Ömer Faruk Solak'ın yönettiği, başrollerini Esra İnal, Fırat Çelik, Fahri Yardım, Mehmet Kurtuluş ve Salih Kalyon'un üstlendiği, 2015 yılı Türk-Alman ortak yapımı, "romantik drama" bir film... 

Filmin temeli şu mantık üzerine kurulmuş:

Güneşin Samanyolu Galaksisi içerisinde bir tam dönüşü 255 milyon dünya yılına denk geliyor!..

Durun bir saniye, daha basit anlatayım...

Yani, iş ya da herhangi bir sebepten güneşe taşınmış(!) olsaydınız, yeni yıl kutlamaları için dünyadaki gibi 365 gün değil, 255 milyon yıl beklerdiniz!..

Dolayısıyla güneşin perspektifinden dünyaya baktığımızda, 70-80 yıllık bir insan ömrü, aşağı yukarı 8 saniyeye tekabül ediyor!..

Peki insanlar hayatlarının 8 saniye, yani yanıp sönen bir ışık kadar olduğunun farkında olsalardı bu hayatı nasıl yaşarlardı?.. 

Bu kadar kavga gürültüyle mi, bu kadar kinle, nefretle, hırçınlıkla mı yoksa bu hayatın değerini bilerek mi?

Evet!..

8 saniyelik ömrünüzü kötülükle mi harcardınız, yoksa iyilikle mi?..

Ya da şöyle sorayım:

O 8 saniyelik ömür için, hırs ve ihtiras tramvayına binip kaç ocak söndürür, kaç can yakardınız?..

Diyelim "patron"sunuz!..

Gereğinden daha fazla kazanmak uğruna çalıştırdığınız insanların hakkını gasp eder miydiniz?..

Ne önemi olurdu sizce, 8 saniye için biriktirdiğiniz servetin!..

Köşklerin...

Yatların...

Son model arabaların...

Şan'ın, şöhretin...

Siyasetçisiniz!..

Veya diktatör!..

8 saniyenin yarısı kadar oturacağınız bir koltuk için yolsuzluk yapıp rüşvet alır mıydınız?..

Halkınıza zulüm ve eziyet çektirir miydiniz?..

Ne önemi olurdu sizce, 8 saniyelik "iktidar"ın..

Gücün...

İmparatorluğun...

Krallığın...

Sultanlığın...

Bir de duygusal açıdan bakalım olaya!..

Peki kaç kalp kırardınız?..

Kaç gönüle girip, kaç "ah" alırdınız?..

Ne önemi olurdu sizce, 8 saniyelik tutkunun...

Zevkin...

İhanetin...

Yalanların...

Daha bir çok soru sorabilirim bu konuda size!..

Ama vaktim yok...

Şu yaşıma kadar, o 8 saniyenin zaten 5 buçuk saniyesini harcadım...

Eğer nasip olur da yaşarsam, geriye 2 buçuk saniyem kaldı...

Eee, o 2 buçuk saniyeyi de size ahkâm keserek geçiremem kusura bakmayın...