Mehmet KARABEL
İlelebed payidar…
28 Ekim 2018 Pazar

Bugün Pazar…

Ancak…

Çok özel bir Pazar…

Aslında yarın (Pazartesi)…

Bugünden daha özel…

Çünkü…

Yarın “Cumhuriyetin İlanı”nın 95’inci yılını kutlayacağız…

Bilir misiniz ki…

95 yıl önce de…

29 Ekim bir “Pazartesi” gününe denk gelmişti…

Bu Pazar da…

“Yaşasın Cumhuriyet” diye haykırmak…

Ve de…

“İlelebed payidar / Sonsuza kadar yaşayacak” demek için…

O günlere dönelim ve…

Kadim dostum, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Arı’nın yıllar önce kaleme aldığı bir yazıyı sizlerle paylaşalım…

***

95 yıl önce bugün…

28 Ekim 1923 Pazar akşamı…

Çankaya Köşkü, Gazi’nin sofrası…

Devlet’in önemli isimleri, yemek masasında yerlerini almışlar…

Saatler ilerliyor…

Ve bir an geliyor; Gazi çelik gibi gözlerini yemekteki konuklarına dikip, tarihi kararını açıklıyor:
“Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”…
Cumhuriyet…

Yani ulusun egemen olacağı, yasama, yürütme ve yargı erklerini elinde bulunduracağı bir yönetim biçimi...

Saltanata karşı, ulusal egemenlik duruşu...

Özgürlüğe yönelişin, birey ve yurttaş olmanın en önemli aşaması... Tebaadan sıyrılış; ulusun varlığıyla bireysel varlığı harman eden, yeni bir düzen...
Bu açıklama, bazı kişilerde büyük şaşkınlıklar yarattı. 
Ancak o zamana dek, yönetim biçiminin ne olduğuna ilişkin bir düzenlemenin olmayışı, önemli sorunlar yaratıyordu:
Ya şimdi yapılması gereken?
Bir anayasa değişikliği…
1921 Anayasası, savaş koşullarının yarattığı bir anayasaydı…

Şimdi bu Anayasa’ya ek maddeler konularak…

Sistemin tanımı yapılmalıydı… 
Gereken adımlar da atıldı…

Gazi Paşa’nın bu önerisi doğrultusunda…

İsmet Paşa bir önerge hazırlayarak Meclis’e sundu…

Bu önergede, egemenliğin kayıtsız-koşulsuz ulusun olduğu belirtiliyor; yönetim biçiminin, halkın kendi yazgısını kendisinin belirlemesi temeline dayandığı vurgulanıyordu. 
Ve... 
Bu belirtildikten sonra...

“Devletin hükümet biçimi Cumhuriyet’tir” deniliyor…

Dininin İslam, resmi dilinin Türkçe olduğu söyleniyordu…

Başkenti ise Ankara’ydı. 
Bu yapıda, önemli bir kurum daha ortaya çıkıyordu…

O da “Cumhurbaşkanı” makamı... 

***
Devlet, Meclis tarafından yönetilecek…

Bu meclis, cumhurbaşkanını kendi üyeleri arasından seçecekti…

Cumhurbaşkanı, Devlet’in de başkanıydı…

Gerektiğinde Meclis’e ve Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebilirdi...
Ve sonuç:
Artık Türkiye Devleti bir Cumhuriyet idi…

***
Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı…

Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa…

Meclis’teki 158 milletvekilinin oybirliğiyle…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildi…

İlk kabine Malatya Milletvekili İsmet Bey tarafından oluşturularak Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olmuştu… Fethi Bey de Meclis Başkanı olarak seçiliyordu… Bu seçimlerden sonra, Meclis’te büyük bir coşku ortaya çıktı… Milletvekilleri alkış tufanları arasında: 
“Yaşasın Cumhuriyet!” diye bağırıyorlardı…
“Yaşasın Cumhuriyet!”…

***

Evet; Cumhuriyet yaşayacaktı…

O çocuk şimdi taşlı, çakıllı yollarda yürüyecek, güçlenecek…

An gelecek, eski hastalıklar tenine yapışacak; onu hırpalayacak…

Ancak O dimdik ayakta kalacaktı…

***
Çünkü Cumhuriyet, “aydınlık” demekti…

Monarşi yönetimi ise karanlık…

Aydınlık karanlığa üstün gelmeliydi…

İnsan, insan olmaktan kalan onurunu…

Ancak, Cumhuriyet’in gür ışıkları altında koruyup geliştirebilirdi…

***

95 yıl önce yarın (29 Ekim 1923 Pazartesi)…

Akşam 21.00’den itibaren…

Türkiye’nin dört bir yanında…

Cumhuriyet, 101 pare top atışı yapılarak kutlandı…

Hiç eksilmeyen coşkuyla…

Bugün de öyle…

“İlelebed Payidar” kalması dilek ve dualarımızla…

Sonsöz: “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebed muhafaza ve müdafaa ekmektir… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Sarı Çizmeli Memed'A. 28 Ekim 2018 Pazar 17:38

Çok iyi anlaşılıyor ki, Kemalistiyle Osmanlıcısıyla, Atatürkçüsüyle Erdoğancısıyla, devrimcisiyle yobazıyla, solcusuyla sağcısıyla, CHP'lisiyle AKP'lisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle biz bu CUMHURİYET'i asla ve asla hakketmemişiz... Çünkü, o CUMHURİYET avuçlarımızın içinden kayıp gidiyor/veya zorbalıkla alınıyor ve bizler -istisnasız hepimiz- sadece ve sadece seyrediyoruz.... Ama her şeye karşın/ve inadına 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI kutlu olsun.

Yorumu oyla      10      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Anneler Günü Münasebetiyle: Sütveren Meryem Ayazması
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yatak odasında tartışma!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Siyaset insanı bozuyor
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sahipsiz kalan eski İzmir…
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Nepotizm hastalığı ve belediyecilik...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva