Metehan UD / EGEDESONSÖZ - OkkaGrup bünyesinde yer alan Güven Madencilik Şirketi'nin sahibi Ceyhan Okkaoğlu, İzmir'in Kemalpaşa İlçesi'nde kalker ocağı açmak istediği taş ocağı için yeniden harekete geçmiş, ilk projenin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından iptal edilmesinin ardından şirket ikinci başvuruyu yapmıştı.
Ancak ilk ocağa karşı çıkan ve ÇED toplantısını yaptırmayan Damlacık köylüleri ikinci başvuruya da tepkili. Ocak sahasının yanı başında kiraz, zeytin ve üzüm bağlarının olduğunu belirten Damlacıklılar ocağa izin vermeyeceklerinin altını çizdi.
ŞİRKETE ÇAĞRI: YOL YAKINKEN VAZGEÇSİNLER
Damlacık Köyü Muhtarı Hüseyin Arslan “Köyde ilk projedeki tepki var. Köylüler izin vermemeye kararlı. Bu ocak hem köyün hem de milli parkın yok oluşu demek. Bunların zarar görmesi durumunda zorluk yaşarız. Yol yakınken vazgeçsinler. Köyümüzün etrafında taş ocağı istemiyoruz. 200 yıllık geçmişi olan bir köyüz, çocuklarımızın geleceğinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Yaşam alanlarımızı korumak için mücadeleye hazırız. Daha öncesinde girişim olmuştu. Engelledik, yine geldiler. Onun tozu poyrazda köyümüze, bahçelere gelecek. Yol yakınken şirket bu kararından vazgeçsin. Bakanlık da köylülerin karşı çıkmasına rağmen bu projeye izin vermemelidir. Çevre köylerin muhtarı da bu ocağa karşı çıkıyor” dedi.
PROJE HAKKINDA
ÇED süreci başlatılan taş ocağı kapsamında, Damlacık Mahallesi sınırlarında kalan 21,40 hektarlık sahada yılda 1 milyon ton kapasiteli kalker ocağı ve 300 bin ton kapasiteli kırma eleme tesisi inşa edilmesi planlanıyor. Proje ömrü ise 15 yıl olarak belirlendi. Hammaddenin çıkarılmasında dinamit kullanılacak. İkinci başvuruda ÇED sahasının küçültüldüğü ve ocak kapasitenin azaltıldığı görüldü. Proje alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre “Orman” olarak işaretlenmiş alanda kalıyor. ÇED sahasının etrafında ise tarım alanları yer alıyor.
ÇED TOPLANTISI YAPTIRILMAMIŞTI
İlk projenin ÇED toplantısı Damlacık Köylüleri tarafından yaptırılmamıştı. Projede ÇED sahasının etrafından zeytinlikler yer almasından kaynaklı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan veto yemişti.
SPİL DAĞI HAKKINDA
Spil Dağı 1969 yılında milli park ilan edilmiştir. Milli Parkı jeolojik, morfolojik, arkeolojik ve mitolojik özelliklerinin yanı sıra, dağcılık sporuna uygun ve önemli bir rekreasyon alanı.
Mitolojide Kybele, Niobe, Tantalos ve Pandereos ile ilgili öykülerde adı geçen Spil Dağı’nın eteklerinde Tantal Kalesi kalıntıları, bereket tanrıçası Kybele’nin rölyefi, Niobe Ağlayan Kaya ve Bizans Dönemi’nden kalma Magnesia Kalesi’nin kalıntıları yer alıyor.
Dağın en ünlü bitkisi kümeler halinde yetişen Spil ya da Manisa Lalesi adıyla anılan lalelerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a götürülmüş ve bir döneme adını verdi.
Panoramik yönden çeşitlilik arz eden Spil Dağı’nın değişik yerlerinden Manisa’nın kuşbakışı manzarasını, İzmir Körfezi’ni ve Yunt Dağları ile Aliağa Körfezi’ni görmek mümkün.