Deniz yıldızlarını bilir misiniz?..

Tabii ki bilirsiniz...

Bilmeyen mi var!..

Peki deniz yıldızlarının hikâyesini bilir misiniz?..

Bakın bunu herkes bilmez...

Anlatayım mı; ister misiniz!..

Valla isteseniz de istemeseniz de anlatacağım...

                           ***

Hikâye, küçük bir sahil kasabasında geçiyor...

Hikâyemizin kahramanları da iki adam...

Biri genç, diğeri yaşlı...

Yaşlı olan; hemen hemen benim yaşlarımda...

Bu benim yaşlarımdaki adam, her sabah dalgaların kıyıya vurduğu deniz yıldızlarını tek tek toplayıp suya geri atıyormuş!..

Ama binlerce deniz yıldızını öğlenden önce suya kavuşturması gerekiyormuş!..

Çünkü öğlen saatlerindeki kavurucu sıcaklık, yıldızları kurutuyor ve ölmelerine sebep oluyormuş ...

Ancak yaşlı adam ne kadar çabalarsa çabalasın, yıldızların büyük bir bölümünü zamanında denize kavuşturamıyormuş...

Yine de, büyük bir azimle her gün bu mücadeleyi veriyormuş...

Genç adam ise evinin verandasından yaşlı adamı izleyip alaycı alaycı gülümsüyormuş...

Birgün dayanamayıp yanına gitmiş:

"Yahu ihtiyar!.. Günlerdir seni izliyorum; hem gülüyor, hem de üzülüyorum haline" demiş...

"Niye" diye sormuş yaşlı adam...

"Niye üzülüyorsun halime?.."

Genç adam cevaplamış:

"Her sabah bu kıyıya binlerce deniz yıldızı vuruyor, sen de onları tek tek toplayıp suya geri atmaya çalışıyorsun...

Ama ne kadar çabalasan da, hepsini kurtarmanın imkânı yok... 

Ne anlamı var ki bu yaptığının?.."

Yaşlı adam eğilip yerden bir deniz yıldızı almış....

Ve onu suya fırlatmış...

Sonra da genç adamın gözlerinin içine bakarak şöyle demiş: 

"BAK, ONUN İÇİN ÇOK ANLAMI VAR"

                             ***

Eveeettt...

Hikâyemiz bu...

Şimdi gelelim, "kıssadan hisse" kısmına...

Anlatan, burada şunu söylemek istemiş:

"Dünyada işe, aş'a ihtiyacı olan milyonlarca insan var!..

Evet, belki hepsini doyuramayız!..

Hepsine iş de bulamayız...”

Ammaaaa!..

"Madem hepsini doyuramıyoruz, madem hepsine iş bulamıyoruz; bırakalım aç kalsınlar, bırakalım işsiz kalsınlar" demek de çözüm değil...

Çözüm:

Doyurabildiğimizi doyurmak...

İş verebildiğimize iş vermek...

Yani ne kadar "deniz yıldızını" kavrulup ölmeden denize atarsak, o kadar "ANLAMLI" bir iş yapmış oluruz...

Haydi...

Bugün bir deniz yıldızı da sen bul...

Ve onu "suya" kavuştur...