Ümit YALDIZ
Kutup buzulu!
2 Eylül 2021 Perşembe

Yeniden Merhaba.

Ülke siyasetinde önemli bir viraj dönülüyor. 

Kimileri için 3 Kasım 2002’de başlayan bir dönemin sonu yaklaşıyor.

Araştırmacılar iktidar bloğundaki gerilemenin istikrarlı hale geldiğini iddia ediyor. 

Bizim (İntegral Araştırma) İzmir ve çevresinde yaptığımız çalışmalar bu iddiayı çok desteklemese de zaten doğal sınırlarına ulaşan AK Parti iktidarının önceliğinin de bir önceki genel seçimde elde ettiği mevziiyi/oranı korumak olduğu anlaşılıyor.

AK Partili kurmaylar da artık oy artışından falan söz edemiyor.  Mevcudu korumak başarı çünkü…Konjonktürel rüzgârlar iktidar gemisinin yelkenini şişirmediği gibi 20 yıldır pupa-yelken hedefine giden gemiyi alabora etmeye niyetli görünüyor artık.

Değişim talebi hiç olmadığı kadar güçlü ölçülüyor.

Tabi ki bu tabloyu doğal karşılayanlar da var.

Türk siyasetinde özellikle sağ partilerin yarım asırlık serüvenlerine bakıldığında AK Parti’nin de beklenen sona doğru yürüyor olması tarihsel açıdan normal kabul edilebilir. 

Çok partili sisteme geçildiğinden bu yana DP, AP, ANAP, DYP gibi iktidar partilerine tanıklık eden Türkiye, 20 yıldır da AK Parti iktidarını tecrübe ediyor.

Ancak AK Parti’yi saydığım diğerlerinden ayıran önemli farklar da var.

En başta da lideri Recep Tayyip Erdoğan! Hikayesi, hitabeti, siyaset zekası, oyun kurma becerisiyle… Kurucu kadrosu!  Tüm sağ cenahı hatta dönemsel olarak Türk solunu da içine alan, almaya çalışan yapısıyla.

Milli görüş geleneğinden beslenen çekirdek yapısı!  Ve de bu geleneğin mirası olan ‘dava’ları…
Merkez sağ partilerden belki de en büyük farkı ise ideolojik açıdan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesiyle herkesçe malum olan ayrışmaları, karşıtlıklarıydı.

Tüm bu farklar AK Parti’yi ‘sağ’ partiler içinde nevi şahsına münhasır bir noktaya konumlandırdı. Daha çok dini değerleri merkeze alan siyaset anlayışına son dönemde ‘milli’ değerleri de ekleyen ve Cumhur İttifakı olarak yoluna devam eden AK Parti, girdiği hemen tüm seçimleri kazanarak geldiği 20 yıllık iktidarında bugün en zor günlerini yaşıyor.

En basitinden irili ufaklı muhalefet paydaşlarının ‘seçime dönük’ hodri meydan çıkışını sineye çekiyor örneğin. Eskiden olsa Erdoğan sandığı 10 kez koymuştu milletin önüne.

Bu tablonun sebebi çok!

Tabi ki Pandemi büyük bir sebep.

Tabi ki yönetilemeyen doğal afetler de var işin içinde.   

İşsizlik, ekonomik sarsıntı, hayat pahalılığı…

Lakin daha büyük sebep zamanın ruhunda gizli… AK Parti kendi içinde büyük savrulmalar yaşadı, yaşıyor. Lider Erdoğan, ‘beraber yürüdüğü, beraber ıslandığı’ birçok yoldaşıyla, arkadaşıyla ayrıştı. Eski Başbakan, Hazineden Sorumlu Eski Başbakan Yardımcısı ayrı ayrı partiler kurarak Erdoğan ve yönetimini topa tutuyorlar bugün.

2007’de dönemin hâkim güçlerine karşı cansiperane savaşıp ‘kardeşim’ diyerek Çankaya’ya uğurladığı Eski Cumhurbaşkanı en büyük muhaliflerinden birine dönüştü.

Dahası da var. Kol kola yürünen onca yıldan sonra 17-25 sürecinde iktidarına, 15 Temmuz’da ise neredeyse canına kasteden bir zamanların “Muhterem Hoca Efendisi’ni de unutmamak lazım. Bugünün FETÖ elebaşını yani.   

Örnekleri çoğaltmak mümkün!  

Ama gün geçmiyor ki Erdoğan ‘eski’ bir yol arkadaşının daha hışmına uğramasın.  

Son örnek Erdoğan Bayraktar!

“17-25 Aralık sürecinde benim dosyamdaki her şey, (tapeler, görüntüler) doğruydu. Dosyamda yolsuzluk ve rüşvet yoktu. En fazla görevi kötüye kullanma vardı. Ama liderim beni ”hırsız çuvalının” içine koyup, attı.” Diyerek meram anlatmaya çalışan Bayraktar, liderim, reisim dediği Erdoğan’ı ateşe atıyordu.   

Nitekim ne Erdoğan ne AK Parti ne de Türkiye ‘eskisi gibi’ değil. Zamanın ruhu büyük yaralar açmış görünüyor iktidar gemisinin gövdesinde.

Kaptan yorgun! Mürettebatın çoğu acemi…

Deniz desen dalgalı!

Hem de ne dalga!  

Buna karşın iktidarın en büyük gücü halen bir şekilde elinde tutmayı başardığı %30’u bulan sadık seçmeni…  Bir şekilde iktidarın iyi niyetine inanan, ülkeyi yönetecek daha iyi bir alternatif göremeyen, iktidarın nimetlerinden faydalanan ya da faydalanma beklentisini koruyan ve liderlerinin son söylediğine inanan bu kitleyi kutup buzullarına benzetiyorum ben. Tabi ki eriyorlar ama bugünden yarına değil. Yavaş yavaş!   O nedenle geçmiş dönem iktidarları gibi sert düşüşler yaşamıyor, yakın gelecekte de yaşanacağını sanmıyorum.

AK Parti seçmenindeki buzullaşma tek başına siyasi kutuplaşma etkisiyle de açıklanamaz.  Derin sosyolojik analize ihtiyaç var bu ilişkiyi çözmek için. Erdoğan ve kurmaylarının bir şekilde gönlüne girdiği, ikna ettiği seçmeni elinde tutmasına olanak sağlayan parametrelere bakmak lazım… 

*

Dedik ya işler iyi gitmiyor diye. Başkanlık sistemine giderken AK Parti rozeti takan Tuğrul Türkeş’in bir uyarısı vardı. Bu sistemde %49’la her şeyi kaybedersiniz diyordu özetle.. Bugün yaşanan stresin temel sebebi budur. Yoksa durum vahim dediğimiz parti hala en kötü ankette bile 1. Parti olmayı sürdürüyor. Sorun Erdoğan’ın kendisini %51’e hapsettiği sistemde büyük ölçüde.

*

İktidar cephesinde durum bu kadar vahim de muhalefet cephesinde işler tıkırında mı?
Muhtemelen farkında değiller ama elimdeki veriler tehlike çanlarının onlar için de çaldığını gösteriyor.  Önemli bir kitle AK Parti’nin ülkeyi yönetemediğine inanıyor.  İzmir’de %60’ın üzerinde… Lakin aynı kitlenin çok önemli bir yüzdeki muhalefetin de bu ülkeyi yönetemeyeceğine inanıyor.

İşte bu da ülke olarak bizim açmazımız, çıkmazımız.

Siyasetin mevcut aktörlerinden topyekun sıtkı sıyrılan, güveni sarsılan çok önemli bir kitleden söz ediyoruz.

Ülke 3 Kasım 2002’dekine benzer bir siyasi temizlik için hiç olmadığı kadar hazır görünüyor.  

Yani 1 yıl önce kurulmuş AK Parti’ye %35, 6 ay önce kurulan Genç Parti’ye %7,5 oy verdiği, TBMM’deki tüm siyasi partileri, iktidarı ve muhalefetiyle barajın altına ittiği, merkez sağın bir daha belini doğrultamadığı büyük temizlikten söz ediyorum.  Lakin, bu kez bunu alternatif partiler üzerinden yapamayabilir. Partiler üzerinden değilse nasıl yapabilir mi diyorsunuz?

Başkanlık sistemini kullanarak tabi ki!

Doğru bir başkan adayının %60’ı bulması bana göre işten bile değil bugün. Ve doğru bir başkan adayı ülkedeki bir çok yanlışı (siyasi partiler dahil) düzeltmeye muktedir olacaktır.

Doğru başkan adayı kim mi? Onu da başka bir yazıya saklayalım. 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lannn bırak! 3 Eylül 2021 Cuma 19:36

Oyumuzu "Muharem'e" veriyoruz diyenlerin alayı CHP'li değil.

Yorumu oyla      3      6  
Yavuz D. 3 Eylül 2021 Cuma 14:55

toplu temizlik şart.

Yorumu oyla      3      3  
Halk 3 Eylül 2021 Cuma 12:48

Chp oyunu hdp ye verir sonra çokta oyum çalındı der bugün chp Atatürk’ten uzak marjinal gruplar tarafından işgal edilmiş mezhepçi bir parti batının hdp si oldu Muharem ince rahmetli Ecevit gibi chp nin bulunduğu yeri gördü ve ayrıldı inşallah onun gibi iktidar olur Atatürk’ü sevenler artık Muharem incede buluşuyor

Yorumu oyla      6      4  
Vatandas 2 Eylül 2021 Perşembe 22:00

Girdigi butun secimleri kazanmis degil turlu hilelerle kaybettigi secimleri kendine cevirmis deseniz

Yorumu oyla      3      5  
Lombak 2 Eylül 2021 Perşembe 18:18

Öncelikle aşağıdaki yorumun sonuç bölümüne katılıyorum. Kasım 2002 öncesi koşullar bir kere hiçbir şekilde yok. AKP son yirmi yılda neler başardı bakmak lazım. Bir kere türban sorununu çözdü. Devlette dijitalleşmeyi ve dijital hizmet kalitesini en üst seviyeye taşıdı. ABDci Fetöcü yapıyı son 6 yılında devletten sildi. Hendek savaşlarını kazandı. Bazı illeri yeniden imar etti. Özellikle Sayın Ecevit öncesi PKK'ya karşı hiç sağlanamayan kırsal alan hakimiyetiyle birlikte şehir hakimiyetini de pekiştirdi. Savunma Sanayisinde atılım yaptı. IHA ve SİHAlarla Suriye tampon bölgelerinde ve Azerbaycan'da eze eze savaş kazandı. Küresel ısınma ve terör kaynaklı su taşkınları ve yangınlarla mücadele etmesini bildi. Elbette yazım bir iktidar güzellemesi değil. Eski vesayetçi AB ve ABD bağımlısı Tüsiad politikaları dışına çıkmadı. Ara malı ithaline dayalı ve sürekli cari açık veren ekonomiyi düzeltmedi. Katma değerli ürün üretmeye dayalı üretime geçmedi. Gümrük Birliğinden çıkışı hiç gündemine almadı. Brexit örneğini görmedi. Açık konuşayım. Tarımı ve hayvancılığı yok etti. Tohumu korumama kanunuyla yerli tohumu yok etti. Kısır tohumları ve ağaçları egemen kıldı. Peki muhalefet ne yaptı. Iskataya çıkmış Gülleri Babacanları parlattı. 2009'da kaset operasyonuyla ayar çekilmesine göz yumdu. Ahmet Altanlara Nazlı Ilıcalara kol kanat gerdi. Demirtaşa uzun yürüyüş düzenledi. Sivas katliamı dönemi belediye başkanını kendine siyasi ortak belledi. Ekonomik politikalarda süper Amerikancı ve vesayetçia ekonomistler Öztrakları, Bökeleri ekranlara sürdü. İktidara gelseler aynısınn tekrarı olur imajını kırmadılar. Parçalanmışlıklarının yaması olarak hdpye ortak ve kalleşlik birliği olarak sarıldılar. Meclise giremeyeceklere mecliste grup kurdurdular. Halka güven vermediler. Seçim ekonomiye bakarak yapılsa AKP kesinlikle kaybederdi. Ama halk bu ülkeyi her anlamda sırtlayıp bölünmez bütünlüğü ve ana ve kurucu unsurun dediğinin olacağı alternatife oy verecektir. Türk halkı aptal veya vasat denilerek aşağılanabilecek bir ulus değildir. Öncelikle muhalefetin ve seçmenlerinin bu lafı dillerinden ebediyen düşürmeleri gerekir. Çünkü Türkiye Halkına dayanmayan iktidar da olmaz! Öyle IBANoğulları beyliği falan da kurulmaz!

Yorumu oyla      3      4  
Gürkan 2 Eylül 2021 Perşembe 15:20

2002 benzeri bir tablonun olacağını hiç zannetmiyorum. AKP, daha doğrusu Erdoğan ancak muhalefetin yerel seçimlerde yaptığı gibi yaparsa kaybetme ihtimali var, yoksa zor. Bahçeli zaten aday değil; gerçi olsa ne olacak, o da ayrı bir konu. Mevcut diğer liderlerin de bağımsız bir adayın da kazanma ihtimali bana göre yok. Muhalefet partileri ortak aday olarak, İstanbul'u alan İmamoğlu'nu aday gösterirlerse kazanma ihtimalleri var, diğer türlü birden çok aday olursa sandığa gitmeye gerek yok. Ortak aday da çıkmayacak gibi. İnce zaten aday olacak. HDP büyük ihtimal kendi adayını çıkarır. Davutoğlu ve Babacan da büyük ihtimal aday olurlar. Saadet Partisi de kendi adayıyla seçimlere girerlerse en az 10 milyon farkla Erdoğan seçimleri alır.

Yorumu oyla      3      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Veda zamanı!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva