Siyasi ve asayiş bakımında zor bir yılı geride bıraktık.

Yeni yıla umutla bakmaya çalışırdık. Artık daha kötüsü olmasın diye bakıyoruz.

Yeni yılın ise yeni bir anlamı var.

100’ncü yıl…

Heyecan var mı, maalesef…

Takvimin kesintiyi zorlamadığı gerçeği var.

Çünkü dünün aynısındayız.

Müneccim olmaya gerek yok. 2023 yılı da zor geçecek.

Belki de en zoru…

**

Şu bir gerçek: Ülkenin sorunlarından kurtulması için bir kabuk değişimine ihtiyaç var.

İktidar değişir ya da değişmez. Değişir ise nasıl bir değişim, değişmez ise nasıl bir dönüşüm olacağı sorunu iliklerimize kadar işleyecek.

**

4 maddede özetlersek;

-Dünya uluslar arası bir resesyonun eşiğinde… Türkiye ise bu tufana çok ama çok hazırlıksız… Kamu harcamaları dahi düşeceğine hızla artıyor. Nerden baksan tutarsızlık…

-Türk halkı demokrasi konusunda imtihanını 100’ncü yılda da vermeyi sürdürecek. Türk halkı bu imtihandan nasıl geçer ve bu imtihan nasıl sonuçlanır şu an için belirsiz.

-Ekonominin düzelmesi için hala bir reçete sunulmuş değil. Temel gıda ve temizlik ürünlerinde fiyatlar akıl alır gibi değil. Asgari ücrete zam gelmesine rağmen maaşlar şimdiden erimeye başladı bile.  

-Tahıl koridorunun açılmasının TV kanallarında bayram havası gibi kutlanması hayra alamet değil… İktidarı elinde tutmayan yoksul sınıflar uzak olmayan bir zamanda gerekli yiyeceği ya bulamamaya ya da zor bulmaya başlayacaktır.

-Toplum fitil gibi… Özellikle mülteci akını sonrası tahammül sınırı epey aşılmış durumda… Ve en kötüsü bu toplumun bir günah keçisi bulup harekete geçmesi ihtimali…

**

İçimiz buruk…

Keyifler kaçık…

Bugün 1 Ocak ve dünün aynısı…