Nedim ATİLLA
İzmir’in Mustafa Necati Anıtına ihtiyacı var…
21 Haziran 2020 Pazar

O levent cüssenle hayattın, candın,

Neşeydin, kudrettin ve heyecandın,

Bu kara toprağa nasıl uzandın,

Ölüm mü oraya koydu basını?

Saymadı mı yoksa ecel yaşım?

 

İnliyor gür sesin kulaklarımda

Adın ayet gibi dudaklarımda

Sevgin yaş oldu göz kapaklarımda

Ölümün, ölümü inkar ettirdi,

Ümidi hüsrana şikar ettirdi,

 

Hala istiyorum sesini duymak,

Ne yazık gittiğin iller çok ırak,

 

Sevdiğin Türklüğe kalbin yuvaydı,

Ne olur, o yuva bozulmayaydı...

Hayat takdirinden sonunda caydı,

Ölüm seni de mi kocalmış saydı?

 

Sen can yoldaşıydın kaçırdık elden,

Öç alabilseydik zalim ecelden.

Hasan Ali Yücel

***

Son günlerde uğradığı haksızlıkla gündeme gelen Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı, Cumhuriyet devrimlerin nerede ise tamamında imzası olan, aslen hukukçu olup bu ülkeye devrimleri benimsetmenin yolunun eğitimden geçtiğini bilen, evrensel olguların ve fikirlerin ancak eğitimle geniş kitlelere ulaşacağına inanan Mustafa Necati Bey için Hasan Ali Yücel’in şiiri ile başladım yazıya. Şu Babalar Günü nedeniyle Can Yücel’in “Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim” şiiriyle bütün gün anımsadığımız Hasan Ali Yücel’in…

 

***

Atatürk’ün evladım dediği, Mustafa Necati için Altaylı futbolseverler gibi düşünüyorum.

İzmir’in, İzmirlinin Evladı, şehrimizin devlet adamı Mustafa Necati için Alsancak’ta bir anıt istiyorum.

***

Mustafa Necati 1894 yılında Eşrefpaşa semtinde bahçeli, iki katlı bir evde dünyaya geldi. İzmir İdadisi'ni bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Mektebi'ne girdi ve 1913 yılında bu okuldan mezun olarak İzmir'e döndü. Avukatlık mesleğinin yanı sıra şimdiki ismi Atatürk Lisesi olan İzmir Sultanisinde öğretmen ve İdadi kısmında da müdürlük yaptı.

Milli Duyguları uyandırmanın en etkin yolu , toplumda ortak bir heyecan yaratmaktı. Bunun da tek yolu spor alanı idi. O dönemlerde yabancıların her biri bir futbol takımı kurmuşlar aralarında kendilerine göre resmi maçlar düzeliyorlardı. Bu maçlara bir Türk Takımının katılması, bir de başarı kazanması Türk halkında heyecan birliği yaratacaktı.

O sıralarda Sultani mektebinin talebeleri kendi aralarında bir futbol takımı kurmuşlardı. Bu iyi bir fırsattı. Celal (Bayar) Bey, Vali Rahmi Bey, Okul Müdürü Şükrü Saraçoğlu, İdadi Müdürü Mustafa Necati, Müdür Muavini Vasıf Çınar okul binasında bir araya gelerek bir Futbol kulübü kurarak yabancıların arasındaki maçlara katılma kararı aldı. Bu kulüp, Mustafa Necati’nin başkanlığında 16 Ocak 1914 tarihinde kuruldu daha sonraları kuruculardan başkan Mustafa Necati, Vasıf Çınar ve Şükrü Saraçoğlu Cumhuriyet döneminin devrimci ve unutulmaz bakanları oldular. Kurdukları kulübün adı ise anayurdu temsilen ALTAY oldu.

Amaca ulaşıldı. Altay kısa süre içinde büyük başarılar kazandı. Her maç Türler tarafından büyük ilgiyle izleniyor, her başarı yabancılara karşı üstün olmanın sevinci ile şehirde bayram havası yaratıyordu.

Tarih 14 Mayıs 1919 gösterdiğinde İzmir korku ve şaşkınlık içindeydi . Yunan  askeri yarın İzmir’i işgal edecekti. Şehirde bir panik hakimdi. Bu durumda Mustafa Necati ortaya atıldı. İleri gelenleri Konak’ta yıkılan eski adliye binasında bir araya getirdi.

Uzun süren toplantı sonunda Mütareke gereği ; İzmir’deki askerlerimizin silahlarının mekanizmaları alındığından , mücadelenin ancak İzmir dışında yapılacağını , halkımızın olası bir katliama maruz kalmaması için işgal sırasında silahlı bir karşılıkta bulunulmamasını ,  Akşam tüm İzmir’lileri Bahribaba parkında o zamanki adıyla Maşatlıkta toplayarak bir miting düzenlemek ve bunu bir bildiri ile , İzmir’in Yunanlılar tarafından  işgal edildiğinin tüm dünya ya duyurulması  kararları alınmıştı.

Redd-i ilhak Cemiyeti imzasını taşıyan bildirinin basımı yapıldı. Bildiri; Mustafa Necati, Moralızade Halit ve Ragip Nurettin beyler tarafından hazırlanmıştı.

Atatürk, Büyük Nutkunda ve 25 Ocak 1923 tarihinde İzmir’i ziyaretlerinde ‘Vatansever İzmirlilerin Düzenlediği ‘ ifadesi ile toplantılar hakkında; “Bu teşebbüs düşman karşısında bir namus cephesi teşkil etti . Denilemez ki, bu cephe çok büyük, maddeten çok kuvvetli idi. Fakat çok yüksek namus ve manevi kuvvete malikti. Bu namus cephesi bütün memleket için bir davet cephesi  ve teşvik idi. Bunu teşkil eden insanlar pek ala biliyordu ki, bütün ehli vatan  bu cepheye şitap edecekti ( koşacaktı ).  Filhakika öyle oldu” dedi.

***

İzmir’in işgali sonunda Yunanlıların aradığı isimlerin başında Mustafa Necati geliyordu. İzmir’de durması imkansız hale gelen Mustafa Necati önce İstanbul’a oradan da Balıkesir’e geçti Balıkesir de direnişi destekleyen “İzmir’e Doğru” isimli bir dergi çıkardı.  1920'de Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ile Saruhan Milletvekili olarak Meclise girdi.

Cumhuriyetin ilanından itibaren önce Adalet Bakanı olarak görev yaptıktan sonra bu kez 21 Aralık 1925 tarihinde destanlar yazdığı Maarif Bakanlığı’na atandı.

Cumhuriyet hükümeti kurulduğunda, Osmanlı Tanzimat ve Meşrûtiyet dönemlerinin eseri olan mektep-medrese ikiliği aynen devam ediyordu. Avrupa'nın ‘hasta adamı’ olmuş ve parçalanmasına karar verilmiş devletten, evrensel bir devlet yaratmak ve bu yeni devletin ulusuna yeniden diriliğini, canlılığını, yaşama gücünü kazandırmak o yıllarda inkılap denen Devrimlerle mümkündü.

Eğitimdir ki, bir ulusun yapısında etkisini sürdürür, değişmeleri, yenileşmeleri ve devrimin gerçekleşmesini sağlar. Atatürk büyük önder kişiliği ile devrimin yalnız ve ancak eğitimle gerçekleştirilebileceğini bilerek, o bakanlığın başına o güne kadar verilen tüm görevleri eksiksiz ve mükemmel olarak yerine getirdikleri ve devrimlerin en büyük savunucuları olacaklarına inandığı üç kişinin atanmasını sağladı: Vasıf Çınar, Mustafa Necati ve Hasan Ali Yücel…

 

***

Büyük Atatürk, 8 Ağustos 1928 akşamı Gülhane Parkında Cumhuriyet Halk Fırkası'nın düzenlediği halka açık bir toplantıda yazı inkılâbını halka şöyle duyurdu: "Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için Yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel ahenktâr, zengin lisanımız, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz, Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlayacağız. Ben buna katiyetle eminim, siz de emin olunuz."

Mustafa Necati 1928 Ağustos ortasından Ekim başına kadar 15 bin öğretmeni yeni alfabe ile öğretmenlik yapabilecek düzeye getirtti. Ders yılının ilk ayında yarım milyona yakın çocuğun yeni alfabe ile okuma-yazma öğrenmelerini sağladı. M. Kemâl, Tekirdağ’ın da öğretmenlik yaparak halka yeni harfleri öğretirken, Mustafa Necati de Ankara'da Muallimler Birliği Dördüncü Kongresinde şöyle diyordu: "Efendiler! Zannetmeyiniz ki, yalnız mekteplerin içinde çalışmakla, yalnız talebe yetiştirmekle vazifenizi tam ve şâmil bir sûrette yapmış olursunuz. En büyük vazifeniz halkı okutmak, halka yeni harflerle okuyup yazmayı öğretmektir. Vazifeniz bütün memlekete şamildir”

 

***

Muallimler Birliği, Ankara'da 25 Ağustos 1928 günü yapılan toplantısında ülkedeki her bireyin yeni harflerle okuyup yazdırıncaya kadar çalışmaya ant içtiler. Maarif Vekili Mustafa Necati Bey'in bu münasebetle gönderdiği saygı telgrafına Gazi şu cevabı verdi:

Dolmabahçe   27.8.1928

Ankara'da Maarif Vekili Mustafa Necati Beyefendi'ye Cevaptır. Yeni Türk yazısını öğrenmek ve öğretmek hususunda memleketin her tarafında sarf edilen hummalı faaliyet ve mesaiyi derin bir haz ve memnuniyetle müşahede ediyorum.

Bu işte herkesten büyük vazife ve mesuliyet deruhte eden fedakâr ve çalışkan muallim arkadaşlarımızın iş'âr buyurulan azimkâr kararları ayrıca bâisi memnuniyet oldu. Muvaffakiyetlerini temenni ve cümlesine teşekkür ve selâmlarımın iblâğını rica ederim, efendim.

Reisicumhur Gazi M. Kemal

 

***

Umarım anlaşılmıştır Mustafa Necati’ye böyle hakaret edilmesinin nedeni…

 

***

Bu yazıyı yazarken Tanıl Adalı kardeşimin konuşma notlarından ve Yrd.Doc. Dr. Mustafa Eski’nin, “Cumhuriyet Döneminde Bir Devlet Adamı - Mustafa Necati” adlı çalışmasından yararlandım.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
hamza 22 Haziran 2020 Pazartesi 14:54

Sancar MAruflu yillar once soylerdi . ayni onun kuklasi gibi ayni seyleri soyleme Nedim Bey

Yorumu oyla      2      3  
Hemen yapılsın 21 Haziran 2020 Pazar 14:52

Bende ne eksik diye düşünürken bu yazıyı gördüm.

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bir Mayıs, çok renk…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
47 yıldır karanlıktaki 'katliam!'
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva