Ümit YALDIZ
Baykal, Kocaoğlu ve 8 Haziran!
16 Ocak 2015 Cuma

CHP’de ‘il başkanlığı’ sürecine dönük siyasal tartışmaların harareti sönmeden Eski Genel Başkan Baykal’ın 3 günlük İzmir programı düştü örgütün gündemine…
İlk olarak Baykal’ın Foça’ya geleceği, İzmir’deki iki gün kalacağı açıklandı. İlk etapta gelişi manidar bulunsa da sağlıklı bir açıklaması vardı. Yeni Foça’da yapımı Foça Belediye tarafından gerçekleştirilen Rauf Denktaş Parkı ve heykelinin açılışını yapacaktı Baykal… 
Neden Denktaş, neden Foça ve neden Baykal ve de neden şimdi gibi soruların tarihsel bir açıklaması vardı. Konuyu uzmanından, CHP’nin yaşayan hafızalarından birinden dinledim.
Kemal Anadol’dan…
Kıbrıs’ın hareketli olduğu 1968-69 yıllarında, Makaryos yönetimi Rauf Denktaş’ın adaya girişini yasaklar. Motorlu bir botla adaya çıkmaya çalıştığı sırada yakalanan Denktaş sınır dışı edilir. Ve Türkiye Cumhuriyeti Denktaş’ı Yeni Foça’ya yerleştirir.
Denktaş’ın özgeçmişinde yer almasa da ‘KKTC’nin Atatürk’ü 6 aydan fazla Yeni Foça’da kiralanan evde oturur. O sıralar İzmir Havalimanı Çiğli’dedir. Şimdilerde askeri amaçla kullanılan Kaklıç Yeni Foça’ya yakındır. Ve de Yeni Foça bugünkü gibi turistik bir merkez değildir. Yani birini saklamak için idealdir.
Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ bir süredir bu konu üzerine kafa yoruyordur. İlk olarak Denktaş’ın kaldığı eve bir plaket çakıp önüne ‘Denktaş Meydanı’ yapmak ister. Sahipleri buna ‘evimiz SİT olur’ diyerek karşı çıkarlar. O zaman Denktaş’ın adına bir park yapmaya karar verilir. Ve parka da bir büst dikilecektir. Hummalı bir çalışma yapılır. Ve Muhteşem Yüzyıl Dizisi’ne de çalışan İzmirli bir heykeltıraş üzerinden büst tamamlanır.
Ve 13 Ocak 2012’de 87 yaşında hayata gözlerini yuman Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs’ın kurucu Cumhurbaşkanı, kahramanı Rauf Denktaş’a Anavatan’ı Türkiye bir kez daha sahip çıkmış ve vefasını göstermiş olur. Neden Foça olduğu konusunda bir soru işaretinin kalmadığını düşünüyorum.
Gelelim zamanlamaya… Sanıldığının aksine zamanlama da manidar değil. Çünkü 13 Ocak Denktaş’ın ölüm yıldönümü. Aslında açılış için arzu edilen tarih de 13 Ocak. Denktaş’ın oğlu Serdar’ın yurtdışı programı nedeniyle anlamlı açılış 3-5 gün sarkıtılıyor. Hatta Serdar Denktaş yarın (17 Ocak) akşam dönüyor Londra’dan… Ve de doğrudan İzmir’e geliyor.
Neden Baykal peki?
Yer ve zaman açısından manidar olmayan bu programın belki de manidar bulunması gereken tek maddesi budur. CHP’li bir belediye böylesine önemli/anlamlı bir hizmeti neden Eski Genel Başkanı’na açtırsın? Yenisi dururken hem de! Aslında bunun da mantıklı bir izahı var.
Şöyle ki; Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapıldığı süreçte Deniz Baykal, iktidardaki Ecevit hükümetinin Maliye Bakanı... Ve harekât nedeniyle dünyanın ambargo uyguladığı Türkiye’ye Libya’dan Kaddafi’yi ikna ederek ‘uçak benzini başta olmak üzere’ petrol hatta silah ihtiyacını gideriyor.
Yani harekâtın başarılı olmasının anahtar isimlerinden biri…
Peki, hem Baykal hem Kılıçdaroğlu davet edilemez miydi?
Belki olabilirdi. Lakin bu ikiliyi ‘cenazeler dışında’ bir arada görmek son dört yılda pek mümkün olmadı. Belki de Foça Belediye Başkanı Demirağ Kılıçdaroğlu’nu da davet etmiştir. Sormadım çünkü.
Etmediyse ikili arasındaki ‘halef/selef’ meselesinden etmemiştir.
Peki, Baykal’ı doğrudan Demirağ mı davet ediyor?
Hayır. Bu konuda Kemal Abisi’nden yardım alıyor Demirağ.
Karataş’tan değil ha! Anadol’dan…
Anadol ile Demirağ arasındaki siyasal bağların eski ve de kuvvetli olduğu bilinir. Zaman zaman sarsılsa da bu bağlar hiçbir zaman kopmamıştır. Baykal’ı iki ay kadar önce arayan Anadol…
Kemal Anadol ayrıca Baykal’ın Maliye Bakanı olduğu parlamentonun üyesi…
Peki, Karataş’ın ne alakası var konuyla?
Deniz Bey’in İzmir konsolosu olmasının ötesinde tabi ki...
Kemal Karataş da Kıbrıs Barış Harekâtı’nda çıkarma yapan birliklerin başında yedek subay. Yani meseleyle sadece siyasi değil askeri bağı da var Karataş’ın…
Buraya kadar her şey normal… Hatta rutin bile denilebilir. Peki, olay neden bir anda büyüyor.
Siyasal kulislerin bir nolu gündemi haline geliyor dersiniz?
Foça’daki rutin sayılabilecek bir programa bir anda Kocaoğlu da dâhil oluyor. Dahası müdahil oluyor. Eski Genel Başkanı’nı Büyükşehir Belediyesi’nin ‘katı atık transfer istasyonu ve yeni araçların hizmete alımı’ törenine davet ediyor. 
Yetmiyor üzerine Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar da Baykal’ı bir açılışa davet ediyor.
Haydaaa! Bayram değil seyran değil diyesi geliyor insanın…
Kocaoğlu bizzat arıyor Baykal’ı…
Hadi siyasi hayatının önemli bölümünü ‘Baykalcı’ olarak geçiren Akpınar’ı anladık. ‘Vefanın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını kanıtlamak istiyor’ diyelim Karşıyaka’nın genç başkanı.
Ömrünü Baykal muhalifi olarak geçiren Kocaoğlu’na ne demeli?
İl başkanlığı krizinde Kılıçdaroğlu ile yaşadıklarının mürekkebi kurumadan Baykal üzerinden Ankara’ya 8 Haziran mesajı mı veriyor yoksa Aziz Başkan?
Yanıtı aranan soru bu şimdilerde.
Şimdiye kadar en manidar olan bu…
Bana sorarsanız, iyi tanıdığım Aziz Başkan, Baykal’ı her hâlükârda o açılışa davet ederdi. Kaldı ki (Kemal Karataş’tan da teyit edilebilir) Deniz Baykal ne zaman kente ayak bassa Kocaoğlu tarafından karşılanmıştır. Hatta yerel seçimden önceki turunda da hem havalimanında hem de Foça’daki kahvaltıda Baykal’ı yalnız bırakmamıştı Kocaoğlu.
Kemal Karataş diyor ki; “Sezar’ı öldür ama hakkını yeme demişler. Deniz Bey genel başkanlıktan ayrıldıktan sonra Aziz Kocaoğlu bu manada ona hiç yanlış yapmadı. Her zaman karşıladı, uğurladı. Hatta varlıklarını Deniz Bey’e borçlu olan birçok belediye başkanının menüsküsü tutarken, kayınvalidesi aniden rahatsızlanırken, yakın akrabası ölürken, ani bir şehir dışı programı çıkarken, Baykal’la yan yana gelmemek için köşe bucak kaçarken hem Kocaoğlu hem de Foça Belediye Başkanı Demirağ gereğini yapmıştır”
Hatta Anadol’dan öğrendiğim kadarıyla Baykal’ı seçim öncesi 2 gün misafir eden, eşiyle tekne turuna çıkaran Demirağ’a o gün birileri ‘aba altından sopa’ gösterip, ‘adaylığını tehlikeye atıyorsun’ uyarısında bile bulunmuş.
Şu kadarını söylemeliyim. Bana göre Kocaoğlu’nun Baykal’ı bizzat arayarak açılışına davet etmesi hem manidardır hem de değildir. Çünkü tanıdığım Kocaoğlu, Eski Genel Başkanı Baykal İzmir sınırlarındayken onsuz bir açılış, program yapmazdı. Yapması da yakışık almazdı zaten…
Ayrıca siyaset hayatı boyunca parti içinde Baykal’la ayrı düşmüş olsa da hem 2004 Bornova hem de 2009 Büyükşehir adaylığının altında Baykal’ın ıslak imzasının olduğunu bilecek kadar siyasi terbiyeye sahip bir CHP’lidir Kocaoğlu… 

Ama bu davetin benim açımdan da manidar bir yanı var elbette…
Kocaoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki iplerin yerel seçimin ardından kopmaya başladığını görüyoruz sonuçta. Aday belirleme süreci bir milattır esasen. Süreci kötü yöneten CHP’nin MYK kararlarına 11 çizik atan Kocaoğlu, ardından kaybedilen 8 ilçeden mesul tutulmuştur. Parti içi toplantılarda Kılıçdaroğlu açıkça İzmir’i başarısız bulduğunun altını çizerken başarısızlıktan Kocaoğlu’nu sorumlu tutmuştur. Bu birinci kırılma noktasıdır.
Sonrasında Eylül’deki olağanüstü kurultay süreci ikinci önemli işaret fişeğidir.
Önceki kurultaylarda ‘divan başkanlığına’ kadar önemli, kritik görevler üstlenen, PM ve MYK listelerinde etkili olan Kocaoğlu, son kurultayda ortalıkta bile görünmemiş, kıyıdan köşeden süreci izlemekle yetinmiştir.
Yahut son kurultayda Kocaoğlu; masaya davet edilmemiştir.
Ve de birlikte siyaset yaptığı arkadaşlarının PM’den dışlanmasından çok yazılan isimlerin kendisiyle olan çelişkisine bakan Kocaoğlu, asıl İzmir’in bir süredir MYK’da temsilcisiz bırakılmasına içerlemekte, kentin siyasi patronajlığına soyunan ithal isimlere karşı olduğunu pek çok platformda açık etmektedir.
Hatta Ankara’dan görevlendirme kâğıdıyla İzmir’e gelen ve kentin siyasetini dizayn etmeye çalışan Tuncay Özkan’a bunu açıkça söyleyen Kocaoğlu, il başkanlığı sürecinde de ekibi üzerinden kaybeden tarafta kabul edilince genel merkezden biraz daha uzaklaştı.
Ve hatta Tekin Bingöl’ün MYK’da yaptığı hatalı bilgilendirmeye dönük düzeltme telefonunun da işe yaramaması, Kılıçdaroğlu ve yönetiminin deyim yerindeyse İzmir’in seçilmiş başkanını dikkate almaması, ister istemez bir reaksiyon yaratır.
Artık iyice tanıdığımız Kocaoğlu’nu siyasette öfkelendiren yabancıların İzmir’de cirit atmasıdır. Dahası Genel Merkez iradesiyle birilerinin İzmir’in efeliğine soyunması, dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışmasıdır. Geçmişte Baykal’ın yetkilendirdiği Savcı Sayan’ın Bornova’daki faaliyetleri neyse Gürsel Tekin’in, Tekin Bingöl’ün hatta Gürsel Erol’un İzmir’deki faaliyetleri odur O’nun için…
Kocaoğlu’nun ve de birlikte siyaset yaptığı isimlerin de bu süreçlerde rolü olmuştur. Dahası kırılma tek taraflı değildir. Onların İzmir’in siyasal patronajlığını yürütürken yaptıkları hatalar bugünlere gelinmesinde rol oynamıştır.
Velhasıl tüm bu gelişmelerin ışığında Baykal’ın İzmir programı cuk oturmuştur sürece…
Yeniye isyan eskiye bir özlemdir anlayana.
Açık bir 8 Haziran mesajı değilse de bana göre, içinde güçlü bir mesaj barındırdığı açıktır.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Karsiyakali 18 Ocak 2015 Pazar 23:28

Aziz başkan chp genel başkanlığına mi soyunuyor? Neden olmasın! Belkahveden sonra tüm Türkiye de Aziz başkanın efsane başkan olduğunu bir tek Izmir de kısır parti tartışmalarının içine düşmüş olan chp liler bilmez.gidin anadoluya demokrasinin çağdaşligin kalesi Izmir in belediye başkanı ve bu başarının sahibi kim size söylesinler. Kimse Aziz başkanı izmirde kısır parti tartışmalarının içine habsedip haksızlık yapmasın. Biz Ankarada yaşayan Izmirliler için Aziz başkan çağdaşligin ve demokrasinin kalesi Izmir in simgesidir.

Yorumu oyla      17      6  
bornova 18 Ocak 2015 Pazar 12:21

Yerel seçimlerde yaşanan başarısızlığı da Kılıçdaroğlu'na yüklemeye çalışmazlar umarım.Kocaoğlu ve ekibine o kadar geniş yetkiler verilmişken başarısız olmalarını bu gibi varyasyonlarla unutturamazlar.Kılıçdaroğlu'nun başarısızlığı kesin,Kocaoğlu'nun siyasi başarısızlığı daha da kesindir. İl başkanı Kocaoğlu'nun istediği kişi olsa yine sorun yoktu di mi!

Yorumu oyla      19      21  
gokhan topçuoğlu 18 Ocak 2015 Pazar 12:09

Kemal Bey eline altın tepside sunulan genel başkanlığı yanlış tercihlerle iade edecek.Bu iade geleceği olan kitleleri heyecanlandıran genç birine olsa bari.Koskoca İzmirde Gürsel Tekin,Gürsel erol'un ne işi var.İzmirli hiçde düzgün adam yokmu.Gürsel tekin geldiğinde izmirde peşinde dolananları bir görün .sanki karsın İzmir şubeleri gibi.Beyler İzmiri yavaş yavaş kaybediyor chp.CHP İzmirdeki seçmeni entellektüel bir yönü avrupaya bakan bir kent.Bu kentte Gürseller,sezginler prim yapmaz.Herkes gitsin kendi ilinde aday olsun.Sezgin bey diyarbakır,M.Bekaroğlu Rize,G.Tekin kars'tan Gürsel erol da gitsin Tunceliden aday olsun.izmiri izmirde yaşayanlara bırakın.Yazık etmeyin CHP'ye

Yorumu oyla      33      5  
ETİKETİN YARISI 17 Ocak 2015 Cumartesi 10:26

BU PARTİDE ÖZELLİKLEDE İZMİRDE* YÖNETİME GİRMİŞ ,İLCE YÖNETİMİNDE BULUNMUŞ,GENEL BAŞKAN VEYA YARDIMCILARINA YAKIN OLDUĞU SÖYLENENLER,MİLLETVEKİLLERİNE YAKIN GÖRÜNENLER,PARTİYİ DİZAYN EDİYORMUŞ GİBİ HERZAMAN YAPTIKLARI HARAKET VE HERŞEYE İTİRAZ ETMEK ETKİN OLMAK ANLAYIŞI İÇİNDE OLUYORLAR..BU KONULARDA PARTİLİSİN AMA ARTIK**İNDİRİMLERDE ETİKETİN YARISI YAPILIYOR**YAPMASAN SATIŞIN OLMAZ..BİR ATA SÖZÜ VAR **EKMEĞİ,EKMEKCİĞE VER BİRİNİDE FAZLA VER**ARTIK HERKES KENDİNİ GÖZDEN GECİRSİN. KİM YETKİLİYSE SAYGI GÖSTERİLSİN....SEVGİLER..

Yorumu oyla      15      27  
CHP İzmir'de ayakta kalmalı. 17 Ocak 2015 Cumartesi 00:18

CHP'nin İzmir'de ayakta kalması ve seçimlerde başarılı olabilmesi için İl Yönetiminin Büyükşehir Belediyesi ile sırt sırta, omuz omuza çalışması gerekir. Hem il yönetiminin hem de Genel Merkezin bunun bilincinde olması gerekir. CHP'nin iktidar olduğu tek Metropol İzmir iken, MYK'da hiçbir İzmirli olmaması CHP'nin İzmirdeki en büyük handikapıdır. İzmir'in beklenti ve hassasiyetinden bi haber, Diyarbakır'lıların , Kars'lıların , Tunceli'lerin, İzmirliler in oylarına ipotek koymaları geri tepebilir. Lütfen kantarın topuzunu kaçırmayalım.

Yorumu oyla      41      24  
O.T 16 Ocak 2015 Cuma 17:48

Turkiye nin icerden kusatilmasi,disarida itibarsizlastirilmasi gundemi olabildigince agirlastiriyor. CHPnin bu agirligi kaldiracak lidere ve kadroya ihtiyaci var,bu kadar.

Yorumu oyla      32      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu vapur bir milletin kaderini nasıl taşıdı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva