Bu acıklı bir hikayedir…
Okurken…
Gözleriniz nemlenebilir…
Hatta…
“Bu da mı kader?” demek bile içinizden geçebilir…
Başlıyoruz…
***
Sözüm ona…
Suriye’deki “iç savaş” korkusuyla…
Türkiye’ye sığınıyorlardı…
Erkeklerin sırtlarında yatak-yorgan…
Kadınların kucağında bebişler…
Hepsinin elinde birer plastik su şişesi…
Merhametli bir millettik…
“Komşu’da çocuklar ölmesin…” diyorduk…
Hatay Reyhanlı’daki Cilvegözü sınır kapısını ardında kadar açtık…
Yıldız tarihi; 29 Nisan 2011 Cuma…
İlk kafile, çoluk-çocuk 252 kişiydi…
O gün, Türkiye’nin “değişim” yaşamaya adım attığı gündür!
Bugün ise…
Suriyeli kardeşlerimizi…
Bağrımıza basışımızın üstünden “12 yıl” geride kaldı…
***
Hallerine çok acıdık; lokmamızı paylaştık…
Acayip çoğaldılar…
Onlarla…
Aynı havayı soluduğumuz 4 bin 500 günü geride bırakırken…
İş işten geçmiş…
Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısı “3 milyon 400” kişiyi bulmuştu bile!
O arkadaşların 140 bini İzmir’de yaşıyor…
Malum
İç Savaş bitince…
Bazılarını “vatan hasreti” çekti; döndüler…
Ama çoğu bizde kaldı…
***
“Ekmek elden su gölden!” misali yaşayarak bugünlere geldiler…
Eğitime para ödemediler…
Doğuma para ödemediler…
Hastaneye para ödemediler…
İlaca para ödemediler…
Ama…
Hiç, “Allah Türkiye’den razı olsun!” dediklerini duyanınız var mı?
Hatta…
Geçen yıl bugünlerde…
Hamile eşini…
İzmir’deki Tepecik Hastanesi’ne götüren Suriyeli sığınmacı…
“Benim karıma erkek doktor bakamaz…" diyerek…
Saldırdığı hekimin burnunu kırdı…
Bunu Almanya’da yapsa…
(Ki, asla yapamaz…)
Anında sınır dışı olurdu; çoluk-çocuk…
Bunun gibi…
Yüzlerce, binlerce “Vurun Doktora” olayı yaşandı…
Arıza nerede?
Maalesef bizde…
Doktor’un de insan olduğunu hep(!) unutuyoruz…
Hem cana can katacak…
Hem Azrail’in elinden onca masum hayatları çekip alacak…
Hem da sopayla dayak yiyecek!
Bu tabloya bakan…
Ve dahi…
Hiç ceza alınmadığını gören “ekmeğimizi bölüştüğümüz” Suriyeli de…
“Yer misin, yemez misin?” diyerek…
Doktor – hemşire dövmez mi?
Dikkat edin…
Hastanelerde “dayak faslı” 13 yıl önce bugünkü gibi zirvede miydi?
Af buyurun…
Doktorun odasına girerken önünü ilikleyen…
Bizim vatandaşımıza bile…
Sağlıkçının kafasında “sopa kırmayı” öğreten onlar değil mi?
***
Geliyoruz; asıl vicdanları sızlatan olaylar zincirine…
Tarih; 08 Mart 2022
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle dedi:
“Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlarmış… Sordum, en az alan ne alıyordur? 8 bin-9 bin... En yüksek alan ne alıyordur? İşte 25 bin civarında… Varsın gidiyorlarsa gitsinler... Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz…”
***
Böyle oldu mu?
Hayır!
Peki, n’oldu?
Avrupa ülkelerine Türk doktor akını başladı…
Almanya başta olmak üzere…
İsviçre, Avusturya, Kanada ve Amerika’ya…
Türk doktor akını hala sürüyor…
Gurbet’te ekmek arayışı…
14 -31 Mayıs arasında…
Almanya’ya giden 144 Türk doktor ile devam etti…
Şu anda Almanya’da…
Türkiye’den gelmiş 15 bine yakın Türk doktor görev yapıyor…
Bunların yarısından çoğu “uzman” hekim!
***
Gurbetteki Türk hekimleri…
Ayda ortalama brüt 5.000 Euro maaş alıyor…
Hemşirelerin kazancı da yaklaşık 3 bin 500 Euro…
O maaşların TL. karşılığını bulmak için 30’la çarpmanız yeterli…
Tablo böyle olunca…
Nasıl önlerine geçebilirsiniz, o doktorlarla hemşirelerin?
***
Bitiriyoruz…
“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz…” diyen Atatürk’ten…
“Doktorlar, varsın gidiyorlarsa gitsinler…” gibi…
Bir anlayışa doğru ilerlemek gerçekten büyük sıkıntı…
Allah’tan…
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Geçtiğimiz Mayıs ayında…
Yepyeni bir kamu spotu ile…
Sıkıntıyı toparladı; doktorlara – hemşirelere şöyle seslendi:
“Sizi yuvanıza, ülkenize dönmeye davet ediyorum…”
Doktorlar tepkili; “Değdi mi onca kalbi kırmaya?” diyorlar!
Nokta…
Hamiş: “İktidar, sağlık hizmetini sadece dört duvardan ibaret sanıyor... Her yere devasa hastaneler kuruyorlar... Poliklinik sayılarını artırıyorlar... (Saray gibi hastaneler yaptık) diyorlar ancak Türkiye nitelikli sağlık emekçilerini kaybediyor…” / Abuzer Aslan – SES Şişli Eş Başkanı…
Sonsöz: “Her şey, neye layıksa O’na dönüşür… / Hz. Mevlana…”