Çocukları, gençleri, özellikle de genç kızlarımızı sahnede gördüğüm zaman içimdeki coşku katlanarak büyüyor.

Çok iyi biliyorum ki; sen dünyanın bilmem kaçıncı ekonomisi olursan ol, ekonomik zenginliklerinin ötesinde, bilim, kültür ve sanat gibi değerleriyle varlık gösteremiyorsançağdaş dünya ile bütünleşme şansın yok, dolayısı ile saygınlık kazanma ihtimalin hiç yok…

Bilim üreten gençlerimizi coşkuyla karşılıyorum; bir ülkenin bilim üreterek, insanlığın ilerlemesine katkı veren Anadolu çocuklarını bu köşede yazmayı, onları bir şekilde dostlarımla birlikte kucaklamayı çok seviyorum.

Gençlerimizin kültür ve sanatın evrensel anlatım olanaklarını kullanmadaki başarısı da beni ve dostlarımı gerçekten gururlandırıyor. Çünkü biliyoruz ki çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmadaki temel ölçütler arasında kültürel faaliyetler ön sıralarda geliyor.

Bakın çok zengin ülkelere… Bilimsel gelişmeden, sanattan ve kültürden yoksun uluslar, ekonomik yönden ne kadar zengin olsalar da, duygu ve düşünce yoksulluğundan hiçbir zaman kurtulamıyorlar.

*** 
Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu… John Warrack, Çaykovski’nin biyografisini yazdığı kitabında Rubinstein’in bu konçertoya getirdiği eleştirileri de incelemiş. Rubinstein’in“en büyük virtüözlerin bile hatasız geçemeyeceği belirli pasajlar bulunmakta ve diğer kısımlardaki ayrıntılı zorlukların orkestranın altında neredeyse duyulamaz düzeyde” dediğini yazıyor.

Rubinstein; Çaykovski’ye karşı çok acımasızdır: “Kabul edilmelidir ki eserin stili düzgün bir şekilde anlaşılmadığından ilk duyuluşunda birçok belirsizlik bulunmaktadır…”

Birinci Piyano Konçertosunu bugüne kadar başta Gülsin Onay olmak üzere çok sayıda piyanistten dinledim. Bir dinleyici olarak İdil Biret’in performansını hep bir adım önde görüyordum.

Olten Filarmoni’nin 15 Ocak konserine giderken programı okudum ve 23 yaşındaki piyanist Iraz Yıldız’ın bu zorlu eserin altından nasıl kalkacağını merak ediyordum açıkçası. Önünde partisyonlar vardı ama,Iraz Yıldız ezberden çaldı eseri… Hem de sıfır hata ile…

***

Iraz Yıldız pek yakında dünyanın da alkışlayacağı genç yeteneğimiz. Buna inanıyorum.

Sevgili Fatma Olten’den, Olten Filarmoni’yi izleyen dostlarla kurduğumuz gruba gelen bilgiye göre; Geçen yıl ÇEV Sanat İstanbul’da bir piyanist yarışması yapmış. Yarışmanın ödülü Olten Filarmoni Orkestrası önünde çalmakmış. Iraz Yıldız bu yarışmayı kazanarak, dün gece bizlere solist olma hakkı kazanmış.

Sevgili Fatma dedi ki: “Iraz Yıldız, Fazıl Say’ın “Genç Dostlarım” dediği müthiş kabiliyetli gençlerden biri… Fazıl Say gençlerle birlikte çoklu konserler gerçekleştirdi bugüne kadar. Iraz geçen yıl Nisan ayında 2 piyanist 2 şef konserimizde sahne alan müthiş usta Jean Paul Pemmiere’nin öğrencisi…”

Iraz’ın Fazıl Say’ın eserlerini de olağanüstü yorumladığını da yine Fatma Olten’den öğrendik. Gün olur dinleriz mutlaka…

***

Bir konser bitiminde şef kulise gitmeden, orkestra üyeleri yerinden kalkmadan çıkanlara genellikle içimden, yanımda tanıdık birileri yoksa sesli bir şekilde tepki gösteririm, en hafif eleştirim “saygısızlar” olur. Hele konseri ilk yarıda “solisti izledik nasıl olsa” diye terk edenleri (haklı bir gerekçesi yoksa) elimden gelse o salona bir daha sokmamak isterim…

Son konserde böyle yapan insanlar çok keyifli anları da yine kaçırdılar. Filmin bittiğini sanıp alelacele sinemayı terk edip yönetmenin son dokunuşunu görmeyenler gibi. Çünkü sahneye finalde Özel Çakabey Okulları Çocuk Korosu çıktı. Çocuklar üç nefis şarkı seslendirdiler orkestra eşliğinde… Gurur duyduk gurur… Ve çok güzel duygularla döndük evimize, bu da azımsanacak bir şey değil…

Bu arada bu konserde de Olten Sanat Vakfı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden tam 254 öğrenciyi ağırladı. Varolsunlar…

İnsan yaşamının uyum ve denge içinde kurulabilmesinde sanatsal duyarlılığın kazanılması büyük önem taşıyor.