MHP kurultayını yaptı…
Kendince kadrosunu yeniledi…
Yarın AKP de kurultayını yapacak…
Muhtemelen yeni isimlerle yoluna devam edecek…
***
Şimdi…
Birkaç gün içinde olup bitenlere bir göz atalım...
İstanbul Sözleşmesi’nden bir “karar” ile çekildik…
İşin hukuksal boyutu, hiç şüphesiz enine boyuna tartışılacaktır… Bir “karar” ile uluslararası sözleşmelerden çekilebiliniyorsa, o zaman elimizde “uluslararası sözleşme” kalmaz…
Ancak…
İşin esası verilmek istenen mesajdır… Belli kesimlere mesajdır…
Pek çok milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na fezlekeler gönderildi…
Maksat “hukukun yerini bulması” mıdır?
Yoksa yukarda yazdığım gibi yine belli kesimlere bir “mesaj” mı verilmek istenmektedir?
HDP kapatılsın diye, dava açıldı…
Daha düne kadar iktidar mensupları “Parti kapatmakla sorun çözülmez” diyorlardı…
Şimdi ne oldu acaba?
Kanal İstanbul için Devlet garantisi sağlandı…
Gezi Parkı’nın mülkiyeti Vakıflar’a geçirildi…
Belki şu günlerde veya yakın günlerde bakanlar arasında da değişiklikler olacak…
Saadet Partisi ve benzer partilerle yapılan görüşmeler dikkate değer...
Merkez Bankası’na da “başkan” dayanmıyor…
Daha pek çok olayı alt alta yazmak mümkün.
Hatta ve bir de “seçim yasası” değiştirilirse işte o zaman iyice durum netleşir…
***
O halde…
Neler oluyor?
Nelerin olduğu ve olacağı apaçık ortada...
Kısaca “Kara göründü”…
Yani seçim kapıda…
Oysa 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri sonrası esas seçimin, muhalefet tarafından istenmesi gerektiğini biz bu köşede pek çok kez yazdık.
Ama ne gezer…
Yanından bile geçmediler…
Yakın tarihli bir seçim aynı zamanda belli partilerin dışında kurulan ve kurulacak partilerin de seçime girmelerine en büyük engel…
İşin bir de bu boyutu var…
Özetle…
Yapılanlar ve yapılacaklar hesaba katıldığında…
İki açıdan “Kara göründü”…
Biri, seçim kapıda…
Diğeri çok çok daha önemli:
Rejim için de “kara göründü” mü acaba?