Tayfun MARO
Göründüğü gibi değil
16 Ekim 2017 Pazartesi

Bütün izlerin birbirine karıştığı günlerdeyiz. Sakin olmaya ve olaylara soğukkanlı bakmaya ihtiyaç var. ABD’ye adeta posta koyan Erdoğan’ın yarattığı coşkudan esinlenenler aldı başını gidiyor. Amacını çok aşan açıklamalar yapılıyor. Gerçekler hızla görüş alanımızın dışına çıkmaya başladı.

ABD-Türkiye ilişkilerinde “vize vakası” ile zirve yapan gerilim nedeniyle Erdoğan’ın ABD’ye meydan okuması, yerli ve milli zeminde büyük alkış aldı. Muhafazakârlar, milliyetçiler, ulusalcılar, Erdoğan’ın yaptığı çıkışlarla ABD’ye haddini bildirdiğini ve bu çıkışların ABD emperyalizmine büyük darbe olduğunu söylemeye başladılar.

Bu nasıl bir çaresizliktir ki Erdoğan’ın ABD yönetimine çektiği restten anti-emperyalist politika dersleri çıkarılıyor! Kapitalist sisteme asla karşı olmayan Erdoğan, sistem içi bir hesaplaşma nedeniyle ABD yönetimiyle dalaştı diye, kimi sol çevrelerce neredeyse kahraman ilan edilecek…

Hatırlamakta yarar var; Kapitalizm, Dünya sistemidir. ABD gibi sistemin metropolünde yer alan ülkelerin burjuvazisi, sisteme yön veren politikaları oluşturur, üretimde tekel oluşturur, teknoloji geliştirir, “kıt kaynak” dediklerimizi kontrol eder v.s. Bu ülkelerin adının Almanya, Çin, Rusya, ABD falan olması, sistemin işleyişini bir ölçüde etkileyebilir ama sistemi değiştirmez.

Kısacası, emperyalizm dediğimiz, kapitalist sistem metropolünde yer alan ülkelerin yeryüzünü yönetme mücadelesinin sisteme entegrasyonudur. Ve kapitalist sistem varlığını sürdürdükçe bu emperyal arzu ve heves hükmünü sürecektir.

Ancak, kapitalizmin küreselleşme sürecinde emperyalizmin o bilinen çehresi çok değişti. Sanayi toplumu sonrasında ortaya çıkan bilgi toplumu ve uç veren bilişim devrimi, yirminci yüzyılın emperyalizm tanımını değiştirdi.

Hal böyle iken, anti-kapitalist programı olmayan, aksine piyasa ekonomisini savunan siyasal hareketlerden medet umanları hiç anlamıyorum. Bu yol, “düşmanımın düşmanı dostumdur” kafasıyla çok denendi ama başarı getirmişliği yok. Solcuların tutumu oportünizm, İslamcılarınki de “olmayacak duaya amin” oluyor herhalde…

Türkiye’nin ABD, AB, Şanghay İşbirliği veya İslam örgütleriyle ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine karar vermenin yolu, Türkiye’nin imkânlarının neleri, ne kadar mümkün kıldığını bilmekten geçiyor. Atıp tutarak bir yere varmak mümkün değil. Solcu, sağcı, islamcı, milliyetçi olmak bir şey değiştirmez. Ülke boğazına kadar borca batmışsa, üretimi yetersizse, üniversitelerinde doğru dürüst bilim yapılmıyorsa, teknoloji üretimi geriyse; hepimizin durup düşünmesi gerekmez mi?

Dünya nimetlerinden payımıza düşeni almak için sadece egemen sınıflara kızmak yetmiyor.

Ezenler ve ezilenler, zalimler ve mazlumlar, zenginler ve yoksullar, sömürenler ve sömürülenler arasında sürüp giden bitmeyen kavgada, Erdoğan ve çevresi, birinci grupta yer alır…

Meseleye buradan bakınca, Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan gerilimin bir de görülmeyen başka yüzü olduğunu düşünüyor insan. Sanki bir iç hesaplaşma var.

Nihayetinde bu bir iktidar oyunu ve Erdoğan’ın iktidarı galiba tehdit altında... Çember daraldıkça Erdoğan’ın canı sıkılıyor.

Trump ve Erdoğan… Aslında ikisi de aynı yolun yolcusu… İkisi de devlet yönetmekle şirket yönetmek arasında bir fark görmüyor... İkisi de kapitalist sistemin bekası için çalışıyor…

Kim bilir Erdoğan nerede hata yaptı?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Zafer Zafer 17 Ekim 2017 Salı 18:31

Yine yerinde saptamalarda bulunmuşsunuz Sn.MARO... Erdoğan'ın peşine takılan solcuları(!) iyi tanıyoruz... Bunlar 12 Eylül 1980 faşist darbesi ile daha sonra 2002 genel seçimlerinin ürünü "dönme"lerdir... Ve tarihin utanç bölümünde yerlerini almışlardır/aşmaya devam edeceklerdir.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Gözü kara’ lidere veda!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva