Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Özkan: Bakanlık kurulsun!

EGEDESONSÖZ- Türk Veteriner Hekimleri Birliği, İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan, SONSÖZ TV’de katıldığı programda Gazeteci Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı. Bir yıl önce oda başkanlığına seçilen Özkan, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile odanın işbirliğinde yürütülen sokak hayvanlarının kısırlaştırılması, kimliklendirilmesi çalışmasından veterinerlik fakültelerine kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

140 ÖZEL KLİNİKLE PROJEDE YER ALDIK
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile imzaladıkları protokol kapsamında kent sokaklarında yaşayan sahipsiz hayvanların aşılanması, kimliklendirilmesi ve rehabilitasyon gibi çalışmalarda kentteki özel veterinerlik kliniklerinin desteğiyle devam ettiğini belirten Başkan Özkan, “Sokak hayvanları ile ilgili projemiz bizim için çok önemliydi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer de bu konuda çok hassas davrandı” dedi ve şu bilgileri aktardı:

“Bu süreçte bizlerde hekimler olarak katkı koymak istedik. Biz göreve geldiğimizde 545 civarı veteriner kliniği vardı şuanda 610 civarı ruhsatlı yasal veterinerlik hizmeti veren klinik ve poliklinik var. Bizden önceki dönemde uzun suredir görüşülen işlemlerde sonuç alınamamış. Fakat biz göreve geldiğimizde, Başkan Soyer’e gittik ve kendilerine, veteriner hekim olarak ne gerekiyorsa yapacağımızı ifade ettik. 600’ün üzerinde kliniğimiz, polikliniğimiz var ancak hepsi bu projeye katılmadı. Çünkü metropole uzak yerlerde faaliyet gösteren arkadaşlarımız var. Bu proje, protokolde yürütülen bir proje. Bizim ilk hedefimiz metropolden başlayarak, metropol dışındaki ilçelere doğru yayılmaktı. Protokolümüz yıl sonunda bitecek. Büyükşehir, bu işin devam etmesini isterse, diğer ilçelere de gideceğiz.”

HAYVANA NASIL EĞİTİM VERİRSEN, KARAKTERİ O OLUR!
Yasaklı ırkların kimliklendirilmesiyle ilgili olarak Başkan Özkan, rehabilite edilen hayvan sayısında hedefe ulaşılıp ulaşılmadığı konusunda şu bilgileri aktardı:

“Çalışmalara ilk yasaklı ırklarla başladık. Ocak ayının 14’ünde süreç bitiyordu. Bu süreç bittiğinde ciddi bir yaptırım vardı. Yasaklı ırk dediğimiz grup var. Saldırgan ırk diyorlar, ben ona katılmıyorum; çünkü o hayvanı o hale getiren sahibinin ta kendisidir. Ben çok şahit oldum yasaklı olarak lanse edilen ırkların çok sevecen, çok korumacı olduğuna. Bazıları çocukları sırtlarında taşıyor. O yüzden, nasıl yetiştirirseniz, o da yetiştirme tarzınıza göre karakter kazanacaktır. Bir çocuğu sokak çocuğu olarak yetiştirirseniz, o çocuk katil olur, gaspçı olur. Hayvanı da böyle olumsuz yetiştirirseniz, saldırgan olur. Hayvanlar yasaklanarak bir yere varılamaz. 984 yasaklı ırktan hayvanı kısırlaştırdık ve çipledik. Çiplenen hayvanlar Tarım İl Müdürlüğünün sayfasında sahipleriyle birlikte kayıt altına alındı. Yarın hayvan sokağa atıldığında, o hayvanın kime ait olduğunu kolayca bulunacak. Kanunlar ve düzenlemeler yapılıyor. Yeterli mi? Değil ama biz yapmaya çalışıyoruz. Yasaklı ırkın dışında biz 2500’e yakın sokak hayvanını kısırlaştırdık ve Büyükşehir tarafından yaşam alanlarına bırakıldı. Sokakta yaşayan hayvanları, proje kapsamında nasıl aşılıyoruz, kısırlaştırıyoruz? Biz önce bir ekip kurduk çünkü yakalamadığın hayvanı rehabilite edemezsin. 4 tane aracımız var, 3’ü sahada. Biri de yakalanan hayvanları kliniklere taşımada ve çalışma bittiğinde yaşadıkları doğal ortama bırakmak için kullanılıyor. Her arabada bir veteriner hekimimiz var; bu olmazsa olmazımız. Araçta 2 kişi de hayvanı yakalamakla görevli. Özel bir yazılım sayesinde, aldığımız adresin konumunu ve fotoğrafını alıyoruz. Oradan Büyükşehir’in barınağına götürüyoruz. Tahliller yapılıyor ve kısırlaştırma işlemleri yapılıyor. Özel kliniklere dağıtılan ve serbest kliniklere dağıtılanlar iyileşme sürecinden sonra bu sağlıklıdır, bu hayvan doğal ortama gidebilir dendiği zaman, aldığımız yere geri bırakıyoruz. Bu kanunda böyle. Nereden aldıysan, oraya bırakacaksın, diyor. Sağlıklı hale geldiğinde, konum ve fotoğraftan yola çıkarak, onu aldığımız yere bırakıyoruz.”

GERÇEK HAYVANSEVERLERE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Sokakta 400 bin dolayında sahipsiz hayvanın olduğundan bahseden Başkan Selim Özkan, “Sokakta resmi olarak kaç hayvan var, bilmiyoruz, çünkü resmi bir kayıt yok. Fakat nüfusa orantıladığımızda, dünya istatistikleriyle karşılaştırdığımızda, 400 bin dolayında hayvan olduğuna hükmedebiliriz. Bir çift hayvandan 5 yıl sonunda 12 bin yavru elde edilebiliyor. Bu, matematiksel bir veridir. Bunun yarısı bile olsa, 1 çiftten 5 bin yavru desek 400 bin hayvan var demektir. 200 bin çift, 200 bini bırak, 100 bin diyelim ve bunu 5 binle çarpalım; 5 milyon hayvan yapar. Bu ciddi bir popülasyondur. Biz ana merkezlerde gerçek hayvanseverlerle birlikte çalışıyoruz, onlara da teşekkür ederiz. Biz serbest kliniklere bu bir sosyal projedir; yardım etmek isterseniz, desteğinizi bekleriz, diye bilgi gönderdik. Sistemimize kaydettik. Hem sokak hayvanlarında hem rehabilitasyon sürecinde, özellikle yasaklı hayvanlarda 2,5 günde yaklaşık 1000 hayvanı rehabilite ettik. O çocukları sokağa atamazsınız. Yapısında saldırganlık olan çok hayvan var. Sokağa salınsaydılar, çocuklara, yaşlılara saldıracaklardı. Büyükşehir ile yaptığımız proje kapsamında gerçekleştirdiğimiz proje sayesinde, böyle bir tehlikeden kurtardık insanları. Bu projemiz öyle bir ilgi gördü ki, Türkiye’nin dört bir yanından belediyelerde görevli veteriner hekim arkadaşlar alıp bizden bilgi ediniyorlar. Bu proje, Türkiye’de tektir, en önemlisi örnek teşkil etmektedir. Biz de gereken desteği veriyoruz. Gıdanın olduğu yerde hayvan daha çok oluyor. Tabii ki metropolde olmayan ilçelerde de sokakta yaşayan çok hayvan var. Ama nüfusun en yoğun olduğu yerler, metropol ilçeler. Bu nedenle metropolden başladık. Metropol dışındaki ilçelerde de görev yapmaya hazırız. 140 veteriner hekim arkadaşımız, bu projeye katılarak bize güç verdi. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.”

EVDE BESLENEN HAYVANLARINIZIN PASAPORTUNU ÇIKARMAYI UNUTMAYIN
İzmir Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Selim Özkan, evde beslenen kedi ve köpekleri çipleme çalışmasının yıl sonunda biteceğine vurgu yaparak, “Kliniklere broşür yaparak dağıttık ve uyardık. Anlatın sahiplerine diye tembihledik. Gelen sahipli hayvanseverlere bunu anlatın ve gösterin, dedik özel kliniklere. Tabii ki sadece bu kadarla sınırlı kalmamalı. Billboardlara çıkıp ilan vermemiz lazım, bizim insanlara ulaşmamız lazım. Hayvanların çiplenmesiyle özel pasaportu olacak ve böyle devam edecek. Kim hayvanını bakmaz, sokağa atarsa, bunun da yaptırımı olacak. Bunlarla karşılaşmamak için evinde kedi köpek besleyen herkes, bu canlıları, bu dostları kimlikleştirsin. Mikroçipler hayvana zarar vermiyor. Numara işlemi uygulanıyor. Oradan da kontrol ediliyor. Bu işlemi yaptırmamanın bir cezası olduğunu hatırlatmak isterim” dedi.

SOKAK HAYVANI YOK, SOKAĞA ATILAN HAYVAN VARDIR
Belediyelerin yükümlülüğü olmasına rağmen bazılarının barınak açmadığını belirten Başkan Selim Özkan, “Barınak açarak bu sorun çözülemez” dedi ve şu görüşlere yer verdi:

“Barınak açarak bu sorun çözülmez. Bizim ana sorunumuz, sokak hayvanı değil sokağa atılan hayvan. Biz onları sokağa attığımız için sokak hayvanı oluyorlar. Çipleme çalışması sayesinde bunun önüne önemli ölçüde geçilmiş olacak. Çipli hayvanı hiç kimse sokağa atmaya cesaret edemeyecek. Satın aldığı ya da edindiği hayvanı sokağa atamayacaksın. Atarsan da cezasını çekeceksin. Yerel yönetimlerinin birinci önceliği kanunen belli, bu köpeklere bakacak. İzmir, güneşin battığı, ışığın doğduğu yerdir. Biz bu işlerde nasıl Türkiye’ye öncü olduysak, İzmir de barınak konusunda Türkiye’ye örnek bir şehir. Eğer biz bu çalışmayı yapmasaydık, 400 bin yerine, 5 milyon hayvanla uğraşmak zorunda kalacaktır. Buna ne ekonomik kaynak dayanır, ne ekip sağlanır, ne de güç yeter.”

VET AKADEMİYİ KURDUK, HUKUK VE MALİ MÜŞAVİRLİK DESTEĞİ VERİYORUZ
Bir yıl önce seçilen İzmir Veteriner Hekimleri odası yönetim kuruluna başkanlık eden Selim Özkan, özel kliniklerin katılımıyla sokaktaki hayvanları aşılama, kimlikleme çalışmasına katılan herkese çok teşekkür ettiksen sonra, projelerini anlattı:

“Yaşanan sıkıntıları biliyorduk. Büyükşehir ile yaptığımız protokol, hızlı bir başlangıç oldu. Vet Akademi kurduk. Orada meslektaşlarımıza ücretsiz eğitimler veriyoruz. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik; iki avukatımız var, meslektaşlarımızın hukuki sorunlarına yardım etsin diye. Ayrıca iki mali müşavirimiz var, kliniklerdeki arkadaşlarımıza yardımcı oluyor. Gerçek hayvanseverleri ayırıyorum, onlar başımızın tacıdır. Ancak kliniğe gelip kavga çıkaranlar, hakaret edenler, tehdit edenler var. Avukatlık büromuz, bu sorunları çözmek için çabalıyor. Depremde görev yapmak üzere gönüllü ekiplerimiz var. Hayvan hakları komisyonu kurduk.”

32 VETERİNER FAKÜLTESİ ÇOK FAZLA
Başkan Selim Özkan, Türkiye’deki 32 veterinerlik fakültesinin sayıca çok fazla olduğuna vurgu yaparak şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de Veteriner Fakültesi sayısı gerçekten fazla. Eğitim kalitesini yükseltin, fakülte sayısını değil. Her fakülteden 100 kişi mezun olsa, 3 bin veteriner yapar. Kamu, eskisi kadar veteriner hekim almıyor. Hep Avrupa’yı örnek alırız ama bu konuda Avrupa’yı örnek almıyoruz. Hollanda’da bir veterinerlik fakültesi var, bizde 32… Biz veteriner hekimler, yasada sağlıkçı olarak görünüyoruz fakat bir tıp doktoru, bir diş hekimiyle aynı statüde yokuz. Sağlık sınıfında değiliz, sağlıkta şiddette yokut. Oysa biz sadece hayvanlara değil, insanlara da hizmet veriyoruz. Hayvandan insana geçen 62 tür hastalık var. Biz veteriner hekimler, insanları bu hastalıklardan korumak için varız. Hekim unvanı olup göz ardı edilen biziz. Yasaların netleşmesi, bizim için de olması lazım. Veteriner hekimlerin tıp doktoruyla diş hekimiyle aynı statüde olmaması sonucu mağduriyet yaşıyor. Yozgat’ta bir arkadaşımız, hayvan sahibi tarafından öldürüldü. Hiç gündeme bile gelmedi. Neden öldürüldü? Hastalıklı bir hayvanın etini imha etmek istediği için… Bir dananın etinden 1000 kişi faydalanır. Meslektaşımız, 1000 kişi sağlıksız et yemesin diye direndi ve hayatından oldu. Şiddete maruz kalmaktan bıktık. Yasalar artık veteriner hekimler için de düzenlensin.”

KAÇAK YOLLA GETİRİLEN SAĞLIKSIZ ÜRÜNLERİ SATIN ALMAYIN
Petshoplarda, veteriner hekimlerin reçetesi olmadan satılan pek çok aşı ve ilaç bulunduğunu, bunların sağlıksız ürünler olduğunu anlatan Başkan Özkan, şunları söyledi:

“Bu sorunun önüne geçmemiz mümkün değil ama biz mücadelemizi veriyoruz. Tarım İl Müdürlüğü de mücadele ortaya koyuyor. Vatandaşlarımızı uyarıyorum; bu tür yerlerden aşı, ilaç gibi ürünler satın almayın. Ruhsatsız ürünler, kaçak yolla getiriliyor. Veteriner hekime gitmeden, yanlış bir uygulama yapmayın. Hayvanınıza yazık olur, evdeki insanlara kist gibi çeşitli sağlık sorunları yaşatırsınız. Birçok hayvansever gerçek dostlar. Bazıları var ki, internetten Google’den araştırma yaparak bu tarz yerlerden alışveriş yapmaya çalışıyor. Ülkeye giren kaçak ruhsatsız ilaçlar, aşılar, özellikle pire kene ilaçları, parazit hapları ve bunun gibi birçok ürün satılıyor. Biz bunu tespit ettiğimizde gerekli şekilde gerekli yerlere müracaat ederek mücadele ediyoruz. Suç duyurusunda bulunuyoruz. Tarım İl Müdürlüğü ve Cumhuriyet Savcılığına şikâyet ediyoruz. Biz bütün hayvanseverlere sesleniyoruz. Veteriner hekimlerinize gidin gerekli yardımı bizlerden alın. çünkü yanlış yapılan bir uygulama, hem hayvana hem insana zarar verir. Mesela bir kız çocuğunda bir kist meydana geldiğinde doğurganlığı sıkıntı olur. Akciğerlerimizde diyoruz ki içi su dolu kist var. Niye? Çünkü bulaştı işte! Bunu bizim veteriner hekimlerimiz doğru bir şekilde anlatıyor, bilgilendiriyor. Neden bunu bu şekilde yapılamasını anlatıyor? Çünkü bizim hekimlerin diplomasında veteriner hekim yazıyor. Biz Google’da mezun olmadık, bu işin eğitimini aldık.”

BAKANLIK, ÇOK BÜYÜK SIKINTISI YOKSA, DİŞİ HAYVANIN KESİLMESİNİ YASAKLAMALI
Hayvana şiddet yasasının caydırı olmamasından yakınan Başkan Özkan, “Hepimizin evinde kedi köpek veya bir canlı var. Biz doğayla iç içeyiz. Hayvanın gözüne baktığınızda sevgi görmek bizi mutlu ediyor. Çıkan yasalar tabii ki önemli ama yaptırımlar ciddi değil, caydırıcılığı yok. Birisi hayvana eziyet mi ediyor? Öyle bir ceza almalı ki, ikinci kez hayvana kötü muamele yapmayı aklından bile geçirmemeli” diye konuştu. Türkiye’deki dişi küçükbaş ve büyükbaş hayvanların, üremenin artırılması amacıyla koruma altına alınması gerektiğini, onların kesime gönderilmesinin önüne geçilmesinin şart olduğunu anlatan Başkan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dişi hayvanlarımız çok kıymetli olmalı aslında. Yemin pahalı oluşundan veya verimin düşmesinden dolayı dişi hayvanlar kesime gönderiliyor. Peki onları kesersek, üreme nasıl olacak? Hayvan nesli nasıl çoğalacak? Hayvanların beslenmesi için girdi maliyetlerini düşürmemiz lazım. Eğer bugünkü hızla dişi hayvanları kesmeye devam edersek, ileride kesecek hayvan bulamayız. Bakanlık, çok büyük bir sıkıntısı yoksa, dişi hayvan kesimine yasak getirmeli. Ben bir kurumda üretimde çalıştım, veteriner hekim olarak. Bir koyunun gebeliği, üçte ikiyi bulduysa kesilmez. Ben, o aşamaya gelmediği halde o hayvanın kesimine izin vermedim. Bu gerçeği unutmayalım, dişi hayvanları mecbur kalmadıkça kesmeyelim, üretimi artırmak için onlara muhtacız.”

HAYVANCILIK BAKANLIĞI MUTLAKA KURULMALI
Geçmişte Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olduğunu hatırlatan Başkan Selim Özkan, “Tarım bakanlığındaki Hayvancılık ibaresi kalktı. Ülkemiz büyüyor. Hayvancılığımızın önem arz ettiğini bilmeyen yok. Dolayısıyla Türkiye’nin, Tarım Bakanlığı’na veya başka bir bakanlığa bağlı değil, tek başına Hayvancılık Bakanlığı’na ihtiyacı var. Hayvancılık Bakanlığı kurulmalı. Tarım nasıl ayrı bir sektörse, hayvancılık da tarımdan farklı bir sektördür. Bakanlığın da veteriner hekimlerden olması lazım. Bu işi gerçekten bilen insanların yetkili konumda olmasını talep ediyoruz. Biz bireysel bir şey istemiyoruz, geleceğimiz için istiyoruz bunu” diye konuştu.

MOBBİNG UYGULANAN VETERİNER HEKİMLERİMİZ VAR
Veteriner hekimlerin istihdamı ile ilgili konuşan Başkan Özkan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Mezbaha, et, süt, gıda işletmeleri, yem fabrikalarında veteriner hekimler istihdam ediliyor. Fakat bu konuda önemli gördüğüm bir şey var. Özel mezbahada hayvanın sağlığını denetleyecek olan bir veteriner hekimin maaşını, patronunun elinden almamalı. Odadan ya da bakanlığın göstereceği bir yerden almalı. Çünkü maaşını patronundan alan bir veteriner hekimin çalıştığı yerin sağlıklı bir şekilde denetlenmesi zordur. Mobbing uygulanan hekimlerimiz var, işten atılmakla tehdit edilen veteriner hekimlerimiz var. Bunlar varken tabii ki çok net kararlar veremeyebilir. Bundan dolayı maaşı bağımsız bir yerden alınması lazım diyorum. Veteriner hekim, yarın ben burada verdiğim karardan dolayı işim sonlanır mı diye çekince yaşamamalı. Sağlıklı kararlar verilsin. Ben mezbahada çalıştığım sürece 12- 13 karkas eti imha etmek zorunda kaldım, tehdit edildim. Bizim iş sahamız geniş çokça yerde çalışabiliyoruz. Büyük baş klinik yapabiliyoruz. Pet yapabiliyoruz, arıcılık yapabiliyoruz, yem fabrikaları var, ilaç fabrikaları var, kamu var. Ama 32 fakülte bu şekilde giderse, ileride burada da bir yığılma olacaktır.”

BELEDİYELERDE ÇALIŞAN HEKİMLERİMİZİ SUÇLAMAYIN
Veteriner hekimlerin, belediyelerde sağlıklı ortamlarda ve sağlıklı maaşlarla çalıştırılmadığını öne süren Başkan Selim Özkan, “Bir veteriner hekim, ücretle çalıştırılıyor. Kimseyi küçümsemiyoruz ancak kapıda bekleyen aç kapa yapan bir çalışan, hekimimizin 2 katı ücret alıyor. Biz buna üzülüyoruz. Ama zamanı geldiğinde kuş gribi veteriner hekimler, Türkovac aşısı veteriner hekimler, maymun çiçeği veteriner hekimler ve siz bu veteriner hekimlere bakmıyorsunuz; o kötü şartlarda onlardan çalışmalarını bekliyorsunuz. Ben tüm ilçe belediyelere bir yazı gönderdim, bu konularda hassas olmaları için. Kararı tabii onlar verecek. Siz hekime fiziksel destek, operasyon yapacak alan sağlamazsanız, o hekim hiçbir şey yapamaz. Bazı hayvanseverler hekimlerde suç buluyor. Hekim enjeksiyon yapacak, enjektör yok! Nasıl yapsın enjektör yoksa? Hekimler kendisine ortam sağlanırsa ancak çalıştırılabilir. Buda unutulmasın imkanlar dahilinde bir iş yapıyoruz. Bu nedenle hayvanseverlerden anlayış bekliyoruz” dedi.