Mehmet KARABEL
Beni böyle sev seveceksen!
10 Aralık 2018 Pazartesi

Siyasetin İzmir ayağında…

Bir “rakı muhabbetidir” aldı başını gidiyor…

Aslında…

AK Parti iktidar olduğunda böyle şeyler nadir konuşulmuyordu…

Ne zaman başladı?

Beş yıl önce…

O sırada ne olmuştu?

Hükümet alkollü içki kullanımına ilişkin yasal düzenleme yapmıştı…

Mesela, akşam 22.00’den sonra içki satılamayacaktı…

Dönemin Başbakanı Erdoğan’dı…

Grup toplantısında şöyle dedi:

“İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da, inancın emrettiği gerçek, niçin reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor?”

Kıyamet koptu resmen…

Her kafadan bir ses çıkıyordu:

Gazeteciler sordular:

“İki ayyaş derken kimleri kastettiniz?”

Bugünün Cumhurbaşkanı, o günün başbakanı açıklık getirdi:

“Bu, toplumda bizim laf ola diye söylenen, iki kişinin hazırladığı diye söylenen bir şeydir… Zaten iki kişinin imzasıyla çıkmaz ki…”

***

Rakı’ya neden “Aslan Sütü” denmiştir, bilir misiniz?

Ben söyleyeyim…

Rakı’nın en güzel içildiği yerlerden biri ise İzmir’deki “Anastapoulos” kardeşlerin şimdiki Bornova Caddesi’nde (Alsancak 1469 Sokak) bulunan meyhanesiydi… Eski rakı fıçılarının üzerinde ailenin amblemi olan bir aslan vardı… İzmirliler o gün bu gündür rakıya “Aslan Sütü” derler…

***

Rakılı Siyaset’e devam edelim…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha “içki”den söz etti ama…

Bu kez “teğet” geçti…

Yedi yıl önceydi, “Sekiz yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık?” diye sordu, arkasını şöyle getirdi:

“Kimin giyimine kuşamına müdahale ettik? Ne kadar viski, bira tüketiyorsun dedik mi? İsteyen istediği kadar içiyor. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar…”

***

Bektaşi der ki:

“Rakı ağızdan değil, kulaktan içilir… Biz ona içki değil, dem deriz!”

Rakı’nın kitabını yazan Deniz Gürsoy

Rakının nasıl içileceğini değil…

“Rakının nasıl içilmeyeceğini” anlatıyor…

Mesela…

Oturursun masaya, garson bir şişe rakı getirir, mezeleri sıralar, kadehini
doldurur, içersin!

N’ayır, sakın ha!

Bi’kere…

Rakı güneş batmadan içilmez…

Yalnız başına içilmez, duvara bakılarak hiç içilmez…

Rakı keyif için içilir, dertlenmek için değil, sohbet için içilir…

Rakı, şakadan anlamayanla içilmez…

Rakı çabuk içilmez, içip masadan kalkılmaz…

Rakı sofrasında fazla yemek yenmez, mezelerle yetinilir…

***

Rakılı Siyaset’e devam edelim…

Tarih; 15 Mart 2014…

Mekan, yine ne hikmetse İzmir…

Bu sefer dönemin AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı…

Binali Yıldırım’tan “sevimli” bir espri geldi:

“İzmirliler’in yaşam tarzına karışacağız tabii ki… Ama, Körfez’i temizleyerek, ulaşımını rahatlatarak, engellisini rahat ettirerek karışacağız… İzmirliler’in rakısını içip, balığını yerken burnunu tıkamak zorunda kalmaması için 10 yıldır temizlenemeyen körfezi temizleyeceğiz…”

***

İzmir’de “Rakı Kültürü” yüksektir…

Rakı’ya yeni başlayan bıyığı terlememiş delikanlılar bile…

Bu kültürü ezbere bilir…

Mesela…

Rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da buz konur…

Bu sırayı bozarsanız…

Anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hem keyfi kaçar…

Rakı içilen masada…

Konuşulan masada kalır, kayıt not tutulmaz…

Telefonla konuşulmaz, çalarsa “Rakı içiyorum” der, kapatırsınız…

Rakı’da hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz…

Argo konuşulur ama asla küfür edilmez…

Memleketi herkes istediği gibi “kurtarır” karışılmaz…

Yemek değil, meze tırtıklanır, karın doyurulmaz…

Şalgam suyu, soda, ayran yanına konur, içine konmaz…

***

Rakılı siyasete devam edelim, kurtulamıyoruz!

AK Parti, eski bakan Nihat Zeybekci’yi…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı ilan etti…

Beş gün önce bi’de baktık ki…

Zeybekci de, kenarından / köşesinden “rakı” için konuştu:

“Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: (Rakımıza dokunma…) Eyvallah… Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum... AK Parti'deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoşgörü alanına sahiptir… Demek ki, biz anlatamamışız… İzmir'de bir anlatamama sorunumuz var…”

Zeybekci’ye cevap…

İzmir için “Aday değilim” diyen “Koca Başkan” Kocaoğlu’ndan geldi:

“İzmirlinin çizgisini, duruşunu, vazgeçmediği değerleri Kordon’da iki kadeh rakıya indirgemek kimsenin hakkı ve haddi değildir…”

Demek ki…

Bu rakı atışması…

Daha çok su kaldırır…

O zaman “İzmir’in Rakı Kültürü”ne devam edelim…

***

Çok konuşanla rakı içilmez, sessiz duranla da içilmez…

Şakadan anlamayanla hiç içilmez…

Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz…

Bardak boş bekletilmez, bardak seni hasretle bekler…

Racon kesilmez; muhabbette ukalalık, kıskançlık olmaz…

Rakı masasında hüzün ve neşe kardeştir masada…

Zırt pırt tuvalete gidilmez…

Hepsinden önemlisi, bir kadınla içiyorsan, asla sarhoş olunmaz…

Kadın kendine güvendiği için rakı içer, rakı güçlü kadın içkisidir…

Rakı, kadındır; kadın da rakı…

Rakı’yı en iyi kadın içer… Adam olana o masada, en iyi rakıyı kadın içirir!

***

Bitiriyoruz…

Sözüm, durmadan İzmir’i…

Rakı ile birlikte anmayı seven siyasilere…

Bugün Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu’nda görev yapan Orhan Gencebay

41 yıl önce bir albüm yapmıştı…

Albüm, “Sarhoşun Biri” adını taşıyordu...

Orhan Baba’nın albümdeki özellikle bir şarkısı…

Çok tutulmuştu…

Şarkının adı, “Beni Böyle Sev Seveceksen” idi…

“Beni böyle sev seveceksen,

Olduğum gibi göreceksen,

Girme ömrüme, girme gönlüme,

Ne dertliymiş bu diyeceksen…”

“Berhudar ol Orhan Baba, şarkıyı İzmir’de yazdın galiba?”

Nokta!

Sonsöz: “Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur! / Hz. Mevlana…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Mehmet Türkbay 10 Aralık 2018 Pazartesi 20:31

Kaleminize sağlık, çok güzeldi, teşekkürler.

Yorumu oyla      10      5  
Bostanlı35,5 10 Aralık 2018 Pazartesi 12:47

Okurken çok duygulandım.

Yorumu oyla      11      5  
Gürkan 10 Aralık 2018 Pazartesi 12:07

"İki ayyaş", "inancın emrettiği" herkes aynı inanca inanmak zorunda mı ? İki ayyaş kimlerdir?

Yorumu oyla      11      5  
Asım 10 Aralık 2018 Pazartesi 10:58

Sn. KARABEL kutluyorum sizi, çok güzel bir yazı kalemine, eline sağlık..

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Değersizliğin olağan halleri
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İzmirli o üniversite bulutların üstünde!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bir Mayıs, çok renk…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva