Işıl Öztürk BULUT
Ah o şiir…
5 Aralık 2013 Perşembe

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
 
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
 
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
 
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiği
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
 
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
 
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
 
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına   
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…
***
Ataol Behramoğlu’nun bu özel şiiriyle daha öncede karşılaşmıştım ama
Hayatım boyunca aklımdan çıkmayacak bir olay sonucu karşılaşmak derinden yaralamıştı beni…
Hüzün dolu, keder dolu, tüyleri diken diken eden bir karşılaşma.
Çok şey bırakan, çok şey öğreten bir karşılaşma…
***
O gece nöbetçiydim
Olaylara yakın durmamız için gerekli polis telsizine dikkat kesilmiştim
Bir anons o gecenin ilk olayını duyuruyor,
Şofben zehirlenmesi sonucu hastaneye getirilen kişinin durumunun ağır olduğu bildiriyordu
Ekipmanlarımı alarak hastaneye doğru yola çıktım.
Bostanlı’daki özel hastaneye girdiğimde durumu ağır olan kişinin hayatını kaybettiğini öğrenmiştim.
Hastanedeki feryatlardan yaşamını yitiren kişinin henüz çok genç biri olduğunu öğrenmem de fazla zamanımı almamıştı.
Genç kızın evinin hastaneye olan yakınlığı da ne yazık ki onu hayata bağlamamıştı.
***
Onlarca, yüzlerce kişiye şifa olmayı yıllar öncesinden seçen genç kız,
Diş Hekimliği Fakültesi’nden henüz o gün mezun olmuştu.
Mezuniyetini ailesiyle kutlama kararı almıştı.
Aile büyüklerinin de katılacağı yemek için hazırlıklar sürerken
Duş almak için banyoya gireceğini duyurmuştu.
Ailenin tek evladı olan güzeller güzeli genç kız, girdiği banyodan cansız bedeniyle çıkmıştı.
Apar topar hastaneye götürülmüş ama orada da canlandırılamamıştı…
***
Yaşadığı daireye düşen ateş, tabir yerindeyse tüm apartmanı dağlıyordu
Genç kızın yaşadığı yer yangın yeriydi sanki.
***
Güzel yüzlü genç kızın şofben kurbanı olduğu ertesi günkü gazetelerde yerini almıştı.
Yeniden genç kızın evine doğru yol almıştım.
Sakinleştiricilerle ayağa kalkmaya çalışan anne, baba, yakınlar perişan olmuştu.
Kapıdaki yakınına, genç kızın odasına girmek istediğimi söylemiştim.
Anlayışla karşılanmış, talebim odanın kapısı açılarak yanıt bulmuştu.
Oda neydi?
Odanın büyük bir bölümünü o şiir kaplamıştı.
Yatağının ucuna astığı o şiirle güne uyanıyordu belli ki…
Belli ki her gün, her odaya girişinde bunu kendine tekrar ediyordu...
“Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı”…
Gençliği, güzelliği, geleceğe katacağı şifaları, kariyeri, hepsini geride bırakıp gitmişti.
Kader onu bir gece ansızın hayattan koparmıştı, geriye bıraktığı miras şiirle…
“Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı”…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Köylüler tarımı bırakmaya başlayınca neler oldu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli bir hukuk kahramanı: Bekir Behlül
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Düzen
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Latife Hanım'la '3 dakika' süren tek röportaj!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Ülkeme adalet diliyorum, gönüllere vefa!
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
İmamoğlu’nun suskunluğu!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Muhalefete muhalefet…
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
‘Paranın içinden geçmişler...’
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Can dostlar tartışması!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Beyaz tren...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva