Başlığın tam karşılığı “fiili işleyen bilinmiyor” demektir.

Evvelki gün 24 Ocak’tı...

Uğur Mumcu’nun 25’inci ölüm yıldönümü.

Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi olarak anma etkinliği düzenledik.

Konuşmacılar eski Milletvekili yazar Kemal Anadol ile yine gazeteci yazar Serdar Kızık…

Açış konuşmasını ben yaptım.

Ve dedim ki :

“Faili meçhul yoktur…”

Yoktur; çünkü:

Öncelikle fail veya failler kendilerini biliyorlar.

Sonra azmettiren veya azmettirenler biliyorlar.

Sonra yardım ve yataklık yapanlar biliyorlar.

Ve mutlaka biri veya birileri daha biliyor… Makamları mevkileri iç dış bağlantıları nedir biz bilmiyoruz ama onlar biliyor…

O halde?

Bu nasıl faili meçhul?

Şu kadar kişi veya kişiler bilecek ve buna yine de “faili meçhul” diyeceğiz, öyle mi?

Aradan tam 25 yıl geçti. Kimler geldi kimler geçti.

Sadece Uğur Mumcu mu?

Yazarlar, düşünürler, akademisyenler, gazeteciler ve niceleri bu meşhur deyim “faili meçhule” kurban gitti.

Bir saç telinden faili bulabilen Devlet ne hikmetse bunca kişinin faillerini mevcut tabloya rağmen bulamadı ve bulamıyor.

Faili meçhul deniyor ve dosya kapanıyor.

Dosya kapanmasına kapanıyor ama yara kanamaya devam ediyor… Sadece ölenlerin yakınlarının değil bütün bir toplumun yarası kanamaya devam ediyor.

Bir şey daha: Hukuk Devletinde faili meçhul olmaz ve yoktur.

Bu konularda TBMM de ne komisyonlar kuruldu… Yazıldı çizildi konuşuldu… Devletin birimlerin de de heyetler oluşturuldu ama bir adım öne geçilemedi.

Suçun işlenmesi elbette çok çok can yakıcıdır... Ancak failinin bulunmaması ve adaletin huzuruna çıkarılmaması da aynı derecede can yakıcıdır ve yazdığım gibi yara ilelebet kanamaya devam eder… Ve insanların Devlete güveni her geçen gün azalır…

Hukuk Devleti hiç bir olayı amacı ne olursa olsun hiçbir olayı “faili meçhul” diye geçiştirmeyen Devlettir.

Ve bu konuda asla zaman geçmiş değildir.

Bunca işe el atan Devlet öncelikle bu konuya el atmalı tümüyle bu “aslında faili bilinen olayları” ortaya çıkarıp adaletin önüne getirmelidir…