Tayfun MARO
Haklı olmak
3 Şubat 2020 Pazartesi

Haklı olmanın insanı taşıdığı ayrıcalıklı ve güçlü konumun öyle matah bir konum olduğunu düşünmüyorum. Aksine, insanı ezen, insana tepeden bakan bir tavrı destekliyor, haklılık. “Haklı olmak” tıpkı “hoş görmek” gibi insana tepeden bakmanın mazereti olagelmiş...

Haklılar mabedinden insanlık meselelerine bakmak, sorun çözmeyi değil, ancak haklılığı tahkim etmeyi amaçlayabilir.

Bu nedenle, uzlaşma kültürüne haklıların etkisinin çok olumsuz olduğunu düşünüyorum.

Toplumları gruplaştırarak yöneten “haklılar kulübü” sakini muktedirler, sürgit iktidar olmak için kendi içinde mücadele ederken, iktidar/muhalefet ekseninde, kapalı kapıların ardında, bir şekilde uzlaşmayı da biliyorlar.

Buna karşılık, sokaktaki insan, tepedekilerin haklılık mücadelesini fazla ciddiye alıyor; Peşinden gittiği muktedirlerin haklılık cephelerini güçlendirmeyi siyaset olarak benimsemiş kitleler, bu çatışmadan haz duyuyor.  Sürgit iktidarın bekası için sürgit çatışıyorlar.

Varsılların o kadar çok parası var ki her daim haklılar… Yoksullar o kadar çok eziliyor ki doğuştan haklılar… Bu durumda, kim kimi tepelerse haklılığını tescil ettirecek…

Haklı olduğunu ileri süren bir insanın haklılığının karinesi bir hakkı savunmak veya bir çıkarı savunmak olabilir. Oysa haklar ile çıkarlar birbirini dışlar.

Haklılık üzerine inşa edilen toplumsal mücadelelerde, haklılığın sübjektifliği bütün sosyal gruplara aynı etkiyi yapıyor ve bütün sosyal grupları haklılıkta eşitliyor. Herkes haklı…

Haklıyım diyene ötekinin haklılığı ne ifade edebilir?

Haklılıkları benzeşenlerin asgari müştereklerde birleşerek uzlaştıkları koşullardan çıksa çıksa ötekine üstünlük sağlayan sınırlı bir mutabakat çıkar. Yani daha iyi ezmek için güç birliği…

Tabii ki muktedirlerin ezici iktidarı karşısında mazlumların yaşamsal mücadelesi değil, burada söz konusu olan. Sınıf mücadeleleri, haklılıktan öte, insani olmayan bir durumu aşmayı hedefliyor. Sözünü ettiğim haklılık ise, gündelik hayatın akışı içinde, kişiler veya gruplar arası ilişkilerde ortaya çıkan ve uzlaşma ihtimalini barındıran durumlarla ilgilidir.

Haklılığın metalaştığı, alınır satılır olduğu zamanların en berbatıdır, çağımız.

Mesele, haklı olmak değil, hak ettiğine sahip olabilmektir. Yersiz yurtsuz, işsiz, yarı aç yarı tok yaşarken haklı olmak, çok anlamlı değil.

İnsanlık haklılık psikolojisinden çok çekti. Daha da çekeceği var.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu vapur bir milletin kaderini nasıl taşıdı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva