HABERLER>SAĞLIK
7 Şubat 2023 Salı - 09:18

Deprem, travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir

Depremin ruh sağlığını derinden etkilediğini ifade eden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, “Üzücü, sarsıcı, nitelikte ve travmatik bir yaşam olayı olan deprem, öngörülemezliği ve tehdit ediciliği nedeniyle ruh sağlımız için oldukça travmatik bir deneyimdir. Akut dönemde korku, kaygı ve endişe yaratır, uzun dönemde ise travma sonrası stres bozukluğu oluşumuna neden olabilir” dedi.

Deprem, travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin başta çocuklar olmak üzere yetişkinlerde ve toplum genelinde hemen herkesi psikolojik anlamda etkilediğini ifade eden İAU VM Medical Park Florya Hastanesi’nden Psikiyatrist Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, depremin öngörülemez olduğu için ruh sağlığı açısından travmatik bir deneyim olduğunu söyleyerek uzun vadede depremin stres bozukluğu oluşumuna neden olabileceğini belirtti.

Bireylerin ve toplumların fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar yaşamasına yol açan afetlerin başında gelen depremlerin psikolojik etkilerinin de fazla olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aksoy, afetler ve afet yönetimi konusunda eğitim, öğretim, hazırlık, planlama ve zarar azaltma çalışmalarının önemine işaret etti.

DEPREM RUH HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİR
Depremi yaşamanın hem sağ kurtulanlar hem de yakınlarını yitirenler için çeşitli ruh sağlığı bozukluklarına neden olabileceğini de ifade eden Prof. Dr. Aksoy, “Sağ kalım suçluluğu, bu alanda çalışan ruh sağlığı çalışanlarınca uzun süre öncesinde tanımlanmıştır. Sağ kalım suçluluğu felaketi beraber yaşadığımız ama kaybettiğimiz yakınlarımıza karşı duyduğumuz bir yas tepkisinin devamıdır. Deprem gibi öngörülmez ve yıkıcı etkisi büyük olan doğal afetlerden sonra, her şeyini yitiren insanlarda yaşama karşı bir anlamsızlık duygusu oluşur. Ayrıca bu gibi durumlardan sonra toplumsal psikoloji de oldukça olumsuz etkilenecektir. Yoğun bir öfke, yaşananlara karşı çaresizlik duygusu bu duruma egemen olur” şeklinde konuştu.

DEPREM KORKUSU NEDİR?
Deprem korkusu veya diğer bir adıyla seismophobia’nın Türkiye gibi sık depremlerin olduğu coğrafyadaki insanların beklenti anksiyetesini tanımladığını söyleyen Prof. Dr. Aksoy, “Deprem korkusunun önüne davranışçı terapiler ve ilaç tedavisi ile baş edilebilir. Çocukların göçük altında kalan kişilerin görüntülerinden uzak tutulmalı ve bu görüntülere maruz bırakılmamalıdırlar. Bu görüntüler, bu travmayı yaşamayan kişilerde dahi travma benzeri bir etki oluşturabilir” dedi.

KONUŞMAKTAN KAÇMAYIN
Depremin hemen ardından yaşanabilecek aşırı korku, ne yaptığını bilmez halde hissetme, duyguları hissedememe, tepki verememe, bulunduğu ortamı ya da durumu tam algılayamama, otomatik hareket etme gibi durumların yaşanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Aksoy, “Deprem yaşamış kişilerde tüm bu belirtilerin görülmesi olağandır. Ancak bu yakınmalar azalmıyorsa, yaşamınızı güçleştiriyorsa, baş etmede zorlanıyorsanız, bölgedeki size yardımcı olmaya hazır ruh sağlığı uzmanlarına ya da ruh sağlığı uzmanı bulunan sağlık merkezlerine başvurmalısınız” şeklinde konuştu.

Yaşanılan olayları konuşmaktan kaçınılmaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Aksoy, “Duygularınızı, üzüntünüzü bastırmaya çalışmayın. Bu olayla ilgili duygu ve düşüncelerinizi çevrenizdekiler ile paylaşın. Yaşamın anlamını düşünün ve geleceğe yönelik planlar yapmaya çalışın” ifadelerini kullandı. 

DEPREM SONRASI ÇOCUKLARA YAKLAŞIMA DİKKAT
Deprem sonrası çocukların aşırı korku, çaresizlik hissedebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Aksoy, şunları söyledi:

“Çocuklar çevresinde olup bitenleri algılayamayabilir. Konuşmama ya da duygusal tepkilerinde azalma, donukluk, dalgınlık gözlenebilir. Bunun tam tersine, olaya ilgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar görülebilir. Çocuklar için her iki tür tepki de olası ve doğaldır. Ayrıca çocuklar, deprem sırasında ve sonrasında olanları hatırlamayabilir, yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden, karanlıktan korkabilir, uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme olabileceği gibi bulantı, karın ve baş ağrısı, sık tuvalete gitme, iştahsızlık görülebilir. Bu nedenle çocuklara yardımcı olabilmenin ilk koşulu ailenin duruma hâkim, sakin, güven verici, tutarlı bir tutum içinde olmasıdır. Aileler, çocuklarını yanlarından uzaklaştırmamalı, beslenme, barınma, ilgi gereksinimlerini doğrudan karşılamalı. Çocuklarınızın sizin yakınlığınıza her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu unutmayın. Bu yakınlığı da aşırı bir koruyuculuğa dönüştürmeden sürdürmelisiniz.”

ÇOCUKLARA NE YAPMALARI KONUSUNDA BİLGİ VERİN
Deprem sırasında ve sonrasında yaşadıklarını anlatması yönünde çocuklara destek verilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Aksoy, “Çocuklarınızı yaşadıklarını anlatmaya yüreklendirin. Korku, kızgınlık gibi duygularını ifade etmelerine izin verin hatta teşvik edin, ağlamalarını önlemeyin, tekrarlayan sorularına yanıt verin. Yaşadıklarının son derece doğal olduğunu, bir hastalık olmadığını anlatın. Çocuklarınızı rahatlatmak için ‘geçti” ya da “bir şey olmaz’ demek yerine, olası depremlerde yapması gerekenler konusunda bilgi verin. Çocuklarınızın yanında depremle ilgili konuları konuşmaktan kaçınmayın” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

 
Depremin etkilediği 10 ilde ücretsiz ekmek verilecek!
 
Suriye'nin kuzeyi de depremden sonra yerle bir
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
DEÜ'nün deneyimli doktorları deprem bölgesine gidiyor
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Kahramanmaraş ...
Dikkat... Bunlar kanser habercisi!
Kolorektal kanserine (kalın bağırsak kanseri) ilişkin açıklama yapan Prof. ...
HPV aşısı rahim ağzı kanserinden koruyor!
 HPV virüsü ile rahim ağzı kanseri arasındaki ilişkinin hafife alınacak ...
 
Kalp ve damar sağlığı için bunlara dikkat!
Kalp ve damar hastalıklarının beslenme ile yaşam kalitesindeki bozulmaya ...
İleri evre kanser tanısında artış bekleniyor
Ege Üniversitesi (EÜ) Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü ...
Evde reçel yapanlar dikkat... Tümore neden olabilir!
Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, uygunsuz koşullarda ...
 
Sinek yüzünü tanınmayacak hale getirdi
Zonguldak'ta yaşayan Murat Terzi’nin (48) yüzü, çalışmaya gittiği Antalya'da, ...
İzmir Tabip Odası’ndan ‘antidepresan ilacı’ çıkışı: Sağlık değil, açlık sorunu!
Antidepresan kullanımının artışı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan ...
Her 10 kişiden 4’ünde görülüyor... Kalça sıkışma sendromu!
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva