu yaptık, oldu-bitti’ anlayışını Sayın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde kaldırdık.2011 genel seçimlerinde 81 ilin tamamına giden tek lider var. O da Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. Her konuda proje eden de onun ekibiydi. Çok ince eleyip sık dokuyoruz. Türkiye zorlu bir süreçten geçiyorsa hepimizin sorumlulukları var. Bu sorumlulukların da farkındayız. Ülke zor bir süreçten geçerken ‘halka sormayayım, adayı kendim tayin edeyim, bu da benim eş-dost onu da listeye koyayım’ diye bir şey yok. Bu defteri kapattık. Defteri de açmak niyetinde değiliz.Bu seçimde önem verdiğimiz iki kesim var. Biri kadın, diğeri gençlik. Kadın ve gençlik dinamiğinin siyasette artmasını istiyoruz. Bu kanal siyasette tıkanmış. Bunu açacağız. Yerel seçim sürecinde daha çok kadın ve genç göreceksiniz. Belediye başkanlarımızın ayrıca performans kriterlerine de bakacağız. Güzel bir süreç ortaya çıkacaktır” dedi.
BAYRAĞI TESLİM EDERİZ
Ülkenin içinde bulunduğu durum gereği partiye önemli görevler düştüğünü ifade eden Toprak, “Örgütümüzün, halkımızın ‘becerisine güveniyoruz, bu emaneti ona verin’ dediği herkese emaneti veririz. Genel merkezin ya da belli kesimlerin torpili ile birisini aday yapmayız. Zor bir süreçten geçiyoruz. Bizim de sorumluluklarımız var. Biz bu tip kriterlere uyan arkadaşa bayrağımızı teslim edeceğiz. Gönül isterdi ki herkese görev verelim. Ama başkanlık bir koltuk. Meclis üyeliği sayısı da belli. CHP kültürü almışsa aday gösterilmemesi halinde yine partisine çalışır. Aday gösterilmediği halde küser giderse ve çalışmazsa biz de ‘iyi ki göstermedik’ deriz. Ben her gün bir ili dolaşıyorum. Kendimizi anlatmakta zaman zaman zorlanıyoruz. Toplumun bizden beklentisi çok fazla. Yolumuz zor ama tünelin ucundaki ışığı görüyoruz. Dünya AKP’nin takiye yaptığını gördü. Türkiye’deki belli vatandaşlarımıza da biz göstereceğiz” diye konuştu.
KOCAOĞLU SIRADAN BİRİSİ DEĞİL
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun resmi başvuru tarihi olarak açıklanan 2 Eylül’de dosya vermemesini ve adaylık başvurusu yapmaması ile ilgili de konuşan Toprak, “ Kendisi çok değerli bir belediye başkanımız. Bazı makamlar vardır ki onlara müracaat yapılmaz. Koskoca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başkanlığını yapmış, halen da başkanı olan bir arkadaşımız için ‘başvuru yaptı-yapmadı’ diyemeyiz. Bizim yasal sürecimiz var. Zaten başvurular var. Sadece İzmir değil, Ankara’da İstanbul’da, Antalya’da da farklı durumlar var. Bu tip büyükşehirlerimizi farklı değerlendiriyoruz. İstisnalar olabilir. Zaten genelgemize ‘istisna-özel durum’ maddesini koyduk. Sayın Kocaoğlu sıradan, kimsenin tanımadığı birisi değil. Bu şehre büyük hizmetleri dokunmuş, kendisi bu kente hizmet ederken mahkemelere çıkmış, mücadelesini vermiş, halen daha hizmet yapma gayreti olan bir arkadaşımız. O’nun için ‘bir yere müracaat etmedi’ demek olmaz. Belki de onun müracaatı gönüllerdedir” dedi.
BAYINDIR’I DA ALACAĞIZ
Toprak, 2014 yerel seçimlerinde partinin İzmir’deki hedefini de açıkladı. AK Parti’nin yönettiği Bayındır’ı da dahil 30 ilçe ve Büyükşehir’de zafere ulaşacaklarını ifade eden Toprak, “O bir ilçeyi de alacağız. Bayındır da bizim olacak. İzmir’in tamamını sosyal demokrat bir anlayış ile yönetmek istiyoruz. Bu yapıyı Türkiye’ye yayarak her tarafı almak en büyük amacımızdır. Bunu, komşularıyla barışık yaşayan bir Türkiye, ağacına sahip çıkan gencine gaz-su sıkmamak için istiyoruz. Başbakanın ifade ettiği faiz lobisinin ülkemizi sarmalamasına izin vermemek, ülkenin yönünü Arap çöllerine değil Avrupa’ya, medeni ülkelere dönmesi için istiyoruz. Kadını erkeği, 76 milyon insanın birlikte yaşaması için çabalıyoruz. Hedefimiz Türkiye’yi özgür hale getirmek. Yoksulluğu yok etmek için çabalıyoruz” diye konuştu.
EXPO’DA HÜKÜMET GERİ ÇEKİLMELİ
Toprak, lobi çalışmaları devam eden İzmir’in de talip olduğu EXPO 2020 organizasyonu ile ilgili de konuştu. EXPO’nun yapısı gereği kentlere verildiğini ifade eden Toprak, “Hükümet şu anda kendisini çok ön plana çıkartıyor. Oysaki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir işidir. İzmir’i yöneten yerel idarecilerin aktif olması lazım. Burada tam tersi bir durum var. Hükümet bu mesele üzerinden rant devşiriyor. Tabi ki EXPO 2020’nin İzmir’e gelmesini isterim. Ama hükümet yetkililerinin bu kadar şova kaçmasını tehlikeli ve riskli görüyorum. Hükümet önde olduğu zaman bu tür organizasyonların alınma şansı az. Belediye önde olursa Dünya’nın algısı sosyal demokrat yönden daha olur. Hükümetin geri çekilmesi lazım. Olimpiyatları kaybettiğimizde bakan ve yetkililer ‘Gezi Olayları’ dedi. Daha olaylar olmadan ben uyarıda bulundum. Türkiye ile Japonya arasındaki farkları anlattım. Türkiye dersini çalışmıyor. Son gün gidip grafikler üzerinden çalışıyorlar. Bu tür organizasyonlar lobi ile olur. Tesislerinizde, yerinizde sorunlarınız olmaması lazım.Hükümetin dış dünyadaki sicili kötü.Başbakan olimpiyatların oylamasından bir gün önce G-20 zirvesinde ‘Suriye’ye savaş açın’ dedi. Ardından Arjantin’de olimpiyatları istedi. Ona ‘siz takiye yapıyorsunuz, bunları geçin’ dediler” ifadesini kullandı.
UYAN DA BALIĞA GİDELİM
Başbakan Erdoğan’ın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı yanına alarak yaptığı gezinin ardından çalışmalarına başlanan Ege ve Akdeniz sahillerindeki çarpık yapılaşma ile mücadele konusuna da değinen Toprak, “Bir başbakan düşünün ki 10 yıldır iktidar. Bu zamana kadar hiçbir şey yapmamış ama sonra çıkıp ‘kıyılar işgal altında’ diyor. Kardeşim zaten yapılan bu süreçte yapıldı. Neredeydin? Neden suçluyu başkasında arıyoruz. AKP iktidarı suçu başkasına yüklüyor. Olimpiyatları vermezler ‘Gezi suçu’ der, yerli malı araba konusunda sanayiciyi suçlar. Ekonomi bozulur ‘faiz lobisi’ der. Senin hiç mi suçun yok. Dön kendine bak. Biz ‘yap desteğimiz seninle’ dedik. Yapılmadan önlem alınsaydı daha iyi olurdu. Bu izinleri kim verdi? Turizm Bakanlığı, Şehircilik Bakanlığı için verdi. Bana mı bağlı? Kaç yıl geçti şimdi uyandılar. Anadolu’da bir laf vardır. Kalk uyan da balığa gidelim. Akılları başlarına yeni geldi” dedi.
HÜKÜMET RÖVANŞ PEŞİNDE
Toprak konuşmasında hükümetin uygulamalarını da eleştirdi. Özellikle spor kulüplerinin taraftarlarına yapılan polis operasyonunun kasıtlı yapıldığını ifade eden Toprak, “Son zamanlarda gördüğüm ve üzüldüğüm bir nokta var. Bu da devletin bir rövanş alma peşinde koşmasıdır. Hükümetlerin de bu tavır içine girmemesi lazım. Gezi Parkı olayları olmuş ve yaşanmıştır. Cumhurbaşkanı, başbakan yardımcısı, belediye başkanı ‘mesajı aldık’ derken başbakan yine aynı tavrını sürdürdü. Başbakan geri adımı atmasının intikamını taraftar gruplarından alıyor. Siz olayları çıkartanları görmezden geleceksiniz ama gerçekten sistemin dışında olan takım taraftarlarını gözaltına alacaksınız. Hükümet her tarafı sindiriyor. Ordu’yu, medyayı, yargıyı sindirdi ama sokakları sindiremedi. Sokak, maliye denetmenini üzerine gönderemeyecek yapıdadır. Başbakanın yaptığı doğru değil. Toplumu bölmemek lazım. Bu ülke hepimizin. Başbakan oy alamadığı yüzde 50’nin de başbakanıdır” diye konuştu.
Toprak sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumu kalıplara sokmamak lazım. Tek tip adam yetiştirmek doğru değil. Her tarafı sindirmek ne kadar doğru? Başbakanın farklı görüşlere saygı göstermesi lazım. Takımların taraftarları takımını tutar, sahadaki futbolcuya da hakeme de bağırır. Yıllardır durum böyleydi. Gençlik ve Spor Bakanı ’40 bin güvenlik görevlisi alacağız’ diyor. Kameralar da olacak. Biri bizi gözetliyor mantığı ile hareket ediyorlar. Bu kadar polisiye tedbirlerle sporu sağlıklı yürütemezsiniz. Türkiye borç batağına girdi. Herkesin kredi kartı borcu var. Hükümet 10 yılda 45 milyar TL’lik özelleştirme yaptı. Ekonomi sorunlu. Gerçekten çok problem var. Biz, ülke olarak dış politikada zaaflar içinde hareket ediyoruz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu terör ile ilgili ‘bu mesele benim koltuğumu da götürse çöz’ dedi. Desteğini açıkladı. Başbakan da ‘ya sen yardıma muhtaçsın, yardıma sen muhtaçsın’ dedi. Başbakan 40 bin kişinin hayatını kaybettiği bir konuda bile tevazu göstermiyor”