İzmir’in “arap saçı” trafiğinde…

“La Havle…” çekenlerin sayısı durmadan artıyor…

Kördüğüm içinden çıkılmaz hale geliyor…

Sabah-akşam trafiğinde çile dolduranların…

Otomobil sahibi olmaktan nefret etmesi doğal değil mi?

Ana arterlerde…

İzmir’in karıncaları…

Otomobillerden hızlı yol kat ediyor!

Biraz ironik oldu ama…

Gerçek bu…

İzmirlilerin kaderinde…

Direksiyonda sabah işe akşam eve dönüş varsa…

Yollarda “yaşlandığını” hissetmesi kadar…

Kötü bi’şi olamaz…

Ancak…

Gerçek bu, ne yazık ki…

***

Şu soruyu tedavülden kaldıramıyoruz!

“N’ olacak şu İzmir trafiğinin hali?”

Son zamanlarda…

Birbirimize en çok sorduğumuz soru, bu…

Aslında…

Herkes bu sorunun cevabını biliyor!

Ancak…

Hepimize “Offf…” çekmek daha kolay geliyor…

Kestirmeden gidelim…

Toplu taşım araçlarını daha fazla kullansak…

İzmir’in ana arterlerinde ağlatan “çile trafiği” yaşar mıyız?

Yaşamayız, tabii ki…

En azıdan ıstırabı daha hafif atlatabiliriz…

***

Diyeceksiniz ki…

Pandemi bizi bu yola itiyor…

Korona belasından korktuğumuz için…

Neredeyse…

Toplu taşım araçlarını “unutmak” üzereyiz…

Oysa…

Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin…

Metro’su var… İZBAN’ı var… İZDENİZ’i var… Tramvayı var… Otobüsü var…

Neden?

Tercih etmiyoruz?

Taksi tabii ki, olacak…

Minibüslere de ihtiyacımız var…

İzmir’deki trafik kaosunun…

En büyük nedeni…

Pandemi korkusuyla özel araçlara yönelmek oldu…

Tamam…

Salgından, bulaştan hepimiz korkuyoruz…

Ancak…

Kilitlenen trafiğin yarattığı stres de ömrümüzden alıp götürüyor…

“Arapsaçı Trafik” masum mu zannediyorsunuz?

***

Bakın İzmir’in Anadolu Caddesi’ne…

Her gün böyle…

Bu yolda araç kullanan sürücüler…

İkinci vitesi takma fırsatı bulamıyor…

Ankara Caddesi, öyle bir kilitleniyor ki, açabilene aşk olsun!

Yeşildere Caddesi’nin onlardan kalır yanı yok!

Akçay Caddesi, yapılan onca battı-çıktıya rağmen…

Yine sıkışıyor, yine  sıkışıyor!

Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda trafik akışı yavaş olsa da…

Hiç olmazsa araçlar “tıngır-mıngır” ilerliyor…

Ya İnönü ile Mithatpaşa caddelerine ne demeli?

Bu iki yolda…

Bırakın araçları, hayat duruyor, hayat!

***

Farkında mısınız?

Anneler – babalar…

Gözlerinden sakındıkları yavrularını…

Okula kendileri götürüp getiriyorlar…

Belki salgın endişesinden…

Belki de…

Okul servislerinin istediği ücretten; kim bilir!

İnanın…

Bir arkadaşım, onca varlıklı olmasına karşın…

Söylemesi ayıp, lüks arabası olduğu halde…

İşine vapurla geliyor…

İstese şoför de tutar, 60 lira verir, Efes Oteli’nin otoparkına aracını koyar!

Bunu yapmıyor, vapurla geliyor işyerine…

***

Bitiriyoruz…

İzmir’deki motorlu taşıt sayısında…

Son bir yılda yüzde 5.6’lık artış var…

Sadece…

Geçen ağustos ayında 6 bin 312 araç trafiğe girdi…

An itibarıyla…

İzmir’in yollarında…

1 milyon 550 binden fazla araç seyir halinde…

Hep şikayet etmek…

Doğru bi’alışkanlık değil!

Kentin trafiğini rahatlamak adına…

Yeni tercihler peşinde koşmalıyız..

Metromuz, İZBAN’ımız, otobüslerimiz, vapurlarımız, tramvaylarımız, hepimizi taşıyacak kadar yüksek kapasiteli…

Nokta…

Sonsöz: “Her şeye canını sıkma ey gönül, ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür! / Hz. Mevlana…”