Torbalı’da doğdu, büyüdü…

Üniversiteyi gurbette, Ankara’da tamamladı…

Avukat oldu, “İlle de memleketim; İzmir benim aşkım…” dedi…

Torbalı’ya döndü…

Sosyal hayatın tam göbeğindeydi ama…

Siyaseti çok seviyordu…

16 yıl önce…

AK Parti’nin kurulmasıyla birlikte…

Politikanın dalgalı denizine balıklama daldı…

2004 Mahalli Seçimleri’nde…

31 yaşındaydı…

“Torbalı’nın Belediye Başkanı olacağım…” dedi…

Kendisini Torbalı’ya çok sevdirmişti ama yetmedi…

İzmir’in o koca ilçesinde…

626 oy gibi…

Küçük bir farkla...

Seçimi kaybetti…

315 hemşehrisi daha kendisine oy verseydi…

Belki kaderi değişecek…

Torbalı’nın Reisi olacaktı…

Hiç yılmadı…

İçindeki siyaset aşkını da söndürmedi…

***

Ak Parti Torbalı İlçe Başkanı oldu…

O sanayi başkentinde partisinin üye sayısını üç katına çıkardı…

2009 Yerel Seçimleri’nde…

Bir kez daha…

“Ben yine varım…” dedi…

Partisinin oyunu, 2004’e göre hayli arttırdı ama…

Yine kazanamadı…

Siyasete AK Parti İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak devam etti…

İl Başkan Yardımcısı oldu, Teşkilat Başkanlığı yaptı…

2011 Genel Seçimleri’nde…

AK Parti için…

İzmir’de canını dişine taktı…

Partisinin oy oranı 36.8’e çıktı…

825 bin oy toplayan AK Parti 11 milletvekili çıkardı…

1 Kasım 2015 seçimlerinde muradına erdi…

Dönemin Ulaştırma Bakanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın…

Ekibinde yer aldı, muradına erdi…

O artık İzmir Milletvekiliydi…

Binali Yıldırım O’na çok güvendi…

O da, bu güveni hiç boş çıkarmadı…

İktidar Partisi’nin…

İzmir için çok çalışan, çok ter döken vekili olarak…

Hem seçmeninin…

Hem de partisinin göz bebeği oldu…

Başarısının temelinde…

İzmir’in gözü kulağı olmak vardı...

Bu prensibi hiç bozmadı…

Partisinin İzmir’de muhalefette olmasından yüksünmedi…

İzmir’in sorunlarını Ankara’ya taşıdı…

***

Şimdi 24 Haziran erken seçimlerine…

Hazırlanıyor…

Birinci Bölgede…

Üstelik Başbakan Binali Yıldırım’ın hemen ardında…

İktidar Partisi’nin listesini sürüklüyor…

Nasıl yapıyor?

Bir İzmirli olarak…

Bu kentin hassasiyetlerini bilerek yapıyor…

Bu yazıyı süsleyen fotoğrafa iyi bakın lütfen…

İzmir’in cennet Birinci Kordonu’nda…

Genç seçmenleriyle buluşan…

O vekil, çevresindeki o kızlar gibi gencecik vekil adaylarıyla…

Çimlerin üstünde bağdaş kurmuş…

Cahit Kulebi’nin “Atatürk’e Ağıt” şiirindeki…

Unutulmaz…

“İzmir’in denizi kız, kızı deniz…

Sokakları hem kız hem deniz kokar…”

Mısralarını hatırlatırcasına…

Çağdaşlığın başkenti…
Türkiye’nin Batı’ya açılan penceresi İzmir’in…

Üniversiteli kızları ile…

24 Haziran’ı konuşuyor…

***

Sonra…

Dört yıl önceki bir anı geliyor akıllara…

O tarihlerde de soruyorlardı Binali Yıldırım’a:

“İzmirliler’in yaşam tarzına karışacak mısınız?” diye…

Ne güzel cevap vermişti “Son Başbakan”…

“Ben hayat tarzına karışacağım ama nasıl? İzmirliler’in daha iyi şartlarda yaşaması, Kordon’da rakısını içen, balığını yiyen hemşehrilerimin kokudan burnunu tutmaması için çalışacak, orayı tertemiz hale getireceğim… Öbür türlü karışmam söz konusu olmaz…”

Hatırladınız mı?

***

Bitirirken, hatırlatayım dedim…

Birkaç yıl öncesine kadar…

“İzmirli gençlerin özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafaya çekmek, sabaha kadar eğlenmek…” diyen AK Partili vekil vardı…

Bu kentin irfanının eksik olduğunu söyleyen Diyanet İşleri Başkanı vardı…

“İzmir’in eskiden kızları bile güzeldi; artık kızları bile kalmadı” diyen il başkan yardımcısı vardı…

Nerede bunları söyleyenler?

Tarihe karıştı…

Ama onların zedeledikleri gönüllerin…

Şimdi…

Kapısını çalan Mahmut Atila Kaya gibi…

AK Partili bir İzmir Milletvekili var…

Sonsöz: “Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir… / Mevlana…”