Rahmetliden söz eder gibi oldu… Neyse,insanlık, 12 bin yılı aşkın bir zaman diliminde, yerleşik tarım toplumları ve mülkiyetin keşfiyle ortaya çıkan uygarlığın getirdikleriylegelişti ve ilerledi.

Ve tükeniş çağının orta yerinde, gelişerek, ilerleyerek insanlığın vardığı yerde,“uygarlık” dediğimiz insanın doğaya hükmetme mücadelesinin iflasına tanık oluyoruz.Uygarlığın yıkılış emareleri bir bir zuhur ediyor.

İnsanlık yaşadığı bu büyük bozgun karşısında elan rutin iktidar mücadeleleriyle itiş kakış zaman geçiriyor.

Çökmekte olan sistemin yarattığı kaotik ortamda,şimdilik Covid-19 gölgesinde,toplumlar zapturapt altında tutuluyor; ülkemde hakeza…

Gel gör ki yapısal çöküş sanki olağan bir kriz haliymiş gibi kimi etnik kimliği, kimi din gruplarını, kimi Cumhuriyet devrimini referans alarak çözüm yolları öneriyor.

Kürtler çıkışı Kürt sorunun çözümünde görüyor. İslamcılar çözümü din devletinde görüyor. Atatürkçüler çıkışı Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinde görüyor. Kimse çıkışın geçen yüzyıllardan getirdiklerimizde olmadığını görmek istemiyor.

Bir çağ kapanıyor. Aklı ve bilgisi bunu anlamaya yetmeyen veya anlamak işine gelmeyen siyasetçi, aydın, yarı aydın zevat, statükoyu koruyacak ve sistemden nemalanmasını sağlayacak fikirlerin peşinde…

Uygarlık krizinin beraberinde, bir tarihsel sistem olarak kapitalizmin çöküş öncülleri de ortaya çıkmaya başladı. Sistemin nihai hedefleri olan sonsuz sermaye birikimi ve artı-değerin sınırsız genişlemesi “ki Marks’ın da belirttiği gibi sendromdur,” kapitalizmin sonunu getiriyor.

Sonucunda, sistem dengeden çıktı ve dengeye geri dönemiyor. İşsizlik ve yoksulluğun kronikleşmesi, güvenlik politikalarının çökmesi, iktidarları sallıyor.

Kamusal alanda çöken yaşam normları ve güvenlik zafiyeti, toplumları otoriter rejimlere yönlendirmeye başladı. Aynılaşanlar bir araya geliyor.

Uygarlık krizi, kapitalist sistem krizi, epidemi; büyük bunalımın şeytan üçgenidir.

Çıkış var mı? Yok! İnsan, binlerce yıldır yeryüzü yaşamına verdiği zararın bedelini ödemedikçe, çıkış yok.

O bedeli öderken doğadan öğrendiklerimiz, yeni hayatın kılavuzu olacaktır.