Başkan Sürekli'den 'kredi' eleştirisi: Soyer algı operasyonu yapıyor!

Sürekli, yaptığı açıklamada, Soyer'in 19 Ağustos'ta kendisini ziyaret ettiğini, Dünya Bankası'ndan alınması gündemde olan 340 milyon dolarlık krediyi görüştüklerini ve kamuoyuyla son durumu paylaştıklarını hatırlattı.

Bu görüşme sonunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde bekleyen bir kredi sözleşmesinin bulunmadığını, hem Soyer'in hem de kendisinin açıkladığını vurgulayan Sürekli, "30 Ekim depreminden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dünya Bankası yetkilileriyle görüştü. Birtakım görüşmeler, konuşmalar, mutabakatlar oluşmuş. Ancak bu kredilerin verilmesi için hazine onayı gerekiyor. İller Bankası, Dünya Bankası, hazine ve İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında görüşmeler devam ediyor. Bunun altyapısı hazırlanıyor." diye konuştu.

Soyer'in, 22 Şubat'ta kente gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kredi konusunu anlattığını, Erdoğan'ın da "Biz vatandaşımızın yararına olacak her şeye olumlu bakarız." dediğini aktaran Sürekli, şunları kaydetti:

"Sözlü olarak konu anlatılıyor, Cumhurbaşkanımız da olumlu görüşünü söylüyor. Ondan sonra görüşmeler sürüyor. Bu görüşmeler teknik görüşmeler. Burada hazine garantisi de isteniyor. Bürokratik çerçevede değerlendirmeler yapılıyor. Bu görüşmeler sürerken Tunç Soyer, geçtiğimiz aylarda 'Kredimiz hazır ama Sayın Cumhurbaşkanımız onaylamadı' diye bir açıklama yaptı. Arkasından 25 Haziran'da Sayın Kılıçdaroğlu İzmir'e geldi. 'Kredi hazır ama Cumhurbaşkanının onayında. Cumhurbaşkanı onaylamıyor. İzmir'in işini, kredisini geciktiriyor' dedi. Arkasından Tunç Soyer de aynı açıklamayı yaptı ve Sayın Kılıçdaroğlu, AK Parti İzmir İl Başkanı ile konuyu görüşün diye de depremzedelere bir konuşma yaptı. Bunun arkasından Dünya Bankası bir açıklama yaptı. Böyle hazır bir kredinin, süreci tamamlanmış bir kredinin olmadığını açık, seçik ve net olarak ifade etti."

"Emsal artışlarını düşünün veya siz konut yapın"
Sürekli, Başkan Soyer'in yine bir açıklamasında, "Cumhurbaşkanımız krediyi onaylamıyor" dediğini belirterek, "Sonra bizi davet etti, 'bu konuları görüşelim' dedi. Görüşmede işin aslını 'siz de biliyorsunuz' dedik. Süreç devam ediyor, Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına gitmiş bir kredinin olmadığını Dünya Bankası da biz de söyledik. 'Siz de böyle biliyorsunuz' dedik. 'Evet, doğru. Süreç devam ediyor. Bunun sonrasında bunu İzmir'e alalım' dedi. 'Tabi ki' dedik." açıklamasında bulundu.

Görüşmede, alınacak olan 340 milyon dolarlık kredinin 5 bin orta hasarlı konutun sorununu çözdüğünü söylediklerini vurgulayan Sürekli, "'Diğer 70 bin az hasarlı konut ne olacak? Bunlar ne olacak Sayın Başkan? Siz de bunlar ilgili çözüm önerilerinizi geliştirin. Emsal artışlarını düşünün veya siz konut yapın. Bu konuda bir çözüm oluşturun biz de size bir destek verelim' dedik. Çünkü ilk önce 70 bin az hasarlı, 5 bin orta hasarlı var. Ağır hasarlıların sorununu zaten devletimiz çözdü. Devletimiz bunların sorunlarını çözerken diğer 70-75 bin kişi için alternatif öneriler de getirdi. Ama depremzedeler alternatif çözümler istiyorlar." ifadesini kullandı.

Kerem Ali Sürekli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tunç Soyer, depremzedelerin sorunlarını çözmede samimi değil. Kentsel dönüşümü İzmir'de hayata geçirmekte samimi değil. Buradan bunu anlıyoruz ve 5 bin konutun sorununu çözecek krediyi gündemde tutarak bir algı operasyonu yapıyor ve diğer sorunları unutturmaya çalışıyor diye düşünüyoruz. Bu alınacak 340 milyon dolar kredinin içerisinde sadece 5 bin hasarlı konutun sorunu çözülmüyor. Büyükşehir kendi binasını yapacak ve kendi birçok yatırımını realize edecek. Kamuoyu bunu bilsin. Bu kredi gündeme getiriliyor ama orta hasarlıların sorunu için değil büyükşehrin de kendi kullanacağı alanlar var. O konuda ısrar ediliyor. Ama acil olarak 70 bin az hasarlıların da talepleri var. Bunu görmezden gelemeyiz. Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşümde de kullandığı şirketleri var. Bu şirketler girdiler, daha ucuza mal edilebiliyor. Buyurun top Büyükşehirde. Bunları yapsın biz AK Parti grubu olarak Büyükşehirde de destek vereceğiz. İzmirlilerin takdirine sunuyoruz. Artık bu algı oyunlarını bıraksınlar. Gerçekten samimi olduklarına inanmıyorum. Samimi olsalar, emsal artışını konuşurlar, şirketlerini devreye sokarlar. Sadece krediye durumu bağlamazlar."