HABERLER>GÜNCEL
2 Ekim 2020 Cuma - 08:31

Başkan Yücel’den ‘ikinci baro’ çıkışı: Buyrun seçime katılın!

İzmir'de 2. baronun kurulmasının mümkün olmadığını iddia eden Başkan Yücel, "Arkadaşlar 2 bin kişiyi bulacaklarına inanıyorlarsa, 2. baroyu kurmaya ne gerek var? İki hafta sonra yapılacak seçime girip kazansınlar, mevcut baroyu yönetsinler. Unutmasınlar, ben 1952 oyla seçildim!" dedi.

Başkan Yücel’den ‘ikinci baro’ çıkışı: Buyrun seçime katılın!

EGEDESONSÖZ - İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, SonSöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Yücel, İzmir ve Türkiye gündemine dair pek çok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu.

17-18 Ekim 2020'de yapılacak İzmir Barosu seçimleriyle ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Yücel, “Baro faaliyetlerimiz tam gaz devam ediyor. Seçim sürecinde olmak, hizmetlerin aksatılması anlamına gelmiyor. Sorunların çözümü için çabalarımızı sürdürüyoruz. Meslektaşlarımızın tanıdığı, bildiği bir ekiple devam edeceğiz. Mevcut yönetim kurulumuzun bir kısmının takviyesi ve dışarıdan gelecek yeni arkadaşlarla birlikte yeni dönemde de adayız. İzmir Barosunun güçlü sesini Türkiye’ye duyurmaya devam edeceğiz. Önceki yönetim grubundan dört arkadaşımız devam ediyor, yeni altı arkadaşımız var ama bir takım değişiklikler yaptık. Duymuşsunuzdur biraz da esprili bir paylaşım yaptılar ‘İzmir Barosu’nda erkek kotasını yakalayamadık’ diyorlardı. İzmir Barosu’nun tarihinde ilk defa kadın arkadaşlarımızın sayısı, erkek arkadaşlarımızın sayısından daha fazla… Yalnız yönetim kurulunda değil, bütün organlarda bu böyle. Tabii buna yalnızca kadın-erkek üzerinden bakmıyoruz. Bu arkadaşlarımızın tamamı, alanlarında deneyimli, birikimleri olan, çalışmalarıyla kendilerini kanıtlamış arkadaşlarımız. Biliyorsunuz Türkiye’de erkek egemen bir yapının varlığı sebebiyle kadınlar açısından bir fırsat eşitsizliği söz konusu. O nedenle zaten yüzde 50 kotası gibi tartışmalar gündeme geliyor. Biz bunu aşmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz grup olarak."

İZMİR'DE 2. BARONUN KURULMASI MÜMKÜN DEĞİL
İkinci baro tartışmalarına değinen Başkan Yücel, "Ülkede henüz kurulmuş ikinci baro yok. Antalya barosunun avukat sayısı 5 bini aştı. İkinci baro açılabilme ihtimali var. Bu kurulanlar baro değil zaten, kanunlaşma sürecinde çok net ve açık söylemiştik. Siyasi iktidara yakın, yandaş barolar yaratmak istiyorlar. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değil.O zaman bize çok kızdılar, saçmalamayın, dediler. Ankara'da ikinci baro için başvuru yapan arkadaşlar, kendi söylediklerini sosyal medya hesaplarından teyit ettiler. Ne dediler? Kuruluş başvurusunu yaptıktan sonra bir partinin siyasi partinin genel başkana gittiler ve sosyal medya hesaplarındaki anlatım şu: ‘Bilgi verdik ve emir, talimat aldık.’ Baronun avukatları bağımsızdır, barolar bağımsızdır, böyle olması gerekir. Emir talimat aldığınız yere karşı, ne yapıyorsun, yanlış yapıyorsun diyebilir misiniz? Böyle bir şey yok. Yani bir baro yapılanması varsa beklenen şey bağımsızlıktır. Hukuken yok.  Ya o imzalar içerisinde kimin olduğunu, o avukatların gerçekten İstanbul barosuna kayıtlı olup olmadığını kim biliyor? Barolar birliği oy çokluğuyla aldı, o yetki belgesine ilişkin kararı. Neden biliyor musunuz? Reddedilmesi gerektiğini söyleyen Barolar birliği yönetim kurulu üyeleri şunu söyledi, ‘bir bakalım, bir kontrol edelim’ imzalar sahici mi? Yani bir evrak sunuyorsun, noterden mi aldınız o imzaları, o imzaların kime ait olduğunu biliyor musunuz? O imzaları ben şu anda size 150 avukatın imzasını taşıyan bir belge versem, bu imzalar gerçek mi olacak? Sorulmadı ve yetki verildi. Problem burada. Barolar birliğinin UHAP isimli sitesinde imzayı buradan atabilirsiniz diye linkler açtı. Destek verdi, ikinci baro kurulsun diye çok uğraştı. Sözde çoklu baroyu karşıydı beyefendi. Verdiler diyelim ki 2 bin 54 imza olduğunu söylüyorlar, bir kontrol et, ben size söyleyeyim mi? O listenin altında imzası olan avukatların bir kısmı, İstanbul barosuna kayıtlı değil. Yaptıkları tümüyle hukuksuz. Şu anda yeni kurulan bir baronun Aralık ayındaki Barolar birliğinde delege gönderebilmesi hukuken mümkün değil.  Fakat sayın  Metin Fevzioğlu yapar mı? Yapar. Bütün bunları yapan, bunu da yapar. Bir tek derdi var, bütün muktedirler gibi. Koltuğunu koruyabilmek için yapar. Asla koruyamayacak. 7/ 24 açık bir telefon hattım var. 2 yılda 600 meslektaşıma, doğrudan yönetim kurulu üyelerim cevap vermişler. Ulaşılabilir bir baro diye gelmiştik, sözümüzü tuttuk.

2 BİN KİŞİYE ULAŞABİLECEKSENİZ, BUYRUN SEÇİME KATILIN
İzmir’de ikinci baronun kurulacağına hiç ihtimal vermiyorum. Algı yaratmak için söylenen sözler var ama birincisi şunu söyleyeyim, ikinci baroyu kurmak isteyen arkadaşlarımız gerçekten 2 bin sayısına ulaşabileceklerse, diyorum ki, buyursun seçime girsinler. Seçimi kazanırlar zaten. İzmir barosunu yönetiyor olurlar. Ben 1952 oyla seçimi kazandım. 2 bin oyları varsa, 2 bin arkadaşımız onlarla hareket ediyorsa, ne gerek var ikinci baroya... Gelin, seçime katılın, kazanın, mevcut baroyu yönetin. İzmir demokratik refleksleri olan bir kenttir. İzmir, Cumhuriyet değerlerine, bağımsızlığına sahip çıkan bir kenttir. Yani İzmir’in dokusuyla ilgili bir şey söylüyorum aynı zamanda. Çok sayıda, daha evvel AKP’ye oy vermiş, ikinci baroyu kuracağız diyen daha önce AKP milletvekilliği yapmış, halen partiyle bağları devam eden avukat arkadaşımız var. O algı yaratma hamlesi, bize karşı değil, partiye karşı. Bak, ben bu işle uğraşıyorum, ben sizin için bir şeyler yapıyorum, bana da bir parti payı verin, gibisinden bir şey söz konusu. Tamam buyursun yapsın ama ben şunu söylüyorum; İzmir halkı, İzmir avukatları Cumhuriyet değerlerine, bağımsızlığına sonuna kadar sahiptir. Laiklik, bağımsızlık karşıtı bir işin yanında durmaz mesela. En bariz örneğini verdim. Açıkça dediler ki, dilekçemizi verdik, sonra gittik genel başkanımızın icazetini aldık, emir ve talimatlarımızı aldık. Böyle bir baroda avukatlık yapmak istiyorlarsa emir, talimatla çalışan... Arkadaşlarımız, onların peşinden giderlerdi. Bunun farkında olduklarını düşünüyorum. O mücadele süreci Ankara’da geçirdiğimiz günler, banklarda sabahladığımız geceler, parklarda yattığımız günler; meslektaşlarımızla bu farkındalığı yarattı. Biz meslektaşımıza ulaştık, diye düşünüyorum. İzmir’de bulunan meslektaşlarımın buna izin vereceğine ihtimal vermiyorum. "

ÜÇÜNCÜ ADAY ÇIKAR MI, BİLEMİYORUM
İzmir'de seçime iki adayla gittiklerini, üçüncü adayın çıkıp çıkmayacağı konusunda bir fikri olmadığını anlatan Başkan Özkan Yücel, "Üçüncü aday çıkabilir mi, pekala çıkabilir. Bunu engelleyen bir durum yok. İki adaylı seçimin de mahsuru yok bence. Arkadaşlarımız ‘biz bölündük diye kazandınız, şimdi birleşelim de görün’ dediler. Ben de bekliyorum. Çünkü biz bölünme veya birleşme üzerinden bir politika yürütmüyoruz. Biz zaten geçen yıl seçimleri kazandığımızın akşamında demiştik ki, grup işleri bitti artık. Çağdaş grup, Cumhuriyetçi grup işleri bitti. Biz İzmir Barosu’nun yönetim kurulu üyesiyiz. İzmir Barosu’na mensup bütün meslektaşlarımız, bizim üyelerimiz, bizim meslektaşlarımızdır. Hiçbirine ayrımcılık yapmadan,  hiçbirini ötekileştirmeden… Bütün mücadelemizle bütün arkadaşlarımızın desteğini bekliyoruz. Bu önemli bir çağrıydı ve önemli de bir karşılık buldu."

DEĞERLERİMİZ KONUSUNDA SINIRLAMALARI KABUL ETMİYORUZ
Baro olarak, dayatmalara karşı dik duruş sergilediklerini anlatan Yücel, "29 Ekim, bizim seçimden bir hafta sonrasıydı. Valilik bize, 15 kişiyle katılın, diye bir yazı gönderdi. Biz dedik ki, olmaz öyle şey. Hiçbir sınırlamayı kabul etmiyoruz. Bütün meslektaşlarımızla alandayız. Bu alanda çok sayıda Cumhuriyetçi Avukatlar grubuna mensup arkadaşım da vardı. Onlara oy vermiş arkadaşım da vardı. Milliyetçi Avukatlar grubuna oy vermiş arkadaşım da vardı. Belki seçim sandığına gelmemiş arkadaşlar vardı ama o ruhu yakalayabildik diye düşünüyorum, birlikte hareket etme ruhunu... Cumhuriyet Bayramı, 15 kişiyle kutlanacak bir şey değil. Cumhuriyet Bayramı diyorsanız, Cumhuriyet, bu ülkenin bir değeri, tüm insanlarımızın değeri, tüm avukatların değeri, bizim değerimiz. Bunu öyle 15 kişiye, 3 kişiye, 5 kişiye indirmenize izin vermiyoruz. Bütün gruplara mensup arkadaşlarımla birlikte yaptık biz bu işi, 500’ün üzerinde avukatla, cübbelerimizle beraber alandaydık. Yurttaşta bir umut yarattı bu. Yurttaşta da bir karşılığı oldu. Çoklu baro tartışmaları döneminde bizim Ankara’da barikatlar içine hapsedildiğimiz süreçte bir mesajla öyle 3 günlük 5 günlük hazırlıklarla değil, bir mesajla 2 binden fazla İzmir Barosu üyesi, her gruba mensup altını çizerek söylüyorum; 2 bin üzerinde İzmir Barosu üyesi oturma eylemi için İzmir Barosunun önüne toplanabildi. Yürüyüş çağrısı yaptık, her defasında 2 binin üzerinde meslektaşım oradaydı. Bunların bir de Türkiye’nin içinde bulunduğu korku, sinmişlik ve baskı ortamında gerçekleştiğini düşünün hele.  Aynı şeyi, İstanbul seçimleri için de söyleyebilirim. İstanbul seçimleri için çağrı yaptığımızda biz İstanbul’a Türkiye’deki barolar arasında en kalabalık sandık güvenlik grubuyla gittik. Bir ilçe bize emanet edildi, dedik ki, ‘bırakın bize, biz hallederiz’.  Bunu yalnızca Çağdaş grup üyeleriyle yapmadık, bunu Cumhuriyetçi avukatlar grubuna mensup arkadaşlarımızla da yaptık. Milliyetçi avukatlar grubuna mensup arkadaşlarımız da vardı. Yani demokrasiye, hukuk devletine, insan haklarına inanan bütün meslektaşlarımız bu mücadelenin içindeydi. O yüzden mesela yakın zamanda yayınlayacağız faaliyet raporu hazırladık. Faaliyet raporunda genelde, ‘yönetim kurulumuz şunu yaptı, bunu yaptı" olur. Hayır, dedim bu sizin, bu iki yıllık tarih, Türkiye’nin demokrasisine, hukuk devletine izini bırakmış, Türkiye’yi zaman zaman peşinden sürüklemiş, bu tarih sizin tarihiniz. Bizim değil, eğer İzmir Barosu üyelerinin her gruptan meslektaşımın desteği olmasaydı bu kadar güçlü  çıkışlar yapamazdık zaten. İzimir Barosu üyesi olmaktan yeniden gurur duymaya başladım. Her yerde göğsümü gere gere İzmir barosu üyesiyim ben diyorum. İzmir Barosu'nun artık tüm Türkiye'de bir karşılığı var. Nereye giderseniz gidin, İzmir'in izlerini görürsünüz."

CUMHURİYETÇİ AVUKATLARDAN DESTEK MESAJLARI ALIYORUM
"Bir algı yaratma olayı var ortada. Sanıyorlar ki, biz iki kere ikinin dört ettiğini söylersek, iki kere iki dört eder. Az evvel söylediğim şey, bu yüzden çok değerli. Yani ben daha önce Cumhuriyetçi Avukatlar grubuna oy vermiş çok sayıda meslektaşımdan, bu grubun içinde yer almış çok sayıda kutlama mesajları aldım. Şimdi destek mesajları alıyorum. Ben size oran vermeyeyim ama, bu mücadelenin samimiyetini gören, eğer takım tutar gibi grup tutmuyorsa, samimiyetle ne yapıldığı üzerinden bir değerlendirme yapıyorsa, Benden önceki 4 yıllık dönemin yaptıklarıyla bizim iki yılda yaptıklarımızı teraziye koyarsa, o kulübeye giren herkes vicdanıyla bize oy verecektir diye düşünüyorum. Adil olmak için vicdanlı olmak gerekir. Yani yapılanlara bakacaksınız. Yapılanlara, söylenenlere, vaatlere, ne kadarı yerine getirilmiş? Arkadaşlar listeyi gönderdi, 25 vaatte bulunmuşuz. Geçen yıl bir gazete çıkardık, arkasında 25 vaadimizi de gerçekleştirmişiz. Söylediğimiz her şeyi tek tek yapmışız. Kanun değişikliği gerektiren vaatler hariç... Bana kalırsa, seçimi alabileceğim konusunda bir risk yok. Sebebi şu:  Az evvel saydığım bütün bu unsurların meslektaşlarımda bir karşılığı var. Bize bugüne kadar söylenen şeyleri bazen diğer meslektaşlarım da elbette seçim turlarına çıkıyorlar orada söylediklerini de biliyorum eleştirilerini de biliyorum. Birileri eleştirilerin ağır olduğu düşünebilir ama benim için ağır mı, yoksa yapılması gereken şeyler mi? Sosyal medyada parlamak, birazcık prim yapmak isteyenler var. Şu İzmir Barosu başkanına üç beş sallayayım da oradan bir şey çıksın falan diyor. Biz kimsenin sevicisi falan değiliz."

HİZMET ETME VE MÜCADELE ANLAYIŞIMIZ FARKLI
Cumhuriyetçi grup ile aralarında mücadele yönünden farklılıklar olduğunu söyleyen Yücel, "İzmir Barosu seçimlerinde kazanacağımıza inanıyorum. Ama kazananın biz olacağımız düşüncesiyle değil, kazanan İzmir, avukatlar, hukuk devleti, Cumhuriyet değerleri ve laiklik olacak. Cumhuriyetçi avukatlar listesinde yer alan arkadaşlarım da çok değerli arkadaşlarım. Onlar da bilgi birikimi anlamında hizmet etmek için geldiklerini söylüyorlar, hiç itirazım yok. Ama hizmet etme ve mücadele etme anlayışlarımız farklı. Dört yıl, benden evvel vardı. Bir kısmı da şimdiki adayımız, başkan vekili olarak sürdürdü. Peki o dönemlerde ne yaptı İzmir barosu, hatırladığınız ne var? Fazla yormayayım sizi,  çünkü bulamayacaksın. Peki ben söyleyeyim; son iki yıllık süreç için İzmir barosu ne yaptı diye sorsam, dört beş başlık sayar mısın? Pekala sayarsınız. Çoklu baroya ilişkin mücadele için meslektaşım diyor ki, ‘Biz de Ankara’daydık.’ Doğru söylüyor, geldi Ankara’ya. Baro başkanlarının olduğu kısma geldi, yarım saat bir saat, belki daha fazla bilemiyorum. Sonra bir daha görmedim. Ankara, 7 yıl sonra sokaklarında avukatlardan oluşan demokrasi talebini, bir hukuk devleti talebini, çoklu baroya hayır talebini duyurdu. Ankara sokaklarında 7 yıl sonra Avukatlar yürüdü, ama onlar yoktu. Ben polisle yüz  metre göğüs göğüse gelmek zorunda kaldım yolu açmak, barikatı açmak, yürüyüşü sağlayabilmek için… O arkadaşlar orada yoktu. Ankara’da mıydı? Evet, Ankara’daydı ama bizim yanımızda değildi. Neredeydi bilmiyorum. Bunu, oraya gelen bütün meslektaşlarım gördü. O yüzden şimdi bir seçim çalışması olarak ‘valla Ankara’ya gittik’ demenin bir kıymeti yok. Benim için asıl kıymeti harbiyesi olan şey, otobüslerle Ankara’ya gelen, o barikatların arkasında bizimle beraber mücadele eden Cumhuriyetçi arkadaşlarımın var olmuş olmasıydı. Onlar da gördü, başkan adayının bizimle olmadığını...

VALİLİKTEN GELEN KISITLANMIŞ DAVETE İTİRAZ EDEN OLMAMIŞ
29 Ekim töreni hikayesi var. Bizden önce de aynı daveti göndermiş valilik. Hiç itiraz eden olmamış. Vali bunu istiyor, hadi gönderelim şu isimleri, tören alanında bir fotoğraf çektirelim, web sayfasına koyalım, ‘Cumhuriyet bayramını coşkuyla kutladık’ yazalım. O yazı bize geldiğinde, mücadele mi gerekti, mücadele ettik. Görünürde iş yapmış olmak istemiyoruz. Gerçekten değeri olan, gerçekten sonuçları olan iş yapmak istiyoruz.  Biz sırça köşklerde, baro odalarında açıklama yapmayı, mücadele olarak görmüyoruz. Bütün okullar imam hatipleştirmeye çalışılıyor. İzmir’de bir okul var, Milli İrade Ortaokulu. Davamız oldu, gittik, orada eylem yaptık. 23 Nisan’ı, okulun öğrencileriyle beraber okulun önünde kutladık. Şunu yapabilirdik çok rahat olurdu, gel otur bakalım başkanlık koltuğu burada, seni baro başkanı yaptık! Bunlar göstermelik işler.  Cumhuriyet değerleri ortadan kalkıyor, tek adam rejiminin esiri oluyorsun. Siyasal İslam’a doğru gidiyorsun. Elbette ki İslam’a karşı değiliz. İnsanların değerlerine, dini inançlarına sonuna kadar saygı duyan insanlarız. Biz hukukçuyuz, yandaş değiliz. Hukukçuyuz, hukukçu olmak, yandaş olmayı ortadan kaldırır. Ve yandaşlığın giremeyeceği tek yerdir hukuk. Cumhuriyetçi avukatlar grubuyla farkımız şudur. Biz mücadelenin, elbise kırışmadan yapılmayanını değil, üzerinize toz bulaşacak teriniz damlayacak cübbenize mücadele etmeyi yeğliyoruz. Bir açıklamayla geçiştirmeyeceksiniz, elbisen kırışsa da ruhunda şunu hissedeceksin; evet doğru olanı yaptım, hukuk devleti için, cumhuriyet için, laiklik için, insan hakları için, avukatlık için mücadele ettim. Bizim mücadele anlayışımız bu ve bunda da hiçbir riskten korkmuyoruz. İki yıl önce seçilirken aynı şeyi söylemiştik, kişisel hiçbir risk umurumuzda değil, demiştik. Korkmadan bu işi yapmanız lazım. Biz korkmadan yapıyoruz"

HELİKOPETERDEN ATILMA İDDİASI: BUNUN SORUŞTURULMASINI İSTEMEK BENİ KÜRTÇÜ YAPIYORSA EVET KÜRTÇÜYÜM ARKADAŞ
Kendilerine yöneltilen eleştirilere yanıt veren Yücel, "Seçim kampanyası sırasında Kürtçü de dediler. Gittiğim yerlerde sormuyorlardı bazen arkadaşlar çekiniyorlardı. Ya merak etmiyor musunuz Kürtçü müyüm değil miyim, diye? Ben sordum. Doğrudan sordum çünkü bir sorunun muhatabı sahibidir. Öyle miyim değil miyim bana sormanız gerekir. Bir Kürt yurttaş hak ihlaline uğradığında ona yardımcı olacak mısın, bu hak ihlalinin karşısında duracak mısın, şeklinde gelmesi gerekir bu soru. Evet böyle olursa elbette ki yardım edeceğim. Bu beni Kürtçü yapıyorsa, sonuna kadar Kürtçüyüm ama aynı şeyi bir Alevi yurttaş için yapacağım, Roman yurttaş için yapacağım. Çeşme Belediyesinde yapmadım mı? Çeşme Belediyesi, iktidar partisinin değil, muhalefet partisinin başkanının yönettiği bir belediye. Yani yalnızca mevcut siyasi iktidara karşı durmuyoruz, hak ihlallerinin iktidarlardan, güç odaklarından geldiğini bildiğim için, nerede bir güç odağı varsa, sahibinin kim olduğu hiç önemli değil bizim için. Biz mağduriyetin kendisine bakıyoruz. Bu ülkede yaşayan yurttaşlar var, Anayasa herkes diye bir tanım yapmış. Mağduriyete uğrayan Kürtler olunca gözümüzü kapatıp e, onlar Kürt falan mı diyelim? Yani şöyle bir tabloda susmak mümkün olur mu? Eğer susarsanız baro başkanı olur musunuz? Güneydoğu'da bir karakolun önünde insanlar yüzükoyun yere yatırılmış, elleri arkadan kelepçelenmiş, orada öylece yatırılıyorlar.  Yani işkence yapılıyor, demeyecek misiniz bir hukukçu olarak? Bu nedir? Kürt olunca o yurttaşlara yapılanı haklı mı gösteriyor? Bu, batıda bir ilde olsaydı aynısını elbette yapardım. Bazı arkadaşlarımız istiyor ki söz konusu Kürtler olduğunda hiç ses çıkarmayalım, görmezden gelelim. Şimdi helikopterden atıldığı iddiası olan biri var, ben söylemiyorum, devlet hastanesinin raporu söylüyor. Helikopterden düşme! Düştü mü gerçekten? İddialar var ortada, bunun soruşturulmasını istemek beni Kürtçü yapıyorsa, adil bir soruşturma, etkili bir soruşturma yapılsın demek, beni Kürtçü yapıyorsa, evet, ilan ediyorum, Kürtçüyüm arkadaş. Ama aynı zamanda LGBTİ bireylerin haklarını korumak için, onların mağduriyetlerini engellemek için mücadele ediyorum, komisyon kuruyorum. İzmir barosu bu komisyonu kuran ilk barodur. Ne olacağım şimdi?" dedi.

"ASIL BAHÇELİ KAPATILMALI"YI BEN DEMEDİM
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile arasında geçen tartışmayı hatırlatan Özkan Yücel, olayı şu sözlerle anlattı: "Asıl Bahçeli kapatılmalı, diye ben demedim. Bakın nasıl saptırıyorlar. İçinde hakaret varsa, bunun sorgu yeri Cumhuriyet Savcılığıdır. Gidersiniz, şikayet edersiniz. Ama tekrar söylüyorum yani ucuz söylemler üzerinden benim üzerimden prim ve politika yapmalarına izin vermeyeceğim. Ben söylediğimin arkasındayım. Türk Tabipler Birliği, iyi hekimlik için mücadele ediyor. Bu ülkede insanlar ölmesin, diye mücadele ediyor. Ölen o hekimlerin her biri Türk Tabipler Birliğinin üyesi. Konuyu ben bağlamadım, Bahçeli bağladı Türk Tabipler Birliğine. Bana sordular, Bahçeli böyle söylüyormuş. Dedim ki sosyal medyada geçende bir tweet gördüm, çok hoşuma gitti. Şöyle diyordu: Eğer kapatılması gereken biri varsa Devlet Bahçeli’dir, dedim. Evet bunu söyledim. Söylediğim her sözün arkasındayım. Çünkü bakın Devlet Bahçeli ne yapıyor? Yani hakikaten  iktidarın sopası gibi davranmaya çalışıyor ve bütün sözler, söylemler oradan çıkıyor. Bakın ne yapıyor? Anayasa Mahkemesi için tehdit mahiyetinde açıklamalar yapıyor. Bahçeli yapınca bu açıklamaları susup bekleyecek miyiz?  Bir siyasi partinin genel başkanıdır, diye söz mü söylemeyeceğiz? Asıl bana söz söyleyenler, çukur ağzı. Çünkü küfür etmek dışında yapacak hiçbir şeyleri yok. Söyleyecekleri haklı bir şey olmadığı için, arkasına bir hukuk metni arkasına bir akıl metni arkasına bir bilim metni koyamadıkları için, küfretmek gibi zavallı bir yöntemi seçiyorlar."

İÇİŞLERİ BAKANI YASAKLADI DİYE 30 AĞUSTOS'U KUTLAMAYALIM MI?
Kurum olarak Cumhuriyet değerlerine sahip çıktıklarını söyleyen Başkan Yücel, "Söz söylediklerimizin, itiraz ettiklerimizin hangi mevkide olduklarının bizim için önemi yok. Bir risk mi yaratıyor? No problem? İçişleri Bakanı 30 Ağustos’u yasakladı; dedi ki, kısıtlama kararı var, kutlanmayacak. Ne yapacaktım? O açıklamanın mürekkebi kurumadan biz de çıktık, dedik ki, ‘Biz kabul etmiyoruz, biz alanda olacağız, çelengimizi koyacağız. Meslektaşlarımızla birlikte Atamıza saygımızı, o antiemperyalist ulusal kurtuluş savaşına sahip çıkacağız. Bunu halkımızdan kaçırmanıza izin vermeyeceğiz’ dedik. Valilik ne yaptı biliyor musunuz? Cuma günü saat 17.30'da elektronik postayla bir yazı göndermiş, baronun web adresine...  ‘Yasaklanmıştır’ diye aldık koyduk bir kenara. Pazar günü oradaydık, gittik kutladık meslektaşlarımızla. Neye ulaştı biliyor musunuz? Bizim bu karşı çıkışımız, tanımıyoruz dememiz, İzmir’de 30’un üzerinde sivil toplum örgütü, sendika, dernek gitti ve çelenk koydu ve saygı duruşunda bulundu. İşte mücadeleyi alanda sürdürmek böyle bir şey... Biz Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyoruz" dedi.

BARODA BAŞKANLIK KOLTUĞUNA HİÇ OTURMADIM
Göreve geldiği günden bu yana hizmet etme anlayışını benimsediğini belirten Yücel, "Barodaki başkan odasına hiç girmedim, hiç kullanmadım. Koltuğumda oturur, basın açıklaması yapardım. Oturmadım orada.. Misafirlerim geldiğinde, karşı koltukta oturdum. Arkasına hiç geçmedim. Çünkü o koltuk için gelmedim ben buraya. Ben çalışmak için hizmet için geldim. Meslektaşlarım neredeyse ben oradayım. Gelen hiçbir meslektaşım benimle görüşmeden gitmedi. O kapı hep açık kaldı. Çok rahat olurdu, çok da kolay ve risksiz olurdu. Ne yapardım, 'Ya ayıptır İçişleri bakanı, niye 30 Ağustosu kısıtlıyorsun, yapmasaydın iyiydi, kınıyorum seni" derdim, biterdi. Önemli olan bu değil. Yurttaşa bazı şeylerin gösteriliyor olması lazım. Görünür kılmak gerekiyor, bir yazıyı alıp göndermiş olmak bir anlam ifade etmiyor. Adli yıl açılış törenlerinde İzmir Barosu dedi ki, 'Biz gitmiyoruz, siz de gitmeyin, kendinizi özgürleştirin. Kime söyledi? Hakimlere, savcılara... Adli yıl idarede, külliyede açılmaz dedik. Yapmayın bu işi Türkiye’nin hukuk pratiğine zarar veriyorsunuz, Türkiye’nin bağımsız yargıyı oluşturması sürecine zarar veriyorsunuz, dedik. İktidarla bağımlı bir yargı algısını iyice yerleştiriyorsunuz, dedik. Bizi dinlemediler, gittiler ama biz haklıydık. Bizim o sözümüzden sonra 54 baro, aynı şeyi söyledi, kamuoyunda tartışıldı. Bağımsız yargı, gerçekten külliyeye gider mi, gitmez mi? Hakim savcıların külliyede bir işi var mı, yok mu? Adli yıl orada açılır mı açılmaz mı? Tartıştı mı, Türkiye tartıştı" dedi.

NET SÖYLÜYORUM, KÜFÜR BENİM İÇİN ACİZLİKTİR
Baro içi tartışmalarda düzein önemine vurgu yapan Yücel, “Küfürlü sözler duyuyorum, şahsımla ilgili. Küfür etmedikleri, hakaret etmedikleri, suç işlemedikleri sürece istediklerini söyleyebilirler. Çünkü ben baronun önüne bir kürsü kurdum. Şiddet içermeyen, nefret içermeyen, şiddete ve nefrete yöneltmeyen her söz söylenebilir. Bu benim rakiplerim için de geçerli. Yalan olmasın, hakaret içermesin. Suç teşkil edecek bir şey olmasın, buyursun söylesinler. Ben düşüncemi söylüyorum, onlar da söyleyebilirler. Ama ben hiç küfür etmedim kimseye. Sevmiyorum, küfrü acizlik olarak görüyorum. Bak çok net söylüyorum, küfür benim için acizliktir. Sözünüz bitmişse, gerçekten tartışacak bir şey kalmamışsa, üzerine inşa edecek her hangi bir bilimsel değeriniz, hukuksal değeriniz, arkasına koyacak bir mantıklı sebebiniz yoksa, en kolay yoldur küfür.  İki küfredersiniz belki karşıdaki de dayanamaz küfrederse o kavgaya döner falan. Ya kusura bakmayın ben sizin yerinizde değilim, sizin seviyenize inemeyeceğim. Ben o seviyeyi bir zavallılık olarak görüyorum, acizlik olarak görüyorum. Hakaret, küfür söz konusuysa arkadaşlarım davayla ilgili çalışıyor. Oradan şikayetimi yaparım ama bunu kalkıp kamuoyunda bir başka tartışmanın malzemesi yapmam" dedi.

TARAFSIZ BİR RAPORLARA İÇİN DAĞLIK KARABAĞ’A GİTMEYE HAZIRIZ
İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, Azerbaycan Barolar Birliği'ne yazdığı yazı hakkında da şu açıklamayı yaptı: "Evet, bir yazı gönderdik. Biz tarafsız bir raporlama için orada çalışmaya hazırız dedik. Bu, şudur; kimden gelirse gelsin. Her iki ülkenin halkları da bizim için kardeştir. Her ülkenin halkları da birinin ötekine daha bir üstünlüğü yoktur. Eğer bir insan hakları ihlalinden yola çıkarak bunu söyleyeceksek her iki halk da bizim için kardeştir, eşit noktadır. Ve bizim İzmir barosu olarak geçmişten gelen Barışa sahip çıkma, barışı önceleme gibi bir sorumluluğumuz var. BM belgelerine göre Ermenistan orada işgalci kabul ediliyor. Uluslararası metinler böyle söylüyor ve evet uluslararası metinlere göre işgal altındaki bir toprakta yaşanmış hak ihlalleri söz konusu. Haa eğer biz orada bir raporlama yaparken bu ihlalin Azerbaycan tarafından Ermeni halkına karşı gerçekleştirildiği bir başka vaka yakalarsak, elbette ki onun için de bir raporlama yaparız. Tarafsız bir gözlem raporu derken kast ettiğimiz şey budur. Yalnızca Azerbaycan bakıp, değerlendirme yapmak değil, tarafsız vurgusunun altını çizilmesinin sebebi ondandır. Alana girebilme bile bazı izinlerin alınmasına bağlı o izinler alınabildiği taktirde biz oraya gireceğiz ve raporlama yapacağız. Bu raporlama ne oradan ne de Ermenistan'dan yana olmak zorunda değil. Biz gerçekten yurttaşların hangi hak ihlalleriyle karşı karşıya olduğunu göstermek için oraya gideceğiz. Orada nüfusta bir asimilasyon politikası izlendiği söyleniyor. Gerçek mi değil mi? Bu da bir hak ihlalidir. Yani oradaki Azeri nüfusu azaltılıyor. Yeni Hocalı katliamına izin vermemek için dedik"

YETER Kİ İNSANLAR, HAK İHLALİNE UĞRAMASINLAR
Azerbaycan Barolar Birliği’nin yanı sıra Ermenistan Barolar Birliği ile de temas kurmaya çalıştıklarını söyleyen Yücel, "Bizim tercihimiz şudur, savaş olmasın. Çünkü her savaş yıkım getirir. İsteriz ki oradaki sorun da uluslararası kamuoyu tarafından görüşmeler yoluyla uygun biçime kavuşturulsun. 30 yıllık bir mevzu.  Ermenistan barosuyla bir bağlantı kurup mümkünse eğer Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye arasında köprü oluşturmayı, bunun üzerinden bir söz söylemeyi ve hukukçular olarak gerçekten olması gerekenleri ortaya koymayı da tercih ederiz. Çünkü bizim bir tek derdimiz var insanlar ölmesin. Ermenistan'la bağlantı kurmayı denemedik. Gelişme nereye gider, bilemiyoruz. Çünkü bir takım iddialar var ,sivil otobüslerin vurulduğuna yönelik… Vuranların Azeriler olduğuna ilişkin, bilmiyoruz. Bu karanlığı ortadan kaldırmak lazım… Yani bir hak ihlali yaşanıyorsa, onlar yapmaz, ötekiler yapar, anlayışına sahip değiliz. Biz istiyoruz ki ne Azeri halkı ne Ermeni halkı orada bir halk ihlaline uğramasın, siviller öldürülmesin. Biz işin içinde değiliz tarafsız bir gözlemci raporu hazırlamak için çalışmaya hazırız bize imkan tanıyın."

BEN SOSYALİST OLDUĞUMU HİÇ GİZLEMEDİM Kİ...
Kendisine yönletilen ‘marjinallik’ eleştirilerine yanıt veren Başkan Yücel, "Yandaşlıkla hukukçuluğu ayırmanız gerekir. Ben ne için laf söylemişim? Benim için söylenen çok şey var. Sorun o zaman ya da siz sormuyorsanız ben kendi kendime sorayım. Marjinal miyim ben gerçekten? Bu marjinal laflarını hak etmek için ne yaptım? Mesela İzmir barosu, İzmir Barosu başkanı ne yapmış olabilir? Valla küpeme bile taktılar. Televizyon ekranlarında küpem konuşuldu. ‘Küpesi var hem de orak çekiçli’ dediler. Sosyalist olduğumu hiçbir zaman gizlemedim ki. Ben avukatlık yaptığım süre boyunca, başkanlık yaptığım süre boyunca, inandığım hiçbir değeri inkar etmedim, hiçbir değerin aksine bir davranış şekline girmedim. Ben sosyalistim. Sorsanız söylerim, beni araştırmanıza gerek yok. Ben tarif ederim kendimi size. İnsan hakları, demokrasi, Cumhuriyet değerleri, laiklik diyorsanız bunlar benim korumam altında. Bunlar benim değerlerim. Ben bunları hiç inkar etmedim ki. Ve ben bunu yaparken hiçbir siyasi partiyle, hiçbir siyasi partiyle birlikte hareket ediyor değilim, organik bağım yok. Diyorlar ki, efendim, Kürtler için açıklama yaptı. Yaparım, yapacağım, yine yapmaya devam edeceğim. Ermeniler için hak ihlali varsa, yine açıklama yaparım. Azerbaycan için yaptım mı? Yaptım. Bu lafları edenler, Cumhuriyet değerlerine, Demokrasiye sahip çıktıklarını düşünüyorlarsa, benim yaptıklarımın 10'da birini yapmışlarsa, bulundukları konum itibariyle ortaya koysunlar, ben bugün çekileyim. Kendimle ilgili bir derdim yok. Makam mevkii derdinde değilim. Bazıları gibi buradan bir atlama tahtası çıkar mı, demiyorum. Ben İzmir barosu başkanlığı yaptığım süre içerisinde, teklif nereden gelirse gelsin, ne önerilirse önerilsin, hiçbir yere gitmiyorum. Ben İzmir’deki meslektaşlarımla birlikte olmaktan, onlarla birlikte olmaktan çok mutluyum.

HİÇBİR PARTİYLE İLİŞKİM YOK
Siyaset yapmak gibi bir hedefim yok şu anda. Kafanın arka tarafında bir şeyler taşıyarak bu işi yaparsanız, bu iş olmaz zaten. Ha bundan 10 yıl sonra biri kalkıp, ya hukuk devleti diyordun, demokrasi devleti diyordun, gel bunun için mücadele alanı var, derse oturup değerlendiririm. Ama asla ve asla hiçbir partiyle organik bağım yok. Hiçbir partiyle ilişkim yok ve şu an itibariyle böyle bir projeksiyona sahip değilim. Parti üyeliğim de yok. Geçmişte ÖDP’ye üye oldum. Daha evvel TKP’ye üye oldum. Daha önceki dönemlerde illegal olduğu zamanlarda 1980’li yıllarda TKP’nin içerisindeydim, gençlik örgütlerindeyim. Eyvallah. Ben sosyalistim hiç gizlemiyorum. Hiç kimseden gizleyecek bir şeyim yok ama şu anda hiçbir partiyle organik bağım yok" dedi.

BELEDİYE BAŞKANINA, 'ŞURASI YANLIŞ' DİYEBİLİYORUZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile uyumlu bir çalışma içinde olduklarını da belirten Yücel, "Merkezi hükümet, tek hakim olmak istiyor. Bir bakıyorsunuz, aslında Büyükşehirin yetkisinde olan bir şey, hoop oradan alınıvermiş, bakanlıklara devrolmuş. Büyükşehrin söz söyleme hakkı kalmıyor. İlçe belediyelerinin söz söyleme hakkı kalmıyor. Yani ben ne istersem, onu yaparım modunda olan bir tek adam yönetimiyle karşı karşıyayız. Zaten karşı çıktığımız nokta da bu. Yerel yönetimlere inisiyatif tanımalısınız. Yerel yönetimler de halkın nabzını tutup ona göre davranmalı. Bir  meslek örgütü olarak hem ilçe belediyeleriyle hem de Büyükşehir belediyesiyle rahatlıkla iletişim kurabiliyoruz. Eğer bir şeyi hukuka aykırı buluyorsak, bunu iletebiliyoruz. Ortak projeler de üretiyoruz, yurttaşın adalete erişimi konusunda. Yakın zamanda Büyükşehirle birlikte yapacağımız bir şeyi açıklayacağız. Yurttaşın adalete erişimini kolaylaştıracak bir mekanizmayı ,Türkiye’de örnek olacak bir biçimde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Ama mesele şu çevre konusunda düşündüklerimizi elbette paylaşıyoruz. Şu rahatlığımız var Büyükşehir'le çalışırken... Meslek örgütlerinin tamamından oluşan bir danışma kurulu var. Yani orada konuşuyoruz, orada tartışabiliyoruz. Ya şurası yanlış sevgili başkan diyebiliyoruz. Yerel yönetimlere daha fazla özerklik tanınması, yerel yönetimlerin elinin güçlendirilmesi lazım” dedi.

 
Trump ve eşi koronavirüse yakalandı!
 
Karabağlar'da park halindeki motosiklet kundaklandı
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
bucalı 2 Ekim 2020 Cuma 15:50

Sayın yücelin yıllardır yaptığı konuşmalarını okudum dinledim ne yazıkki siyasi parti üyesi gibi açıklamalar yaptığını ve iktidar karşıtı muhalefet yanlısı gibi açıklamaları olmuştur sayın moroğlu rumuzlu arkadaşım...

Yorumu oyla      2      4  
Mustafa MOROĞLU - Buca 2 Ekim 2020 Cuma 12:10

'bucalı' arkadaşım Sn.Bahçeli'ye gidip ikinci baro kuruluşu çalışmaları içim emir talimatları aldık diyenler bizzat siyasetin emrinde olduklarını açıklamıyorlar mı ? kaldı ki Sayın Özkan Yücel Avukatların hiç bir siyasi yapının emrinde olamayacağı, hukukun üstünlüğünün ilkeleri olduğu doğrultusunda düşüncelerini açıklamış doğru olanda bu. Onlar Bahçelinin karşısında düğme iliklemeye gitmişler, yorumunu yaparken bu konuya değinmemen çok manidar...Sevgilerimle..

Yorumu oyla      4      4  
Lombak-Tiran'dan bildiriyor 2 Ekim 2020 Cuma 11:31

Hdp'nin ihtiyacı var. Bursadaki Ermenistan dostluk maçında Azerbaycan bayrakları çöpten çıkarken sorun yoktu değil mi?

Yorumu oyla      2      3  
bucalı 2 Ekim 2020 Cuma 10:42

Sayın yücel siyasiler gibi konuşuyorsunuz.partiye gidip orda siyaset yapsanız daha iyi olur...

Yorumu oyla      3      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Trump ve eşi koronavirüse yakalandı!
ABD Başkanı Donald Trump, kendisi ile eşi Melania Trump'ın Covid-19 testinin ...
Mehmet KARABEL yazdı... Kahraman itfaiyeciye bu eziyet neden?
Mehmet KARABEL yazdı... Kahraman itfaiyeciye bu eziyet neden?
Polis memuru bıçaklandı, oğlu darbedildi!
Adana'da, polis memuru M.Ş., oğlunu darbettikleri için konuşmaya gittiği ...
 
Kobani soruşturmasında 20 kişiye tutuklama talebi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Kobani eylemleri soruşturması kapsamında ...
Tireli efelerin tüfekleri müzeye bağışlandı
Tire Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı, Kurtuluş Savaşı'nda, Tire Kuvayi ...
BM'den deniz sınırı anlaşmasına tescil
Birleşmiş Milletler, Türkiye ve Libya arasındaki deniz sınırı anlaşmasını tescil etti.
 
Vali Köşger, "Temiz Deniz, Mutlu Balıklar" ve "Koç Dağıtım" etkinliklerine katıldı
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Karşıyaka'da Tarım ve Orman Müdürlüğünce ...
İzmir Azerbaycan üçün bir yumruqdur!
İzmir Saat Kulesi’nin ardından Hükümet Konağı da Azerbaycan bayrağıyla dalgalanıyor.
İzmir'de 3,6 büyüklüğünde deprem!
İzmir'de Dikili'ye bağlı Denizköy'de 3,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Veda zamanı!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva