HSYK müfettişleri, İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde 2009 ile 2013 yılları arasında alınan yaklaşık 170 bin dinleme kararlarından bir bölümünü incelediklerinde, usulsüzlükler tespit etti, yapılan soruşturma tamamlanınca geçen hafta İzmir Emniyet Müdürlüğü operasyon yaptı. 26 polis için yakalama kararı çıkarıldı, gözaltına alınan veya kendisi teslim olan 24 polis geçen perşembe adliyeye sevkedildi. İfade veren polislerden Başkomiser Hüseyin Gürtekin, Komiser Ramazan Mert, Komiser Remzi Fatih Burcu, polis memurları Ahmet Yıldırım, Hamza Doğan, Ahmet Akpınar, Hasan Say, İsmail Şahin, Muhammet Kılıç ve Erdoğan Atalay savcılıktan serbest kaldı. Polislerden 4'üncü sınıf emniyet müdürleri Memduh Tosun ile Taner Aydın, tutuklandı. 3'üncü sınıf emniyet müdürü İbrahim Şimşek, emniyet amirleri Tarkan Kolik, Haldun Çabuk, komiserler Kürşat Şenol Yılmaz, Talha Ülkümen, Mustafa Edip Çakmak, komiser yardımcıları Burak Cemal Yılmaz, Seyfullah Özdemir, Selçuk Küçükaslan ile polis memurları Mikail Yüce, İbrahim Öztürk ve Ramazan Özdemir ise, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Tutuklanan iki polis müdürü için avukatları bugün bir üst mahkemeye itiraz etti. Mahkeme itirazı yerinde bulup 4'üncü sınıf emniyet müdürleri Memduh Tosun ile Taner Aydın'ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. İki polisin tutuklu bulundukları Şakran Cezaevi'nden önümüzdeki saatlerde serbest bırakılacakları öğrenildi.

Bu arada haklarında gözaltı kararı bulunan, sağlık sorunları yüzünden teslim olmadıkları açıklanan birinci sınıf emniyet müdürü Hasan Ali Okan ile emniyet müdür yardımcısı Ramazan Karakayalı hakkında da yakalama kararının kaldırıldığı öğrenildi.

AİLELERİ KARŞILADI
Kararın, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu'na ulaşmasının ardından Memduh Tosun ve Taner Aydın serbest bırakıldı. Cezaevinden çıkan iki polis müdürünü, avukatları, arkadaşları ve aileleri karşıladı. Tahliyeyi birbirlerine sarılarak kutlayan polislerden Memduh Tosun, 'Ben beş evrakla suçlandım. Bunlardan biri, biz iki parti şeklinde uluslararası uyuşturucu kaçakçısı bir gruba operasyon yapmışız. Bunların içinde 200- 300 numara dinlemişiz ve bunların birisinde 600 kilogram eroin, İzmir tarihinde ilk, diğer partide aynı grubu 436 kilogram eroin ele geçirmişiz. Bizim buradaki suçlamamız 'sen bu grubu takip etmişsin, bunu yaparken bir polis memuru üzerine kayıtlı bir telefon bu grubun içerisinde kullanılmış.' Biz bunu fark etmemişiz, çünkü bir polis memuru kullanmamış. Adli dosyada gidin, Kaçakçılık Şubesi buna operasyon yaptı, bunun dosyasında göreceksiniz. Bizim başka birini dinleme gibi derdimiz yok diye anlatmaya çalıştık ama yine de, 'Siz kendinizi ispatlamaya çalışın' dediler. Bu kadar içi boş dosyayla tamamı fotokopi, bize suçlanan evrakların aslı kendilerinde olmamasına rağmen bizi suçlamak adına evraklarda belli tahrifatlar yaparak, bir kısımlarını gizleyerek bir kısım insanı, personeli mağdur etme adına yapılmış operasyondur ama bunların hepsi hukukun karşısında bir şey ifade etmeyecektir. Birinci operasyonla ilgili 'Paralel yapı operasyonu' dediler. Bu da tamamen yalan. Bu kişilerden, paralel dediklerinden sekizi hala aynı şubedeler ve savcılık ifadelerinde söyledikleri, en kozmik denilen bürolarda çalışıyorlar. Nasıl paralelle halen aynı şubede çalışıyorlar? Bunların tamamı, polisi yıpratmaya yönelik şeyler' dedi.

BASKI İDDİASI
Serbest bırakılan bir diğer emniyet müdürü Taner Aydın, yaşananlar nedeniyle en çok ailelerin mağdur olduğunu aktardı. Aydın, 'İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen, kendisine ait olmayan mahkemede olan evraklara kendisinin yetkisi varmış gibi aslının aynı gibi damga vurup imzalamış. Bunu kanunen hakimlerimiz savcılarımız da kabul ettiler, böyle bir yetkisi olmadığını, sahte evrak ürettiğini ortaya koydular. Ayrıca Terör Şubesi'nde bir suç oluştu. Telefon dinlemeleriyle gözaltına alınmamıza rağmen, emniyet amiri benden, 'Aile yapımı anlatmamı' istedi. Ben kendisine Anayasa'da insanların kişisel bilgilerinin, inançların sorgulanamayacağını, bunu sormasının suç olduğun hatırlatmama rağmen, 'Ben sorarım, sen de cevaplamak zorundasın' dedi. Ben de cevaplamadım. Daha sonra savcıya, bu soruyu kendisinin sordurup sordurtmadığını sordum. Savcımız direk, 'Bunu sormak suçtur, kim sorduysa suç işlemiştir' dedi. Bu savcılık ifademde tutanağa geçirildi. Tüm arkadaşlarımıza fikirlerimizi inançlarımızı öğrenmek için sorular sorularak fişleme mantığıyla işlemler yapılıyor. Ben Edirneliyim, dedem çiftçidir, babam belediyeden emeklidir. Polislerin çoğu orta direk ailelerdir, 14 yaşında polis kolejine girdim. Devlet okuturken bu paranın milletten geldiğinin farkında olarak büyüdük ve bizim bir borcumuz var. Ben ve arkadaşlarımızın başarısından dolayı çalıştığım dönemde devlet büyükleri ve milletimiz de bizi takdir etmiştir. Bu her şeyin üzerindedir. Millete olan borcumuzu ödemek için çalışmaya hazırız' diye konuştu.

Bu arada üst mahkemenin dosyanın üzerindeki gizlilik kararını da kaldırdığı öğrenildi. (dha)