Son günlerde CHP’nin sosyalist solun argümanlarını kullanması dikkat çekici…
Geçtiğimiz ay CHP’nin İzmir’de düzenlediği çalıştayın bitiminde Grup Yorum’un Cesaret marşı çalmıştı. Kulaklarım mı yanlış duyuyor demedim değil. Ne kadar kırpılarak yayınlansa da o marş Grup Yorum’un en keskin şarkı sözlerinin olduğu marşlardan birisidir.
Sonrasından bir şey daha oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine açılan soruşturmalar sebebiyle yaptığı basın toplantısında yeni dönemin ve belki de seçim kampanyasının sloganını ağzından çıkarmıştı bile:
“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”
Alman şair Bertolt Brecht'in “Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” şiirinden esinlenerek 90’ların başında sosyalist sol çevreler tarafından geliştirilen bu slogan oldukça tuttu ve anonimleşti. Miting meydanlarının, işçi eylemlerinin vazgeçilmez sloganı oldu. Halen de öyle…
CHP ise neden sosyalist solun söylemlerini kullanmaya başladı, acaba daha sola mı yakınlaşıyor? Pratikte pek de öyle görünmüyor. Bildiğim tek şey var ise sosyal demokratların üretim kabızı bir topluluk olduğu ve hazırı kullanmaya bayıldıklarıdır.
İZMİR-AYDIN YOLUNDA BİR BANKA ARABASI...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’daki il kongresinde “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganının 1971 yılında banka soyan bir sol terör örgütünün sloganı olduğunu söyledi.
Herkes tabi kim bu örgüt sorusunu sormaya başladı. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel de bir açıklama yayınladı ve sloganın 80’li yıllardan sonra ortaya çıktığını ve 1971 yılındaki olay ile alakasının olmadığını söyledi.
Biraz olayı araştırmak adına sosyalist gelenek içinden gelen ve bu konuda iyi bir hafızaya sahip olan bir tanıdığımı aradım. Haber kaynağım beni 1971 yılında yapılan soygunun hikayesine götürdü.
O dönem "Aktancılar" veya "Basın Yayın Komünü" ismiyle anılan yapılanma İzmir-Aydın yolu üzerinde Ziraat Bankası aracını durdurarak soygun gerçekleştiriyor. Soygunda 4 milyon liraya el konuyor. O döneme kadar yapılan en büyük soygun olarak tarihe geçiyor. Olayın ardından İzmir abluka altına alınıyor ve tüm kent havadan helikopterlerle denetleniyor. Soyguna katılan ve ismi belirlenen kişilerin fotoğrafları İzmir’in her yerine boy boy asılıyor. Yapılan operasyonlar sonucunda bu yapılanma içerisinde yer alan çok sayıda kişi yakalansa da para ele geçemiyor.
GOOGLE'DAN BAKIP ÖĞRENEBİLİRSİNİZ
Erdoğan’ın bahsettiği sol örgüt liderliğini Aktan İnce’nin yaptığı “Aktancılar” örgütüdür. Aktancılar ismi ile anılan örgüt 1979 yılında ismini değiştirdi. Burada örgütün ismini yazmayacağım. Merak edenler Google’a Aktancılar yazıp detayları öğrenebilirler.
90’LARDA ÇIKMAYA BAŞLAYAN BİR GAZETE
Gelelim sloganın hikayesine… Haber kaynağım örgütün 90’ların başında Brecht’in şiirinden esinlenerek bu sloganı ürettiğini ve o dönemki yasal yayın organının isminin hemen altında sloganı kullanmaya başladıklarını ve sonrasında bu sloganı bildiğimiz şekliyle meydanlarda kullanmaya başladıklarını aktardı. Sloganın sosyalist çevrelerde oldukça etki yarattığını ve yaygınlaştığını söyledi.
Anlattığı bir diğer detay da bu bilginin çok sınırlı sayıda insan tarafından bilinmesi olduğunu söylemesi… İşin merkezinde olan kişilerin ve bir de o örgüte bakan terörle mücadele timinin bunu bilebileceğini söylemesi enteresandı. CHP’nin bunu bilebilmesinin zaten mümkün olmadığını, sosyalist solun içinde olanların bile bu bilgiyi bilemeyebileceğini de belirtti.
Yani Erdoğan’ın ekibi o kadar derin düşünmüş ki bugün artık eylemsellikte adı sanı pek okunmayan örgütün geçmiş zamanda bulup yarattığı ve anonimleşen sloganını alıp masaya banka soygunu ile beraber koymuş.
NAZIM VE BRECHT ÖBÜR DÜNYADAN OLANI BİTENİ MUHTEMELEN GÜLEREK İZLİYORLARDIR
Sineğin yağını sıkmak teriminin karşılığı tam anlamıyla bu tartışmadır. Tam Türkiye’ye özgü zorlama bir gündem hali... Burada konu sloganın ne ifade ettiği ve nasıl sahiplenildiği konusudur. Tek tek değil birlikte mücadeleyi vurgulayan bu sloganı fabrika önünde grev yapan işçiler, demokratik haklarını arayan öğrenciler, mahsulü para etmeyen ve traktörleri ile kent meydanlarına inen köylüler kendilerinden görmüşler ve sahiplenmişlerdir. Yani olay bu sloganı üretenden örgütten çıkmış, toplumsallaşmıştır.
Bugün sosyalist solun yarattığı çok sayıda slogan, şiir ya da söz meydanlarda, mitinglerde bolca kullanılıyor. Nazım Hikmet, yasadışı faaliyet yürüten TKP’nin üyesiydi, yıllarca hapis yattı, sürgünde öldü.
Onun şiirleri bugün herkesin dilinde…
Geçmişte Nazım Hikmet’in kitabını bile taşımak suçken şimdi Nikbinlik şiirindeki “Motorları maviliklere süreceğiz” bölümünü tribünler bağıra bağıra söylüyor. Dakika 35 olduğunda Göztepe taraftarları Nazım’ın “Seviyorum seni” şiirini bağıra bağıra söylüyor. Bundan 65 yıl önce bu şiiri bir yerde söylemek ise tutuklanma sebebiydi.
Nazım ve Brecht öbür dünyadan Türkiye’de olan biteni muhtemelen gülerek izliyorlardır.
Bugün tribünlerde “Seviyorum seni” şiirini söylemek ile sokakta “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganını atmak arasında fark var mıdır?
Bunu okuyucuya bırakalım.