O’nu tanıdığımda...

İkimiz de çooook gençtik...

İlk sahnesi İzmir’de...

Büyük Efes’in gece kulübüydü...

Anneciği Lütfiye Hanım...

Bi’dakika olsun O’nu yalnız bırakmıyordu...

1973 / 1974’lü yıllardan söz ediyorum...

Hafif tombiş yanaklar...

Kahverengi – ela gözler...

Ve, inanılmaz tabanca gibi patlayan buğulu(*) bir ses...

O günler 17 yaşın son basamakları...

Dikkat buyurun...

Neredeyse...

50 yıl önceden söz ediyorum...

***

Bu ayın (Mayıs) son günü...

Pastasındaki mumları üfleyecek...

Alkışlarla...

“69’a Merhaba” diyecek...

Ama...

Bi’de yarım asır öncesini düşünün...

Büyük Efes’te sahneye çıkan dünya sevimlisi bir kız...

Ve...

Hala yanında taşıdığı “yapma bebekler”...

Gözünüzün önüne getirin...

Gece seslendirdiği şarkılarla...

Büyük Efes’i çınlatıyor...

Sahneden inip...

Annesiyle odasına gittiğinde...

Yatağının üstündeki “seç – beğen”oyuncak bebeklerle...

Biraz eğlenip hemen uykuyu dalıveriyor...

İşte o güzel kız...

Bu günün...

Eskimeyen starı...

O muhteşem “Altın Sesi” ise...

San’at dünyasının...

“Geleceğe bırakacağı eşsiz mirası...”

***

15 yaşına gelinceye kadar…

“Altın Sesli” olduğunun kendisi bile farkında değildi…

Dahası…

Üç yaşında yakalandığı “astım” hastalığının pençesindeydi…

Çöp gibi zayıftı…

40 kilo ya var ya yoktu…

Doya doya sarılamadığı babasını 11 yaşında kaybetmişti…

Acısını içine gömdü…

O tarihten itibaren anacığının kuzusu oldu…

Nereye gitse…

Lütfiye Hanım hep yanındaydı…

***

İşte, “O İstanbullu Kız”...

Altınla tartılmayacak kadar şahane bir sese sahip olduğunu…

1970 yılında…

Henüz 15 yaşındayken fark etti…

İtalyan Koleji’nde ortaokul ikinci sınıftaydı…

Haftasonu Gazetesi’nin düzenlediği…

“Dördüncü Altın Ses Yarışması”na…

Onca, “N’ayır, n’olamaz…” itirazlarına rağmen katıldı…

O tarihlerde…

Yarışmanın orkestrası Durul Gence gençlerin ilahıydı…

Jüri’yi gören yarışmacıların bacakları titriyordu…

O ufacık kız çıktı sahneye…

Nefesleri kesti...

“Sensiz Yıllarda” şarkısı ayakta alkışlandı…

On beş yaşındaki o kızın…

Gerçekten “altın bir ses”e sahip olduğu…

Altın Ses Yarışması’nda tescillendi…

Birinci seçildi…

Serpil Barlas ikinci oldu…

Hatırlayın...

***

O günlerin müzik prodüktörleri…

Eline çabuk, hızlı hayatın insanlarıydı…

Parmak kadar o şahane sesli kızı…

Hamur gibi yoğurdular…

Ertesi yıl, dünya tatlısı o kızın…

İlk 45’liği “Kalbim Bir Pusula” piyasaya çıktığında…

Satış rekoru kırdı...

O şahane sesin sahibesi…

Artık şöhret merdiveninin basamaklarını…

Üçer üçer tırmanmaya hazırdı…

1973'te “Dünya Dönüyor” 45'liği ile asıl çıkışını yakaladı…

Tükenmeyen bir şansı vardı...

Aynı yılın İzmir Fuarı’nda…

Zeki Müren…

Bombayı patlattı; o dünya tatlısı kızı kadrosuna aldı…

***

Nilüfer…

Çok genç yaşta profesyonel olmanın avantajıyla…

Yarım asırdır sahnelerde…

“Yumlu” soyadını hiç kullanmadı…

Ama ne yaptı?

İnanılmaz bereketli bir “yol arkadaşı” buldu…

Meslek yaşamının…

En önemli durağı büyük usta merhum Kayahan oldu…

Eşi, benzeri olmayan bir şarkı üreticisi ile kol kola yürümek…

Nimet değildir de nedir?

***

İzmir Fuarı, her yetenekli yıldıza olduğu gibi…

Nilüfer’e de…

Çocuk yaşında şöhreti tattırdı…

Gelin görün ki…

Mesleğinde bayrağı hep zirveye dikmesine karşın…

Aşk hayatı…

Ne yazık ki, romanlardaki gibi olmadı…

***

Müzisyen Rıza Silahlıpoda’ya aşık olduğunda 19 yaşındaydı…

Çok kısa sürdü; yürütemediler ve ayrıldılar…

Sonra karşısına müzik prodüktörü Yeşil Giresunlu çıktı…

Nikah masasına oturduğunda…

Henüz 22 yaşındaydı…

O evliliği de sürdüremedi…

İkinci hayat arkadaşı 1984’te “Evet” dediği tiyatrocu Çetin Akçan’dı…

İki yıl sonra ondandan ayrıldı...

İzdivaç’tan yana talihsizdi…

1988’de işadamı Savaş Gürsoy’la…

Milletvekili Gökberk Ergenekon’la altı yıl…

Ünlü televizyoncu Reha Muhtar’la ve…

Karikatürist Latif Demirci’yle…

Masaldan farksız aşklar yaşadı…

Ancaaak…

Hiç biriyle nikah masasına oturmadı…

Hayatını…

2000 yılında evlat edindiği Ayşe Nazlı’ya adadı…

Şimdi 24 yaşında yüksek eğitimini İngiltere’de aldı…

Ayşe Nazlı Yumlu'nun manevi babasının…

Reha Muhtar olduğunu unutmayalım…

***

Rahmetli Kayahan…

Nilüfer ve Türkiye için inanılmaz bir şanstı…

Müthiş üretkendi…

Hep Nilüfer’in gırtlağına uygun unutulmaz şarkılar üretti…

Ne var ki…

Bir dönem geldi; aralarına “karakedi” girdi…

Kayahan, “Aşk Şarkılarının Efendisi”ydi…

Birbirlerini…

1983 Eurovision elemelerinde keşfetmişlerdi…

Müzikal ortaklıkları yıllarca sürdü…

Kayahan’ın, her biri efsane…

“Geceler”, “Esmer Günler” ve “Kar Taneleri” besteleri…

Nilüfer’in sesiyle…

Milyonlara ulaştı…

Hele “Geceler” şarkısı “Altın Portakal” ile taçlandı…

Birlikte…

Yüz binlerce plak, kaset ve CD’ye imza attılar…

Taaa ki…

Telif meselesi yüzünden mahkemelik olana kadar…

15 yıl küs kaldılar…

Neyse ki…

Sanatçının vefatından önce…

O muhteşem veda konserinde buluşup, barıştılar…

***

Nilüfer, olağanüstü bir (**)ileri vokaldir…

Türkiye’nin…

Gelmiş geçmiş en güçlü seslerinden biridir…

Çok iddialı yazıyorum…

Aranjman yıllarından taaaa bugünlerine…

Nilüfer kadar kaliteli şarkı söyleyen sanatçı kalmadı!

Bi’kez daha hatırlatalım:

O, geleceğe miras bir yorumcudur!

Hala çok alımlı ve güzel bir kadın…

Hep duygu yüklü şarkıları seçti, bizleri uçurmak için…

Başardı da…

“Geceler”…

“Esmer Günler”…

“Mavilim”…

“Uzaklarda”…

“Aşk Kitabı” gibi klasiklerinin lezzeti…

Bugün hangi şarkıcının repertuvarında var?

Bi’önemli not daha…

Nilüfer, Ajda Pekkan, Nükhet Duru ve Sezen Aksu…

Türk Pop Müziği’nin…

Dört Divası’dır ve hep öyle kalacaktır…

***

Her güzel giden şeye…

Gün geliyor, minicik de olsa bir leke düşüyor…

13 yıl önce göğüs kanserine yakalandı…

O günleri şöyle anlatmıştı:

“2011’in 25 Ekim’ini asla unutamam… O gün ameliyat oldum ve memem alındı… Göğsümün alınmasına üzülmedim... Sonuç olarak orada bir canlı bombayla dolaşamazdım… Mümkün olduğu kadar kendimi eve kapattım... Peruk takmadım... Her şeyi kabullendim ama panik olmadım…”

Merak etmeyin...

11 yıldır sapasağlam...

Ve, morali çok yerinde...

***

Bitiriyoruz…

Birkaç gün sonra…

Mayıs’ın takvimdeki son yaprağı düştüğünde…

Nilüfer 69 yaşına “merhaba” demiş olacak...

Hala çok tatlı... Hala çok güzel... Hala eşsiz bir ses...

Sesiyle ve çocuksu görüntüsüyle yıllara meydan okuyor…

Aşk’tan yana kısmetsiz olsa da…

Hiç önemli değil...

Zaten...

Böylesi yıldızların ışığı hiç sönmüyor...

Nice yıllara “Altın Ses”…

Nokta...

(*) Buğulu ses: Boğazdan gelen sanki yutkunsa geçecekmiş gibi olan sesler...

(**) İleri vokal: Solist olarak şarkıları ön planda söyleyen sanatçı... Back vokal diye de bilinen geri vokal ise arka bölümde, ileri vokale şarkılarda eşlik eden ses sanatçı ve sanatçılarıdır...

Hamiş: Nilüfer'in bir dönem birlikte olduğu Reha Muhtar ile Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan dört aylıkken evlat edindikleri Ayşe Nazlı, şimdilerde 23 yaşında ve çok güzel bir genç kız olarak dikkatleri çekiyor... Ayşe Nazlı Yumlu, İngiltere'de psikoloji eğitimi alıyor...

Sonsöz: “Hayat, kendini bulmakla ilgili değildir; kendini yaratmakla ilgilidir... / George B. Shaw – Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İrlandalı oyun yazarı...”