HABERLER>GÜNCEL
8 Ağustos 2022 Pazartesi - 10:33

Sao Paulo için yeni iddia: Nükleer denemede mi kullanıldı?

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi BDK üyesi Helil İnay Kınay, içerisinde 600 ton asbest olduğu iddia edilen ve Aliağa'da sökümü planlanan Sao Paulo savaş gemisi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada "Yapım yılı da göz önünde bulundurulduğunda, asbest ve radyoaktivite dahil olmak üzere önemli miktarda tehlikeli ve zararlı atık içerdiği, söz konusu geminin savaş gemisi olması itibari ile nükleer denemelerde kullanıldığı iddiaları doğru olması halinde çevreye ve canlı yaşamına telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği dile getiriliyor" dedi.

Sao Paulo için yeni iddia: Nükleer denemede mi kullanıldı?

EGEDESONSÖZ- Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi BDK üyesi Helil İnay Kınay, SonSöz TV’de Gazeteci Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı.

İzmir’de sökümü planlanan Sao Paulo gemisi ile ilgili değerlendirmeler yapan Kınay ayrıca kentte yaşanan çevre sorunlarına ve çözümlerine dikkat çekti.

NÜKLEER DENEMELERDE KULLANILDI İDDİASI
Brezilya’dan yola çıkan, Aliağa’da sökümü planlanan ve içerisinde 600 bin ton asbest olduğu iddiasıyla Sao Paulo gemisi hakkında değerlendirme yapan Kınay, “Aliağa’da 1974’ten bu yana gemi sökümü yapılıyor ve binlerce gemi söküldü. Clemenceau sınıfı geminin kaydı paylaşıldı. Yapım yılı da göz önünde bulundurulduğunda, asbest ve radyoaktivite dahil olmak üzere önemli miktarda tehlikeli ve zararlı atık içerdiği, söz konusu geminin savaş gemisi olması itibari ile nükleer denemelerde kullanıldığı iddiaları ile yapım yılı ve teknolojisi göz önüne alındığında yüksek miktarda tehlikeli ve zararlı atık içeren bu gemi ile ilgili iddiaların doğru olması halinde çevreye ve canlı yaşamına telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği dile getiriliyor. Ülkemizin koşulları değerlendirildiğinde gemi söküm süreci ile ilgili karanlık bir tablo var. Biz geminin geçeceği alanlarda uluslararası sivil toplum örgütleri de çalışma yapacağız. Atığın kontrolsüz biçimde denizde hareket etmemesi ve ülkemize girip sökülmemesi için çabalayacağız. Bu gemi aslında bir atık. Ulusal ve uluslararası mevzuatlarda sınır ötesi taşınması yasak atıkların. Gemilerin geçiş alanlarındaki alandaki geçişlerde de de yasaklar var. Yayımlanan bilgiler ve belgelerde eksiklikler ve yanlışlar var. Bu geminin hukuki olarak yola çıkmaması gerekiyordu. Şu an uluslararası mevzuata aykırı bir durum var. Bu bizim için hem hukuki ve hem de teknik de bir mücadele…” dedi.

58 PETROL PLATFORMU SÖKÜLDÜ
Gemi söküm sektörü ile ilgili denetimlerin önemine vurgu yapan Kınay, “Gemi sökümünün yapım koşulları çok önemli. Özel koşullarda kapalı ortamlarda işleminin yapılması gerekiyor. Söküm sektöründe maliyetleri yüksek bir malzemeler kullanılıyor. Sadece asbestten bahsediliyor ama gemideki diğer atıkların da asbest kadar tehlikeli. Bu geminin ikiz gemisinin sökümü ile ilgili Green Peace’ten yapılan paylaşımda söküm için bilgilerin kurum ve kuruluşlara beyan edilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu ikiz gemide 765 ton asbest olduğu raporda yer alıyor. Aynı geminin ikizi bu… 1300 ton-1440 ton atıktan bahsediyoruz. Bunun cevabının özelinden Murat Bakan’ın önergesine bakıldığında GEMİSANDER’in raporları, bakanlığın açıklamalarında 2015-18 arasında 58 petrol platformunun Aliağa’da söküldüğünden bahsediliyor. Bu söküm işleminin kapalı ortamlarda sökümünün yapılması lazım. Atıkların da doğru koşullarda bertaraf edilmesi gerekiyor. Biz de ise 22 tesis var Aliağa’da… Bunların 8’i AB standart belgeli. Ancak Avrupa’da kapalı biçimde yapılırken bizde açıkta yapılıyor. İş kazaları ve denetimlerde de olumsuz görüşler var. 2022’de 118 gemi, 10 bin tonunun üzerinde atığın bertaraf edildiği söyleniyor. Bu rakamlar sökümü yapan firmaların bakanlığa yaptığı kendi beyanlarının miktarlarıdır. Bunların gerçek olup olmadığı denetimle ortaya çıkar. Aliağa’da Kuito, Ethan gemileri mevzuata uygun olarak denetlendiği belirtilerken atıklar ortaya çıkmıştı. Oda olarak mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkması rağmen söküm yapılmıştı. Söylenen ile denetim arasındaki farklar var. Örneğin 2008 Otopan gemisi, Aliağa’ya söküm için getirildiğinde resmi belgelerde 1 ton asbest olduğu beyan edilmişti. Tepkiler ve kamuoyu mücadelesi ile geri gönderildi. Hollanda’da söküldü ve 77 tondan fazla asbest olduğu ortaya çıktı. Ülkemizde atık ithalatı ve atıkların ülkemize giriş yolları yaşanan sorunlar örneğinde; Gaziemir`de 2007 Yılında tespit edildiği ortaya çıkan, ülkemize girişi yasak olan, nasıl geldiğine dair bilgi paylaşılmayan radyoaktif atıklarla ilgili sürecin hala devam ettiği, Gaziemir halkının radyoaktif atıklarla birlikte yaşadığını bir kez daha hatırlatırken; gemide bulunması muhtemel radyoaktif atıkların nasıl bertaraf edileceği hususu çevre ve halk sağlığına ilişkin endişelerimizi arttırmaktadır” dedi.

YOKSUL ÜLKELER ZENGİN ÜLKELERİN ÇÖPLÜĞÜ!
Türkiye’nin gemi sökümünde AB ülkeleri ile değil Bangladeş ve Hindistan ile yarıştığını söyleyen İnay Kınay, “Gemideki tehlikeli atıklar sadece asbest odaklı değil. Diğer tehlikeli atıklar için de teknik dökümanlar paylaşılması gerekiyor. Bu rakamlar içinde geminin ikiz gemisinde 760 ton asbest beyan edilirken aynı üretimden geçen aynı koşullardan geçtiyse 9 ton nasıl olabiliyor. Geminin temizlenip temizlenmediği teknik bilgilerle açıklanması lazım. Bakanlık açıklamasında gemi gelir gelmez inceleme yapıldıktan sonra durumun teyit edileceği bildirildi. Bu gemi aynı zamanda ticari malzeme… Demir çelik sektörü için ham madde oluyor. 9 ton bir beyan sadece... Bakanlığın bunu kesinleştirmesi için geminin içindeki gerçek malzemenin ne olduğu ile ilgili bağımsız ve uzman kişilerce teyit edilecek rapor olması gerekiyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı asbest miktarının yaklaşık 9 ton olduğunu açıkladı. Ancak asbest miktarının 600 ton değil 9 ton olması sorunu değiştirmiyor. Sao Paulo gemisinde de bulunan bu tehlikeli ve zararlı maddeler ile ilgili bilgi ve belgeler paylaşılmamıştır. Bakanlığın sunduğu verilerde ilgili firmanın SÖK Denizcilik’teki beyanı üzerinden yapıldı. Bu noktada gemi her bir noktasına kadar bütünüyle bir atık. Belgeleri hazırlayan firmanın beyanları, beyan edilmeyen bilgiler, geminin yalıtımı ile ilgili miktarlar da bile farklılık gösteriyor. Bakanlığın görevi ilgili uzmanlar ile beraber halk ve iş sağlığı adına süreci doğru denetimlerle yürütmektir. Mevzuat net ancak uygulamada sorun var. Kuito gemisinde inceleme işleminin etrafında bir tur atılarak 35 dakikada yapıldığını gördük. Yaşadığımız örnekler kaygılarımızı arttırıyor. Karnemiz bu konuda zayıf… Çevresel risk fazla ama atıklar bir sektör. Gemi sökümünde dünya lideri olduğumuz belirtiliyor. Çok sayıda gemi de sökülüyor ancak liderliğimiz Bangladeş ve Hindistan’a karşı liderlik. Avrupa’da söken yok. Liderliğin bedeli; yoksul ülkelerin zengin ülkelerin çöplüğü olduğu gerçeği” şeklinde konuştu.

İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’in “sivil itaatsizlik” çağrısına da değinen Kınay, “Sau Paolo’da bizim mevzuatlarımızda, yükümlülüklerimizde her şey tanımlı… Bu denetimlerin uzmanlarca yapılması gerekiyor. Bu işlemin nasıl yapıldığı soru işareti. Kuito, Ethan örneği ortada… Gaziemir’deki kurşun fabrikası konusu bile denetimle ile ilgili sorunlarımızı gösteriyor. İthal ettiğimiz atık ve gemiler kontrol edilmezse bunlar çevre ve halk sağlığı sorunları yaratır. Bu nedenle bu mücadeleyi kamu kurumları ile uzmanların da yapması gerekiyor. Sivil inisiyatif hareketliliği tarafından yapılacak organizasyonlar hem meslek odalarının hem de herkesin sorumluluğudur. Bu süreçlerin doğru şekilde takip edilmesi büyük önem taşıyor” dedi.

ALİAĞA RİSK ALTINDA
Aliağa’nın diğer sanayi tesisleri ile birlikte ciddi bir risk altında olduğunu altını çizen Kınay, “Bizim 40 yılı aşkın çevre mevzuatımız var. Yürüttüğümüz her faaliyet ile ilgili çevresel risklerimiz var. Mevzuat değişikliğine bakıldığında son derece doğal kaynakları zengin… Ancak tahribatın mevzuatla önünün açıldığını görüyoruz. Belli bir sektörün çıkarları için ülkemiz ve dünyamız için bir çevre maliyeti ortaya çıkıyor. Bu geleceğimiz için ağır bir bedel oluşturuyor. Bu noktada yürüttüğümüz faaliyetle ilgili bütünsel planlama yapmamız gerekir. Aliağa 60’lı yıllara kadar sahil kasabası iken sanayi bölgesi ilan edilmiş. Ancak çevresel şartların yerine getirilmesi vurgulanmış. 2022’deyiz ve Aliağa uzun süredir ağır çevresel kirlilik yaşayan bölgelerden biri… Gebze-Dilovası da buna benzer. Ağır riskler taşıyan sanayi tesislerinin bir arada olduğu bir bölge… Havanın, suyun çevresi kirli durumunda. Gemi sökümlerin, sanayi tesislerinin bunda katkısı var. Halk sağlığı, çevre sağlığı ötelenerek hareket edilmesi önemli bir sorun. Bölgedeki kanser oranları araştırılmalıdır. Hastalık süreçleri ile ilgili değerlendirmelerde bize durumun vehametini gösterecektir. Ülkemizin atık ithalatında gerçekleştirilen yüksek oranlar ile atık çöplüğü olma politikasını ortaya koymaktadır. Gemi geri dönüşüm faaliyet alanında da uluslararası sözleşme ve ulusal mevzuat hükümlerini dikkate almaksızın, içeriğinde sağlığa ve çevreye zararlı maddeler içeren gemiler bir kısım yollar ile karasularına getirilmekte ve bu usulsüzlüklerin ortaya çıkışını engellemek adına büyük bir hızla bu kirli gemiler söküme alınmaktadır. Farklı türlerde tehlikeli madde içeren gemilerin denizin içerisinde ve karada sökülmek suretiyle gerçekleştirilen sökme işleminin karada ve denizde yarattığı çevre kirliliğinin yanı sıra binlerce ton metal içeren gemileri denizde ve/veya karada oksijen kaynağı ile kesme yöntemi ile yürütülen çalışmalarda hava kirletici bileşenleri atmosfere veriliyor. Aliağa’da gemi söküm faaliyetleri kaynaklı çevresel ve sağlık riskleri karnesi de kuşkuları büyütmektedir. Ülkemizdeki çevre sorunlarına bakıldığında çevre sorunlarının ekonomiden, politikadan, demokrasiden bağımsız değildir. Gemi örneğinde konuştuğumuz örnekler, Aliağa’daki geçtiğimiz aylarda bir tesiste gemide sökülen asbest ile ilgili verilen cezalar, Manisa’da geçtiğimiz hafta meydana gelen nehre atık dökülmesi ile ilgili yaşanan çevre sorununa bakıldığında denetim planlamayla ile ilgili süreçler öne çıkıyor. Hem hukuksal hem toplumsal mücadele var burada. Bu çağrılara kulak verilmeli. Bu kentte yaşayan herkesin problemi bunlar. Bu mücadeleyi büyütmeli ve yaşam hakkına sahip çıkmalıyız. Sağlıklı bir çevrede yaşamak için mücadeleyi büyütmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

KOKU SORUNU… YEREL İDARENİN SÜRECİ NASIL YÖNETTİĞİ ÇOK ÖNEMLİ
İzmir’de son dönemde artan nüfus artışının kentin alt yapısını etkilediğini ve bunun koku sorunu ile belli olduğunu söyleyen Kınay, “Biz aslına İzmir ile ilgili çevre sorunları ile genel çerçevede değerlendiriyoruz ve Çevre Mühendisleri Odası olarak raporluyoruz. Planlamanın eksikliği, çevre sorunlarının her alanına değiyor. Bizdeki koku ve hava kirliliği sorunu da bunlardan irisi. Kovit ile gelen göç ile planlanamaz bir nüfus artışı oldu. Çok sayıda inşaat yapıldı. Bu yapıları sadece bina olarak görmemeliyiz. Her biri 5-6 bin nüfuslu küçük köyler yaratıyoruz. Bu kentin ihtiyacı olan artıma tesislerini, çöpü, trafiğini, yeşil alanlarını nasıl değerlendirildiği önemli. Bu süreçlerde üst yapı ve alt yapı birbirini sağlıklı biçimde ilerlemezse koku gibi sorunlarla karşılaşırız. İzmir kenti alt yapı tesisleri ile beraber Türkiye’de en iyi kent durumda. Kent çok hızlı büyüyor. Altyapı planlamasının yapılması ve hayata geçmesi gerekiyor. Buradaki konu taşıma kapasitesi ile ilgili değerlendirmeler. Körfezimiz adeta bir havuz görevi görüyor. Altyapı noktasında sıkıntılar, 200’ün üzerinde derelerden taşınanlar, körfezin durağan olması, doğal sirkülasyon olmaması sebebiyle yükü taşıyamaması, altyapı tesislerinin büyüme hızına yetişememesi sebebiyle sorunu koku olarak yaşadık. Koku kış aylarında pek hissedilmeyecek. Eğer gerekli düzenlemeler olmazsa seneye de aynı şeyleri yaşarız. Büyükşehir Belediyesi arıtma tesislerinde revizyonun yanı sıra dere ıslahlarındaki çalışmaları da kısa orta ve uzun vadeli programına aldığını açıkladı. Kendi değerlendirmelerimizi de İZSU ile paylaştık. Süreçleri takip etmeye çalışıyoruz. Yerel idarenin süreci nasıl yönettiği çok önemli… Sürecin uzmanlarca yürütülmesinin, planlanmasının da öneminin altını çizmek istiyorum. Biz de üzerimize düşen katkıyı yapmak istiyoruz. Kent planlamasına yönelik merkezi ve idari planlama yapılmazsa koku da dahil çok farklı boyutlarda sorunlar büyüyebilir. Kokudan gürültüye kadar yeşili göremediğimiz kentler de yaşayabiliriz” dedi.

Planlama ve denetiminin öneminin altını çizen Kınay, “Bizler konuşmalarımızda sürekli vurguluyoruz. Doğru planlama ve yönetim ve denetim gerekli. Kısa vadede çözümler genel sorunları çözmez. Sorunların belirlenmesi ve kent bütününde alt yapının düzenlenmesi ile ilgili hazırladığımız raporu kamuoyu ile paylaştık. Anlık olarak kokuyu çözdüm demekle koku çözülmez. Bu bir süreç… Şehri yönetenler, karar verenler tarafından çalışmaların doğru şekilde ilerlemesi gerekiyor. Kaçak deşarjların, atık denetimlerinin yapılması gerekiyor. DSİ ve Büyükşehir birlikte hareket edip planlama yapması önemli. Planlama olmazsa sorunu sadece koku olarak göremeyeceğiz. Daha büyük sorunlar da görürüz. Örneğin sel felaketleri gibi… İzmir’de kendi yerel koşullarımızda sorunları farklı alanlarda yaşıyoruz. İstanbul’da müsilaj, Ankara’da farklı şeyler yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

SUYU DOĞRU KULLANMALIYIZ
İzmir’in temiz suya erişimi konusunda sorunları olduğunu da dile getiren Kınay, “TÜİK’e göre sağlıklı içme suyuna ulaşamayanların oranı yüzde 60’larda… Her iki vatandaştan biri sağlıklı suya erişemiyor. Havzalarda yapılan çalışmalarda yüzeysel suların yüzde70’nin kirlendiğini biliyoruz. Acil önlemler için planlamalara bakıldığında ilk 20 yılda bariz iyileşme olmayacak. İzmir kendi payına düşeni yaşıyor. Mevcut su kaynakları yetersiz. Kentin nüfusuna, doğanın ihtiyacına yetişemiyor. Özellikle kovit ve deprem sonrası nüfus artışı var. Kentte yapılması planlanan bazı çılgın projeler de düşünüldüğünde öngörü sorunu var. Çeşme Projesi örneğin yüksek göç getirecek bir proje... Kaynakların nasıl karşılanacağına dönük bir durum yok. Barajlardaki durumlarda 450 günlük suyumuz olduğu söyleniyor. 1,5 yıl sonrası belirsiz. Kısa vadeli çözümler üretiyoruz. İçme suyu master planlarında Kütahya kaynaklarından su getirmek zorunda olduğumuz görülüyor. Uzmanlarla uzun vadede planlama ve yönetim gerekiyor. İhtiyaçların artması sonucu planlama ile ilgili sorunlar devam ederken çok ciddi problemlerimiz var. Kentin havzalarında su kalitesi kötü. Barajlarımızdaki oran yüzde 60’ın üzerindeyse rahatlamamız gerekiyor. Suyu doğru kullanarak, tasarruf ederek kullanmak gerekiyor. Sanayi ve tarım kullanımında da su denetimi çok önemli” açıklamasını yaptı.

 
AK Partili Kırkpınar sanayicilerle bir araya geldi
 
Bayraklı’da ‘Çocuk Korosu’ kuruluyor
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
DEÜ 'en iyiler' listesinde!
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer ...
7 bin 800 yaşında... İzmir'in tarihine ışık tutacak!
İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki Ulucak Höyüğü'nde 7 bin 800 yıllık kadın ...
Tarım işçisinin feci ölümü... Başını sera demirine çarptı!
İzmir'in Tire ilçesinde, kullandığı traktörün kontrolden çıkması sonucu ...
 
Tahıl taşıyan 2 gemi daha hareket etti
Milli Savunma Bakanlığı, tahıl taşıyan 2 geminin daha Ukrayna'dan ayrıldığını bildirdi.
'Saati yok' dedi... Kaldırımda ölü bulundu!
Samsun'da, Kader Keskin (23), oturduğu binanın önündeki kaldırımda ölü ...
LGS ikinci nakil sonuçları açıklandı
LGS kapsamında yerleştirmeye esas ikinci nakil sonuçları açıklandı.
 
İzmir’de 9 ilçeye yağış uyarısı!
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İzmir’in Tire, Ödemiş, Beydağ, Kiraz, Bayındır, ...
Mehmet KARABEL yazdı... O gemiyi sökmenin bedeli kaç can?
Mehmet KARABEL yazdı... O gemiyi sökmenin bedeli kaç can?
İzmirli siyasetçi Muhsin Kurt'un acı günü
Çeşitli dönemlerde CHP'den milletvekili ve belediye başkan aday adayı ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva