EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci-Yazar Ümit Yaldız ve Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de gündemi değerlendirdi. Programda, son dönemlerde yaşanan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki işten çıkarmalar da masaya yatırıldı.
SENDİKA BAŞKANIN ÖNERİSİNE SICAK BAKIYOR, GENEL BAŞKAN İTİRAZ EDİYOR
Başkan Tugay’ın taleplerine sendika şube başkanlarının sıcak baktığını ancak genel merkezin itiraz ettiğini kaydeden Gazeteci Fatih Yapar, “DİSK ile ilgili süreç bitti, Türk – İş ile ilgili süreç başladı. Cemil Tugay diyor ki, eylül ayında alacağınız zammı ocak ayına erteleyelim, diyor. İşe devam ve rapor primlerini ortadan kaldıralım, diyor ve ekliyor: Bunları yapın, biz de işçi çıkarmayalım! Sendika yöneticilerinin bu teklife sıcak baktığı konuşuluyor. Ancak sendikanın genel başkanı geldi, olmaz öyle şey, eylül ayında eylem var, çıkışında bulundu. Dolayısıyla belediye işten çıkarmalar başladı. İşten çıkarmalarla ilgili pek çok konuyu geçen programda konuşmuştuk. Cemil Bey, işçinin önüne sandık konulmasını, kararın işçiler tarafından verilmesini teklif etti. İşten çıkarmalar devam ediyor ve her işten çıkarılan insanın bir hikayesi var. Kiminin kredisi var, kiminin çocuğu var, kiminin geleceğe dönük planlar var. Bu memlekete gelirken Cemil Tugay’ın da hikayesi vardı. İşsizlik bu ekonomik süreçte en önemli problemken insanların işten çıkarılması ayrı sorunlar yaratıyor. Eğer işçiler, sandıkta başkanın istediği yönde karar verirse, belki işten atılanlar da geri alınacak. Bir de tabi CHP ilçe başkanları, baskı altında olduklarını söylüyorlar. İl başkanı açıklama yaptı konu genel merkeze taşındı. Büyükşehir Başkanı, ilçe başkanlarına da sert cevaplar verdi.” dedi.
İŞÇİSİYLE KAVGA EDEN BAŞKANLARIN ÖMRÜ UZUN OLMADI
Geçmiş dönemlerden örnek vererek işçisiyle kavga eden başkanların ömrünün uzun olmadığını söyleyen Gazeteci-Yazar Ümit Yaldız, bu konuda şu görüşlere yer verdi:
“Cemil Tugay, son zamanlarda, ben tek, siz hepiniz, gibisinden bir moda geçmiş durumda. Bence Cemil Tugay, kendini tek hissetmiyor. Grev döneminde, Kordon’da çöpleri kendi elleriyle toplamasıyla İzmir halkını arkasına aldı. İzmir’in çıkarlarını korumaya çalışıyor, izlenimi verdi. Bunu da vatandaş satın aldı. Bunu bir araştırmaya dayalı olarak değil, sokaktaki konuşmalardan yola çıkarak söylüyorum. Türk-İş’le yürüten süreç başka bir şey. Burada daha dramatik sonuçların ortaya çıkması, sendika yöneticilerinin yakınlarının işten çıkarılması bile İzmir halkı tarafından alkışlanabilir. Ama normal bir İZSU’daki kaynakçının işten çıkarılması, belki hiç torpili olmayan işçilerin çıkarılması, destek bulmayabilir. Cemil Tugay’ın dikkat etmesi gereken birkaç nokta olduğunu düşünüyorum. Bir; artık önceki dönemki başkanla ilgili vurgu yapmayı bırakmalı. Bugün İzmir’i yöneten başkanın ne söylediğine kulak kesmekte İzmirliler. Onu bırakamazsa, dünde yaşamaya devam ederse, Tunç Soyer şunu yaptı bunu yaptıyla vaktini geçirirse, İzmir halkı, peki sen ne yaptın, diye soracak. Cevabı verecek işlere odaklanmalı artık. Bugünkü sorunlar oradan da gelse, buradan da gelse, artık Cemil Tugay’ın sorunlarıdır. Bu sorunları çözdükçe kendisini siyaseten büyütecektir. İkinci önemli uyarım da şudur; iş barışını bir an önce sağlamalı. Bir ordunun komutanla sorunu olduğunda, o komutanın savaş kazanması mümkün olabilir mi? Eylem yapan, söylemlerde bulunan insanlar da Cemil Tugay adına sahada hizmet üreten insanlar. Sürekli işçisiyle problem yaşayan başkan profilinden de kurtulmalıdır Cemil Tugay. Bu benim naçizade önerimdir. Kemal Kılıçdaroğlu örneğinde dediğim gibi, bir yanlışın 100 doğruyu götürebilir. İşçisiyle sorunlu başkanların ömrü uzun olmamıştır. Yüksel Çakmur gibi.”
“ İş barışının ve belediyenin iç barışının derhal sağlanması gerekiyor. Belediye bu tür tartışmalarla değil, iş, hizmet, temel atma gibi varyasyonlarla gündeme geldi. Herkes sıkıldı bu konudan. Peki Cemil Tugay haksız mı? Emekçi haklıdır, bunun hakkı hukuku tartışılmaz. Yan gelip yatanlardan, sürekli rapor alarak iş barışını bozanlardan bahsetmiyorum. Bir de belediyenin gerçekliği var. Hükümet silkeleyin demiş, gelirler azalmış, iş barışını bozan bu sözleşmenin güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ocak ayına kadar, üç ay fedakarlık yapabilir sendika. Ben burnumdan kıl aldırmam, geri atmam, dersen, amacın üzüm yemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi, akıllar karışıyor. Sizin derdiniz, üyelerinizin işini kaybetmeden yola devam etmesi olmalıydı. Başkan çok net söylüyor; dediğimi yapın, işten çıkarmaları durdurayım, diyor. Cemil Tugay, sonuçta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Öğrenme sürecinde. Çıraklık dönemini yaşıyor. İşin farkına sonradan varmış olabilir. Bunu da itiraf etmelidir. Karşıyaka’da Cengiz İnşaat için attığı imzayla ilgili olarak, acemiliğime geldi, dedi, ne kadar güzel bir yaklaşımdı. Acemiliğime gelmeseydi, ben o imzayı atmazdım, dedi. 70 kişiyi attım, ama bazılarını fark etmedim, deyip düzeltmeye gidebilir; bu onu küçültmez. Cemil Tugay’ın kendi döneminde benzer sözleşmeyi imzaladığı ortaya çıktı. O imzayı attı diye bugünkü sözleşmeyi de savunması gerektiği anlamında okunmamalı. Çünkü burada 5 bin kişilik bir sözleşme söz konusu. İşçi haklı, Cemil Tugay haklı ama sendikayı o kadar haklı bulmuyorum. Alacakları yevmiyenin hesabını daha çok yapıyor gibiler. Diyorlar ki, sendikayı itibarsızlaştırdı! Sendikaların ne kadar itibarı kaldı bu memlekette acaba? Emekliler, çalışanlar ne halde yaşıyorlar, ortada. Ne kadar örgütlüsünüz? Kaç kişi sendikalı? Nüfusa oranı nedir? Sendika ileri mi gidiyor, geriliyor mu? Burada sendikanın itibarı, 5 bin kişinin sözleşmesi üzerinden tartışılamaz. Hükümete bir şey diyemeyen sendikaların CHP’li belediyeleri ciddi anlamda sıkıntıya soktuğunu hepimiz görüyoruz. Sendikacılığın ruhunu bilerek işini doğru yapmaya çalışan sendikacı arkadaşlar var. Onlar ayakta alkışlıyorum. 25 sene sendika genel başkanlığı yapan, 7 sülalesini işe sokan, cumhurbaşkanı kadar maaş alan sendikacılaradır sözüm. Grev organizasyonu yapmak dışında ne yapıyorlar? İşçiye ne veriyorlar?”





