Haber, dün Ege’deSonSöz’de yayınlandı…

Tecrübeli imza Mehmet Emin Al’ın haberinden…

Türkiye’nin kıdemli turizmcilerinden…

ETİK Başkanı Mehmet İşler’in müthiş iddiasını okumuşsunuzdur…

Hep merak ediyoruz ya…

“Neden sadece geçtiğimiz yıl bir milyondan fazla Türk vatandaşı Yunan Adaları’nda tatil yapmayı tercih etti?” diye…

Spekülasyon çok, gerçekler farklı...

Kimi diyor ki, “Adalarda iki kişi yemek yesen bizim parayla 50 lira ödüyorsun… Gitmeyelim de ne yapalım?”

Kimi de tatili uzatmanın derdinde…

“O kadar yakın ki, Çeşme’de bir günde harcadığım parayla Sakız Adası’nda dört gün yaşıyorum…”

Bazıları pasaportsuz giriş kolaylığını masaya koyuyor, “Hiç olmazsa yabancı bir ülke görmüş oluyorum” diyor…

***

Şimdi tüm bu gerekçelere bir yenisi eklendi…

Yıllardır turizm adına yaptığı güzel işleri takdir ettiğim…

Mehmet İşler, aniden şu savı ortaya attı:

“Gidip gördük, İzmir’den daha ucuz değil; sorun yasak zihniyetidir… Yunan adalarında yasaklı zihniyetin olmamasıdır…”

Laf aramızda, müthiş iddia…

ETİK Başkan İşler, sözlerini biraz daha açıyor ve diyor ki:

“Yunan adalarında insanlar kumsalda bira içtiğinde kendisine gelip müdahale edilmeyeceğini biliyor… Kendisini özgür hissediyor, başına bir şey gelmeyeceğini biliyor ve özgür bir ortamda rahat tatil yapma fırsatı bulduğu için bu adalara gidiyor… Genel olarak yaşamdan keyif alma kalitesi yüksek… Yunan adalarının tarihi sokakları cazip; burada, bizde tabela kirliliği var…”

***

Mehmet İşler’in her söylediğinin altına imza atarım…

Hatta…

Çeşme’si, Alaçatı’sı, Seferihisar’ı ve dahi Foça’sı ile…

İzmir’e gelen turist sayısı bir milyonu bulmuyor…

Eskişehir bile…

İzmir’e gelenden fazla turist ağırlıyor…

Hepsine okey…

Biri hariç…

“Yunan adalarında insanlar kumsalda bira içtiğinde kendisine gelip müdahale edilmeyeceğini biliyor… Kendisini özgür hissediyor…”

***

İşte, orada duralım…

Siz Çeşme’de bir otelin kumsalında içkinizi yudumlarken, “N’apıyorsun arkadaş?” diyen oldu mu?

Alaçatı’daki bir beach club’ın plajında votka martini ile serinlerken…

“Hoop, dur bakalım…” diyerek engelleyen çıktı mı?

Ya da…

Çok sevdiğimiz Foça’daki Fokai Otel’in kumsaldaki kafesinde…

“Maalesef bira satmıyoruz…” diyen barmenle karşılaştınız mı?

***

Cevaplar tabii ki “Hayır”…

Ancak…

Siz turizm cennetlerinin halk plajlarında alkol alırsanız…

Ve dahi…

Aynen yürürlükteki “Kabahatler Kanunu”nun 35’inci maddesinde olduğu gibi… “Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunursanız…”

Kolluk görevlileri tarafından bal gibi cezalandırılırsınız…

***

Tabii ki…

Bu yasayı kötüye kullananlar olacaktır…

“Efendim, plajda güneşlenirken yanımdaki gençler bira içip gürültü yaptılar…”

“Ne gürültüsü kardeşim…” demenize kalmaz…

Şakırt diye cezayı yersiniz…

Bakın, İzmir’in gençleri Birinci Kordon’da çimlere yayılıyor…

Keyifle birasını içiyor…

Gitarını çalıyor, şarkısını söylüyor…

Bu çocukların birini bile alıp, götüren yok…

Amma velakin...

Umuma açık yerlerde kimsenin kimseyi de rahatsız etmemesi lazım…

***

Mesele Mikonos Adası’nın plajında bira içmek değil!

Mesele…

Mikonos’a, Sakız’a, Sisam’a, Rodos’a veya ne bileyim, Santoroni’ye bayıla bayıla gitmek…

Ha, mis gibi kalamar o adalarda Alaçatı’dan bir “tık” daha ucuz olabilir…

Ona bi’şi diyemem…

Amma… Yıllardır “Dostluk Denizi” dememize rağmen…

Durmadan bizi taciz eden…

Yunan’ın adasına gidip, para harcamamızdadır asıl mesele…

Sadece 2017 yazında “bir milyondan fazla” vatandaşımız…

Tatil için bu adaları tercih ediyorsa…

Artık benim bi’diyeceğim yok…

Yesinler paracıklarınızı afiyetle…

***

Son bi’not…

Yunanistan’ın bi’adası var… Adı, “Lipsi”…

Bodrum-Didim hattının tam karşısında…

Bir uçtan diğerine yürüseniz 45 dakika sürüyor adacığı dolaşmanız…

Nüfusu ne kadar dersiniz?

Kahveci-gazozcu, muhtarı-yaşlısı… aşçısı-garsonu… kedisi-medisi…

Topu topu 600 (Yazıyla Altıyüz) kişi…

Geçen bayramda sadece üç gün için bu adacığa giden Türk sayısı kaç?

Toplam 700… El insaf!

Sonsöz: 4.5 milyonluk İzmir’de yaşayıp da, “Sarımsaklı Plajı nerede?” diye sorsanız; bilin bakalım kaç kişi “Ayvalık” diyecek?