“ 14 Mayıs’ta bunlara öyle bir çakalım ki:

Bir daha bellerini doğrultamasınlar.” dedi Reis…

Cumhurun Reisi, cumhura çakacak…

Hem de belini doğrultamayacak kadar…

Çakar mı?

Çakar…

2002 den beri durmadan çakıyor zaten…

Çaktı… Çaktı… Çaktı…

Çakılmadık neremiz kaldı ki?

Hele; “ Faiz sebep; enflasyon netice” diyerek bir son çakışı var ki, ömre bedel...

İliklerine kadar herkes hissetti…

Akaryakıt fiyatları uçtu…

Dolar, Euro çıldırdı…

Enflasyon rekor kırdı…

Hayat pahalılığı çekilmez hale geldi…

Ekonomi allak- bullak oldu…

Şimdi bize, 14 Mayıs’ta yeniden çakacak ve biz seyirci kalacağız öyle mi?

“Yağma yok, maymunun gözü açıldı.”

Bütün kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki; artık çakamayacak…

 Şimdi sıra bizde…

Tam biz çakacağız derken:

 Akşener Masayı terk etti…

***

Kendine de yazık etti; Millet İttifakı’na da…

Bunca emek, bunca çaba boşa gitti. Bir anlık öfke nöbeti ile her şeyi berbat etti.

Bundan sonra ne yapsa dikiş tutmaz…

Tek şansı var…

Cumhurbaşkanlığına aday olmak ve Kılıçdaroğlu’dan fazla oy almak…

Tarih yazmakla, tarih olmak arasında ince çizgi bu…

Tarih yazayım derken, boyunun ölçüsünü almak da var…

Erdoğan karşıtlığı ve CHP ile işbirliği sayesinde partisini büyüten Meral Hanım’ın, masadan kalkarak, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmesini bu seçmen affetmez…

Siyasi nezaketin dışına çıkarak:

“ Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edilmiştir, kişisel ajandalar uğruna, mübah sayılan kuyruklu yalanlar… Kıskaca alındık… Altılı Masa artık millet iradesini, kararlarına yansıtmıyor… Kumar masasında da, Altılı Masada da olmayacağız.” söylemiyle her şeyi bir anda yıkıp döken bir siyaset anlayışı seçmen bazında kabul görmez…

“ Altılı Masadan kalkmam, milletime ihanet etmem” sözünden dönen, attığı imzaya sahip çıkmayan bir siyaset anlayışı yok olmaya mahkumdur…

Meral Hanım’ın Kılıçdaroğlu ile seçim kazanılamaz. Seçim ancak İmamoğlu veya Yavaş’la kazanılır sözü de gerçekçi değildir…

 Bütün kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, muhalefetin kazanması için HDP’nin desteğini almak şart…

 HDP ise, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nu destekleyebileceğini, ama Mansur Yavaş’a oy vermeyeceklerini söyleyerek, Yavaş’ı baştan saf dışı bırakmıştır...

İmamoğlu’na gelince, her ne kadar kamuoyu yoklamalarında, Kılıçdaroğlu’nun önünde görülüyor olsa da, onun da önündeki en büyük engel, kesinleşmemiş cezası.  Demokles’in Kılıcı gibi başının üstünde sallanıp duruyor. İmamoğlu Aday gösterildikten sonra cezası kesinleşirse Millet İttifakı adaysız kalabilir. Yok bu kadarını göze alamazlar, yapamazlar demeyin, yaparlar… Mühürsüz oy pusulalarını, İkinci kez tekrarlanan İstanbul seçimlerini unutmayın… İmamoğlu’nun tam cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu cezayı alması, sizce bir tesadüf mü?

Bu şartlarda ana muhalefet liderinin aday olmasından doğal ne var…

 Kılıçdaroğlu’na destek vermek yerine, masayı terk eden Akşener tarihi bir hata yapmış:

 Tarih yazmak yerine, tarih olmayı seçmiştir…

Liderlik böyle zamanlarda belli olur…

 Akşener hem kendisini, hem de partisini zora sokmuştur.

Bu aşamadan sonra Kılıçdaroğlu kaybederse, Akşener yüzünden; kazanırsa, Akşener’e rağmen olacaktır…

“ Her şerde bir hayır vardır” demiş atalarımız…                   

Bu hayır, İyi Parti’nin ambargosundan kurtulan Kılıçdaroğlu’nun Halil İbrahim Sofrasını genişleterek, tüm renklerin sofrada yerini almasını kolaylaştıracak olmasıdır…

Yani demem o ki; her şeye rağmen, artık bizim de çakma ihtimalimiz var...

Benden söylemesi…

Bu sefer biz çakacağız…