Türk futbolunda son haftalarda yaşananlara şöyle bir bakın bakalım neler göreceksiniz!..
Süper Ligde özellikle düşme hattındaki takımların aldığı değişken sonuçları, beklenmedik sürpriz galibiyetleri nasıl karşılıyorsunuz?
Öyle bir fırtına ki, önünde durmak olanaksız!..
Süper Ligi yeniden yapılandırma çalışmaları yeni TFF tarafından hızla sürerken, bugün düşme hattındaki takımların kendilerini kurtarma çabaları da hız kazandı! Lig öyle bitermiş, böyle bitermiş; TFF düşmeyi kaldırırmış, kaldırmazmış umurlarında bile değil!..
Çünki, bu ligde öyle ya da böyle hayat var; herşeyden önce para var!..
Hiç kuşkusuz paranın olduğu yerde insanlar kalıcı olmak için mücadele edeceklerdir...
Aynı süreç Bank Asya 1. Lig için de geçerlidir...
Ne var ki, İzmir'in Bucaspor, Göztepe ve Karşıyaka'sı bu işin ayırdında değiller sanki!..
İstikrarsız sonuçlar, aynı düzeydeki futbol kalitesi taraftarlara her hafta farklı duygular yaşatmayı sürdürüyor...
Karşıyaka ilk altı yolunda ilerleyecek derken, son haftaların istikrarsız takımı Bucaspor'a çok kötü bir futbolla 2-0 yenilmekten kurtulamıyor...
Göztepe 'toparlanıyor' diye düşünülürken, şampiyonluk adayı Akhisar Belediye Gençlik'e son anda yeniliyor...
Tamam, futbol üç sonuçlu bir oyundur ve iyi oynayan, gününde olan kazanır. Ancak, böylesi yaşamsal önem taşıyan maçlarda takımların kötü oynamak gibi bir lüksü olmamalı!..
İşler duygusal boyut kazanmamalı...
Hele ki, yöneticiler 'tuzağa düştük' gibi garip açıklamalar yapmamalı!..
O zaman garip işler oluyor demektir...
Hedefi olan takımların umarsız biçimde yitirdiği puanları bir topladığınızda aslında bugün nerelerde olması gerektiğini çok kolay bulursunuz...
Aynı durum, İzmir'in 2. Lig temsilcileri Altay ve Altınordu için de geçerlidir.
Altay'a baktığınızda, takımı 18 milyonluk borç içinde teslim almış, yani elini taşın altına koymuş bir tek Ömer Hızlıok'u görüyorsunuz karşınızda...
Ne yapıyor Hızlıok; maliye borcunu ödüyor, futbolcularına az çok transferinden tutun maç primine dek ödeme yapmaya çalışıyor; kulübe gelen diğer borçlarla da boğuşuyor!..
Nerede o 'Büyük Altay' camiası?
Nerede Altay Yüksek Divan Kurulu ve üyeleri?
Kendilerinden para istenecek korkusu içinde mi tribünlerdeki yerlerini almıyorlar, yoksa başka ürkülerinden mi?
Altınordu'da da bütün yük Mustafa Bilen'in sırtında...
Kırmızı-lacivertli camia, paralı başkanını bulmuş olmanın rahatlığı içinde geriye çekilmiş durumda.
Takımın antrenman sahasını bulmak teknik direktör Yasin Çamtepe ile başkan Bilen'e düşer; İzmir'de oynanacak maçların saha sorununu tartışmak yine Bilen'e düşer!..
O büyük camiaları bulmak, takımlarının üzerinde bir simge olarak durduklarını görmek artık hayaldir, hayal!..
İşte bu nedenle garip işlerdir yaşananlar!..
Hem de çok garip!..
Zaten hayat çok garip değil mi?