En güzel kız isimlerinden biridir Dila…

Tam karşılığı…

“Gönülden seven…”

Dilasu, dediniz mi?

“Sular, seller gibi içten seven” anlamına gelir…

Henüz…

20’li yaşlarını süren Dilasu…

Kayahan Usta’nın o ölümsüz şarkısındaki gibi…

Bir hikaye yaşatıyor fırtınaların koptuğu kalbinde…

Siyah-beyaz bir film gibi biraz…

Gözyaşı, umut ve ihtiras…

Ama…

Dilasu’nun kalp defterindeki şarkı ise…

Şöyle yankılanıyor, kendisi gibi güzel yüreğinde:

“Ey, kader sana inat, ha’di gülümse hayat!”

***

Taaa, 22 yıl önceydi…

Henüz anne karnındaydı İzmirli Dilasu…

Milyonda bilmem kaç bebeğin yaşadığı yazgıya ortak oldu…

Annesiyle arasındaki tek bağ olan…

Kordonun sıkışması yüzünden…

Hareket edemez oldu…

Sonuçta…

Gelişimini tam sağlayamadan…

Ve tabii ki…

Hiçbir şeyin farkında olmadan…

Dünyaya acı bir “merhaba” dedi…

Dilasu…

İzmirli Hatice-Erdal Madran çiftinin ilk çocuklarıydı…

Aile kahroldu…

Gözyaşlarını içine akıttı…

Ağlatan kader şuydu:

Dünya tatlısı Bebek Dilasu…

Ne acıdır ki…

İki kolu ve iki bacağı tam gelişmeden doğmuştu…

Çocukluk yıllarını…

Ameliyat masasında geçirdi…

15 yılda 15 kez ameliyat masasına yattı…

Her türlü acıyı yaşadı…

Buna rağmen…

Hayata “gülücükler” yolladı…

Çevresinde…

“Azmin Timsali” olmuştu…

***

Doktorların büyük başarısıyla…

Dilasu’nun sol bacağında 25 santimetrelik uzama sağlandı…

Mucize gibiydi…

Sol bacağını protezsiz olarak kullanmaya başladı…

Artık hayata...

İki kolu ve sağ bacağındaki protezle bağlanacaktı…

O da öyle yaptı…

Balçova Anadolu Lisesi’nin ardından…

İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni seçti…

Şimdi o tatlı kız…

Uygulamalı İngilizce Çevirmenlik Programı öğrencisi…

Umutlarına ve hayallerine sıkı sıkı yapıştı…

***

Hayat enerjisi ve çalışkanlığıyla...

Fark yaratan Dilasu…

Neredeyse…

Çevresindekilerin hayata bakışını bile değiştirecek…

Prensiplerini sıralıyor…

Mesela…

Geçmişe takılı kalmıyor…

Hedeflerine ve göreceği güzel günlere odaklanıyor…

Böylece…

Hayat enerjisini yüksek tutuyor…

O kadar kararlı ki…

Mezun olacak, diplomasına alacak, kepini havaya fırlatacak ve…

“Ver elini Londra…” diyerek…

İngiltere’ye uçacak…

Amacı…

Kendisini daha fazla geliştirmek…

***

İzmirli dünya tatlısı Dilasu’nun dilinde…

“Neler çektim, ah…” cümlesi yok…

Onun yerine…

Hayata sarılma var…

Geçmişle yaşayarak “bu hayatı” sürdürmemeye yeminli!

Yaşama enerjisi zirvede…

Hayat sırrını ve yaşam reçetesini öyle güzel anlatıyor ki:

“Geçmişte yaşadığım zorlukların, geleceğime de set çekmesine izin vermiyorum… Enerji doluyum, mutluyum… Beni seven, bana güvenen ailem ve arkadaşlarım var… Onlara sahip olduğum için çok şanslıyım... Karamsarlığı hayatımdan attım… Hep iyi ve olumlu düşünüyor, umudumu sürekli yeniliyorum… Benim güç kaynağım, hayat sırrım ve reçetem işte bunlar…”

Üniversitesini o kadar çok seviyor ki…

Nasıl sevmesin?

Tahmin edersiniz; kolları protez olduğu için…

Yazmakta zorlanıyor…

Hocalarından rica etmiş:

“Benim sorularım yazılı yerine (şıklı) olsa ne güzel olur…”

Anında Dilasu’nun sınav kağıtları değişmiş…

Ne güzel değil mi?

***

Tabii, böylesi “özel gençlere” el verenleri unutmamak gerek…

Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Burçin Önder’in…

Dilasu için…

Sergilediği “özveri” sınırlarını aşan güzellikleri…

Genç öğrencisine…

Dünyaya “pembe pencere”den bakma güzelliğini aşılaması…

Alkışa layıktır…

***

Bitiriyoruz…

Başınıza ne gelirse gelsin…

Niyet ve kararlılık her şeyden daha önemlidir…

Sonrası…

Sebat edip, sabırla çalışmaktır…

Aynen…

İzmirli Dilasu gibi…

Azimli gençlerimizde…

Bunların tamamı bir arada bulunur…

Belki…

Biraz zaman alır…

Belki destek gerekir ama…

Azimli insanoğlunun…

Başaramayacağı iş…

Üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur…

Helal olsun…

Dilasu gibi evlatlarımıza…

Nokta…

Hamiş: Dilasu’yu hayata hazırlayan İzmir Ekonomi Üniversitesi ile Medya İlişkiler Sorumlusu genç meslektaşım Mert Neşet Muslu’nun katkılarıyla…

Sonsöz: “Düşünmek ve söylemek kolaydır… Ancak, yaşamak, hele başarıyla sonuçlandırmak çok zordur… / Anonim…”