Herhangi bir işte yapılan yanlışlığın, aşırılığın, kötü niyetin, hukuksuzluğun sonunda dönüp dolaşıp yapanın başına dert olacağını bildiren güzel bir benzetmedir bu söz;

’“Akşamdan fazla yediğiniz hurmalar, sabaha kı’….zı tırmalar.’”

Türbanı yani sıkmabaş’’ı yani tesettürü yıllar önce Türk Milletinin gündemine sokan ve ’“Türban bizim namusumuzdur’” diyen AKP şimdi bu konuda cemaat ve tarikatlar tarafından ’“tırmalanmaktadır.’”
Önce Fatma Ünsal isimli AKP kurucusu bayan Kızılcahamam kampında Başbakan Erdoğan’’a ’“8 yıldır iktidarız, türban için ne yaptınız?Türban’’ın namusumuz olduğunu Bülent Arınç Bey söyledi. 8 yıldır namusumuz koruyamadık. TBMM’’ye ne zaman türbanımızla gireceğiz’” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan’’da, ’“Acele etmeyin, her şeyin sırası var, beni her şeyi açıklamaya zorlamayın, çocuk bile 9 ay 10 gün sonra doğar’” diye cevap verdi. (Cemaat artığı AKP’’lilerin konuşurken verdikleri örnekler genelde, belden aşağı ve yemekle ilgili oluyor. Çocuk örneği, niyetim üzüm yemek, önce pişsin sonra yiyelim, aman 3 çocuk yapın gibi. Neden acaba?)
Fatma Hanım daha sonra televizyon programlarına çıkıp, fikirlerini söylemeye devam edince, Başbakan Erdoğan’’dan demokratik(!) tepki gecikmedi; ’“Söyleyin ona, defolsun gitsin!..’”
Daha sonra Adana, Mersin, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Batman’’da ilköğretim çocukları türbanlarıyla sahneye çıktılar. Gerek çocukların gerekse babalarının konuşmaları, iyi eğitilmiş+, iyi yetiştirilmiş bir örgütün tezgahından geçmiş çapta kişilerin yapabileceği türden konuşmalardı;
’“Ben laik değilim ben Müslüman’’ım, Allahın emirlerine uyuyorum diye Diyanet beni Kur-an’’la tehdit ediyor, savaşımıza devam edeceğiz, AKP bizi aldattı’” gibi sözleri hiç duraksamadan otomatik tüfek gibi sıralıyorlardı. Biraz araştırınca hepsinin Hizbullah terör örgütünün elemanları olduğu ortaya çıktı.
Bu durumda AKP Hükümetinden gelen savunma; ’“Tam da türban olayını çözmeye yaklaşmışken bu yapılanlar provokasyondur’” şeklinde idi!...
Halbuki gözlerden kaçan gerçek, Hizbullah militanlarının sözlerinde açığa çıkıyordu; ’“AKP bizi kandırdı, biz dinimizin emirlerini yerine getiriyoruz, kız çocukları evlenme yaşı 9’’a girdiğinde tesettüre girmek zorundadır. Bizi Kur-an’’ın emirlerine uyduğumuz için tehdit ediyorlar.’”
İşte Türkiye’’de kimsenin görmek istemediği gerçek tablo budur. AKP her seçimden önce bu cemaat ve tarikatlarla pazarlık eder, onlara çeşitli vaatlerde bulunur ve onların oylarını alır. Bunlara vaat edilenler teker teker ortaya çıkmaya başladı.
Türkiye’’nin hala hangi karanlık döneme götürüldüğünü anlamak istemeyen ülkemin parlak aydınlarına Başbakan Erdoğan’’ın şu sözlerini hatırlatalım; ’“Keşke Türkiye’’de her inanç grubunun kendi yargısı olsa!...’” Tam bir çılgınlık. T.C. Başbakanı pozitif hukuk yerine, ’“çoklu hukuk sisteminin’” özlemini dile getiriyor. Bu sözler tek başına o partinin kapatılmasına yeterli sebeptir.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubuk, ilköğretimdeki türban skandalı ile ilgili, ’“Bu olayların zamanlamasını çok manidar buluyorum’” demiş! Başbakan Erdoğan’’ın deyimiyle ’“sevsinler sizi’”.
Sayın Bakan sizce ilköğretimde türban takmanın zamanlaması ne vakit uygun olacak?Siz, bu hukuksuzlukların hesabının size sorulmayacağını mı sanıyorsunuz?..
Bundan sonra olacakları da söyleyelim;
AKP Hükümetinin tutumuyla Türkiye’’nin her yerini saran tarikat ve cemaatler sıra sıra kendi inanışlarına göre türban takacaklarını açıklayıp uygulamaya koyacaklar ve bunu ’“özgürlük’” bağlamında topluma sunacaklar. Üniversiteler bundan böyle sadece türbanla değil, göbeğe kadar sakalla, sarıkla, fesle, şalvarla gidilecek. Kürtçe eğitim talepleri zaten gündemde. Tam bir kaos’…
Bu kaos tamamen AKP’’nin siyasi çıkar uğruna ülkeyi soktuğu durumdur ve tek sorumlusu AKP yönetimidir..
Ne demiş büyüklerimiz; ’“Akşamdan fazla yediğiniz hurmalar, sabah kı’….zı tırmalar.’”
Şimdi tırmalanma zamanı’…