TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından düzenlenen Mimarlık Haftası etkinlikleri, Mimarlar Odası İzmir Şubesi hizmet binasında düzenlenen törenle başladı. Açılışta konuşan Şube Başkanı Uğur Yıldırım, hem Türkiye’de hem de dünyada giderek derinleşen siyasal, ekonomik ve çevresel krizlere dikkat çekti.
Yıldırım, dünyanın hemen her bölgesinde otoriterleşmenin arttığına ve demokratik hakların daraldığına işaret ederek, “Ülkemizde de yargının siyasallaştığı, emeğin değersizleştiği ve toplumun giderek yoksullaştığı bir tabloyla karşı karşıyayız” dedi.

“Mimarlık, adalet ve özgürlük için zemin kurar”
Mimarlığın yalnızca yapı üretmekten ibaret olmadığını vurgulayan Yıldırım, “Yanlış yürütülen ekonomi politikaları toplumun en kırılgan kesimlerini daha da savunmasız hale getiriyor. Barınma hakkı, ulaşım ve kültür gibi temel ihtiyaçlar bile lüks haline geliyor. Mimarlık bu tablo karşısında sessiz kalamaz; çünkü mimarlık yalnızca yapılar değil, adalet, dayanışma ve özgürlük için zemin kurar” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, bugünün Türkiye’sinde mimarlığın bir meslek olmanın ötesine geçerek “direnç üretmenin, hak savunmanın ve kamusal sorumluluğu büyütmenin pratiği” haline geldiğini söyledi.
İklim krizi ve toplumsal kırılganlık
Yıldırım, konuşmasında siyasal ve ekonomik krizlerle birlikte iklim krizinin de toplumsal kırılganlığı artırdığını belirtti:
“Kuraklık, seller, yangınlar ve çevresel yıkımlar, doğayla uyumlu olmayan hiçbir tasarımın kalıcı olmadığını gösteriyor. İklim krizine karşı dayanıklı kentler üretmek artık çevreci bir tercih değil, toplumsal bir zorunluluktur.”
Yıldırım, “Yarının dirençli toplumunu kurmak yalnızca mühendislik önlemleriyle değil, mimarlığın etik, estetik ve kamusal sorumluluk ilkeleriyle mümkündür” diyerek, mimarlığın kamusal yönüne dikkat çekti.
Deprem ve planlama vurgusu
Kahramanmaraş merkezli depremleri hatırlatan Yıldırım, planlama ve denetim mekanizmalarının önemine vurgu yaptı:
“Planlama, denetim ve kamusal sorumluluk göz ardı edildiğinde yalnızca binalar değil, hayatlar da yıkılıyor. Afetlere karşı dayanıklı, doğayla uyumlu ve yaşamı önceleyen kentler için mücadelemiz sürecek.”
Filistin ve özgür düşünce mesajı
Konuşmasında Filistin halkıyla dayanışma mesajı veren Yıldırım, “Filistin’de kentlerin yok edilmesi, yaşam alanlarının gasp edilmesi, mekânın bir direniş alanı olduğunu gösteriyor. Mimarlık her zaman barıştan, yaşamdan ve onurlu direnişten yana saf tutar” dedi.
Ayrıca, ifade özgürlüğü vurgusu yapan Yıldırım, “Düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklu bulunan aydınlar, gazeteciler ve siyasi tutuklular özgürlükleriyle aramızda olmalıdır. Özgür düşünce olmadan özgür kentler, özgür kentler olmadan da sağlıklı bir toplum mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Genç mimarlara destek çağrısı
Geçim sıkıntısı yaşayan genç mimarlara da seslenen Yıldırım, “Her gün emeğiyle ayakta kalmaya çalışan genç meslektaşlarımızın sesi olacağız. Emeğin değeri, yaratıcılığın gücü, dayanışmanın onuru ile bu mesleği var eden tüm genç mimarları desteklemek hepimizin ortak görevidir” dedi.

“Mimarlık Haftası dayanışmanın haftasıdır”
Mimarlık Haftası’nı bir kutlamadan öte, ortak üretim ve dayanışma alanı olarak gördüklerini belirten Yıldırım, “Bu hafta yalnızca etkinliklerle dolu bir takvim değil; birlikte üretmenin, tartışmanın, paylaşmanın ve dayanışmanın haftasıdır. Kentlerimizi ve mesleğimizi savunma iradesiyle daha adil, daha dirençli ve özgür bir gelecek için üretmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Etkinliğe, Konak Belediye Başkanı ve Urla Belediye Başkanı da katıldı. Başkanlar, Mimarlık Haftası’nı kutlayarak, meslekte 30. ve 50. yılını dolduran mimarlara plaket takdim etti.




