Afrika’da bir kara ülkesi Zimbabve...

15 milyon kadar nüfusu var. Kişi başına düşen gelir de çok az... Niye olmasın ki, 2007’lerde dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahipti... Halen de üç rakamlı enflasyon rakamları, döviz azlığı, elektrik kesintileriyle... sanki 2007’deki gibi !

İngiliz sömürge döneminde adı Güney Rodezya idi. Beyaz azınlık tarafından yönetiliyordu... Hani, apartheid (ırk ayrımı) rejimi uygulanan komşusu Güney Afrika gibi... Gerçi Mandela, döneminde ayrımcılığa son verdi. Ülkesi de şimdi ki gibi antidemokratik değil, demokratikti. Zimbabve gibi despotizme kaymamıştı !

***

Robert Mugabe... 1924’de Zimbabve’de doğdu. Lider bulunduğu parti ile, Rodezya yönetimine karşı bağımsızlık için gerilla savaşı başlattı... 1980’de savaşı kazandı ve bağımsız oldu. Zimbabve adını aldı. Seçimle de ülkenin ilk Başbakanı oldu.

12 yıl kadar hapis yattı... 3’ü cezaevinde olmak üzere 7 diploma sahibi oldu...

İyi bir eğitim almıştı. 2015’de Konfüçyüs Barış Ödülünü bile aldı. İngiliz adetlerini iyi bilir, Cliff Richard’ın müziğini dinlerdi !

İyi işler de yaptı başlarda...

Eğitimde, sağlıkta ve tarımda başarılı idi. Düzenli seçimler yaptı... Seçimlerden hep de başarılı çıktı. Ancak demokrasiden anladığı... sadece sandıktı ki, o da kazandığı zaman !

Güç sarhoşu oldu... otoriter rejime kaydı. Ülkeyi demir yumrukla yönetti. Baskıcı uygulamaları nedeniyle dış dünyadan eleştiriler aldı. 2008’den itibaren de,

AB ülkelerine girişi... yasaklandı !

2017’de bir askeri darbe teşebbüsü oldu. Evinde eşi ile birlikte, ev hapsine alındığı yayıldı. Ordu ile anlaşamadı diye partisinin genel başkanlığından alındı ve ihraç edildi.

Görevden almak için Meclis toplanınca, istifa dilekçesi gönderdi... 37 iktidar yılı ve 93 yaşıyla, en yaşlı devlet başkanı oldu !

***

Avustralyalı yazar Prof. John Keane,

bu yıl basılan “Yeni Despotizm” adlı kitabında...

Yeni despotizmin, kendilerini Mugabe’nin de içinde bulunduğu çürümüş askeri-bürokratik rejimlerle kıyaslamaması gerekir diyor. Yeni despotizmi anlatıyor ve çeşitli ülke ve liderlerini de örnekliyor.

Mugabe için de yaklaşığıyla ve çok özetle, şunları söylüyor...

Mugabe belagatli bir diktatördü... Demokrasi dilini konuşurdu ama, muhalefetten haz etmezdi... Yeni yarattığı devlet başkanlığı koltuğuna oturunca başbakanlık makamını kaldırdı ! Bu süreçten de iktidarını güçlendirerek çıktı.

Beş tonluk Mercedes’inden hiç çıkmadı !

Dostlarına ülkenin kaynaklarını talan eden ruhsatlar verdi... Devlet ihalelerinden alınan komisyonların ve ayak oyunlarının, arazi gasplarının... yaşandığı bir dönem başlattı. Daha da neler... neler yaptı.

Diktatörlüğe geçiş, ekonomi üzerinde tahribat yarattı... Hiperenflasyon yaşandı. Ekonomi neredeyse yarı yarıya küçüldü. Halkın çoğu fukaralığa itildi... Ortalama yaşam beklentisinin en düşük olduğu bir ülke haline geldi !

***

Mugabe 2019’da hastaneye kaldırıldı. Sonra tedavi için Singapur’a götürüldü.

Aynı yıl içinde de öldü !

Cenaze töreni ülkesindeki bir stadyumda yapıldı...

Ölüler artık rakip olamayacaklarından

çok kıymetli olur ya hani çoğu siyasetçi için... O da öyle oldu : hakkında çok övücü şeyler söylendi !

Ama ne var ki... 60 bin kişilik stadın ancak dörtte biri doldu.

Bir kabus da... böylece bitmiş oldu !

İyi Pazarlar...