Türkiye genelinde gayrimenkul satışları rekor kırdı
Türkiye genelinde gayrimenkul satışları rekor kırdı
İçeriği Görüntüle

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ - Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, elektrikte kademeli uygulanan devlet desteği limitini yıllık 5 bin kWh’tan 4 bin kWh’e düşürdü. Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. 3 bin kWh olarak düşünülen önceki rakamın, kamuoyu baskısıyla 1000 puan artırılmış olması da eleştirilere konu oldu. Buna göre elektrik tüketimi yılda 4 bin kilowatsaat veya aylık 333 kilowatsaati aşan aboneler, devlet desteğinden yararlanamayacak. Bir başka deyişle aylık 984 lira sınırı aşan tüketimlerde vatandaşlar, devlet desteğinden yararlanamayacağı için daha çok para ödeyecek. Uygulama, 1 Ocak 2026 itibariyle başlayacak.

İNSANLAR ZORUNLU OLARAK ELEKTRİK TÜKETİMİNİ KISACAK
Elektrik Mühendisleri İzmir Şube Başkanı Gülhan Gürler, bu durumu Egedesonsöz’e değerlendirdi. Gürler, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), Son Kaynak Tedarik Tarifesi’nin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’de yeni bir değişikliğe giderek konut aboneleri için yıllık tüketim limitinde yaptığı değişiklikle ilgili olarak, “Bu değişiklik, 15 milyon hanenin, son kaynak tedarikçisi kapsamına girmesine neden olacak. Ancak limitteki düşüşün, enerji verimliliğiyle ilişkilendirmesi gerçeği yansıtmıyor” dedi. Limitin düşürülmesinin, bütünüyle bir mali düzenleme olduğuna dikkat çeken Başkan Gürler, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Enerjiye erişimin pahalı hale geldiği koşullarda, hane halkları artan faturalar nedeniyle zorunlu olarak tüketimlerini kısacaktır. Enerji verimliliği, tüketiciyi cezalandırarak değil, kamusal planlama ve teknoloji yatırımlarıyla sağlanabilir. Limitin düşürülmesi, vatandaşın enerji tüketimini azaltması için değil, aynı tüketim üzerinden daha fazla gelir elde edilmesi için tasarlanmış mali bir manevradır. Bu yönüyle, zam oranını gizleyerek yükü halkın sırtına yıkmanın adıdır. Enerjiye erişim, yalnızca ekonomik bir mesele değil, temel bir insan hakkıdır. Elektriğe erişemeyen ya da faturasını ödeyemediği için karanlıkta kalan hanelerin sayısı giderek artarken, böylesi bir uygulama, sosyal adaletsizliği daha da derinleştirecektir. Yüksek gelir gruplarına yeni kâr alanları açılırken, dar gelirli yurttaşların yaşam standartları düşmektedir. Karanlıkta oturmak zorunda kalan vatandaşın, bu tablo karşısında verimlilikten değil, enerji yoksulluğundan söz etmek gerekir. Elektrik enerjisi kısıtlanabilecek bir lüks değildir. Enerjiye erişim, temel insan haklarından biri olarak görülmelidir. Fiyatı ne olursa olsun, bu gereksinimden vazgeçilemez. Üstelik ülkemizin mevcut kurulu gücü, uzun yıllar boyunca oluşacak talebi karşılayacak düzeydedir. Bu nedenle, söz konusu düzenlemenin amacı tüketimi düşürmek değil, aynı tüketim karşılığında daha fazla tahsilat yapılmasını sağlamak olarak değerlendirilmektedir. Limit düşüşüyle birlikte milyonlarca konut ulusal fiyat tarifesinden çıkarak, enerji borsasındaki dalgalanmalara bağlı serbest piyasa fiyatlarına tabi olacaktır.”

Gulhan

ELEKTRİĞE ERİŞİMİ KISITLAYACAK DÜZENLEDEN VAZGEÇİLMELİDİR
Vatandaşın elektrik kullanımını kısmanın ötesinde bir tasarruf kalmadığını belirten Başkan Gürler, "İki katına çıkmış faturalarla karşılaşmamak için mum mu yakalım?" dedi ve ekledi:

"Bu tablo, enerji verimliliği değil, enerji yoksulluğudur. Elektrik enerjisi kısıtlanabilecek bir lüks değildir; enerjiye erişim temel bir insan hakkıdır. Kamu yararını gözetmeyen bu tür düzenlemeler, sosyal adaletsizliği derinleştirir, gelir dağılımını bozar ve halkın yaşam kalitesini düşürür. Enerji, bir meta değil; kamusal bir hizmettir. Halkın temel gereksinimlerine erişimini zorlaştıran her adım, toplumsal eşitsizliği artırır. Bizler, enerji politikalarının yalnızca piyasanın değil, halkın ve kamunun çıkarlarını önceleyen bir yaklaşımla şekillendirilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Karanlıkta değil, adil, erişilebilir ve kamusal enerji politikalarıyla aydınlık bir gelecek istiyoruz. Enerji politikaları, halkın yaşam koşullarını gözetmeli; temel bir hak olan elektrik enerjisine erişimi kısıtlayacak düzenlemelerden derhâl vazgeçilmelidir.

ZAM ZEMBEREĞİ KURULDU
Elektrik Mühendisleri Odası olarak, bu uygulamayı yalnızca örtülü zam olarak değil, kamu hizmeti anlayışının aşındırılması olarak da değerlendirdiklerini belirterek şu görüşlere yer verdi.

“Elektrik enerjisi bir piyasa malı değil, yaşamın sürdürülebilirliği için zorunlu kamusal bir hizmettir. EPDK, fiyat istikrarını ve kamu yararını korumakla yükümlüdür; attığı bu adım, piyasayı denetlemek yerine, maliyeti doğrudan halka yüklemek anlamına gelmektedir. Esasen limit düşüşü zam niteliğindeki artışların sorumluluğundan da otomatik olarak kurtulmak anlamına gelmektedir. Artışlar aylık olarak kademeli bir biçimde gerçekleşirken, yurttaşlar aynı tüketim için bir sonraki ay ne kadar ödeyeceklerini bile öngöremeyecektir. Otomatikleştirilen bu zam zembereği vatandaşı anlık piyasa dalgalanmalarının insafına terk edecektir. Her ne kadar kimse zam yaptık demek zorunda kalmayacaksa da faturaya yansıyan gerçek gizlenemeyecektir.”

ELEKTRİKLİ SOBA KULLANAN HANELERDE 4 BİN KWH DA YETMEZ
Başkan Gürler, yıllık 3 bin kWh, aylık tüketimlerin eşit olarak gerçekleştiği varsayıldığında ortalama 250 kWh tüketime denk geldiğini söyledi. Gürler, 4 bin kWh'ın da yetmeyeceğini, 5 bin kWh'ı aşacağını öne sürdü:

"Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) olarak hesaplamalarımızda, dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartları için aylık 230 kWh tüketeceğini varsaymaktayız. Bu miktar, dört kişilik bir ailenin yalnızca aydınlatmada, buzdolabı, çamaşır, bulaşık makinesi, televizyon gibi temel elektrikli ev aletlerini kullandığında tüketilen enerjiyi yansıtmaktadır. Bu değer içinde elektrikle ısıtma veya soğutma tüketimi yer almamaktadır. 4 bin kWh olduğunda da ortalama 333 kWh yapar. Yazın klima kullanan veya kışın elektrikli soba kullanan haneler için 4 bin de yetmez. Çünkü bunlar da kullanıldığında 5 bin kWh sınırını da aşmaktadır. Bu değişiklik, söylendiği gibi yalnızca elektrikli araçlarını da şarj eden yüksek tüketimli villa tipi haneleri değil, asgari yaşam standardı düzeyinde tüketimi olan aile konutlarını da tehdit edecektir.”

LİMİT, SÜREKLİ AŞAĞIYA ÇEKİLDİ
Son kaynak tedarik tarifesinin, ilk olarak 2018 yılında yalnızca çok büyük sanayi tesislerini kapsayacak şekilde düzenlendiğini hatırlatan Başkan Gürler, EPDK'nın, düzenleyici işlevini kamu yararına değil, piyasa aktörlerinin ilişkilerini düzenleme şeklinde icra ettiğini söyledi:

"Ancak yıllar içinde bu sınır sürekli aşağı çekildi. 2018'de 50 milyon kWh olarak ilan edilen sınır, 2020'de 7 milyon kWh’e, 2023'te 1 milyon kWh’e ve 2024 sonunda trajik biçimde 5 bin kWh’e düşürüldü. Şimdi ise 4 bin kWh’e düşürüldü. Bu süreç, kademeli biçimde ulusal tarifenin ortadan kaldırılmasına, yani elektrik fiyatlarının tamamen piyasa mekanizmasına devredilmesine yol açacaktır. Böylece, Anayasa ve Enerji Piyasası Kanunu gereği kamu yararı gözetme ve fiyat istikrarı sağlama görevini yerine getirmesi gereken EPDK’nın düzenleyici işlevini kamu yararı yerine piyasa aktörlerinin ilişkilerini düzenleme şeklinde icra ettiğini bir kere daha göstermiştir. Açıkçası vatandaşlarımızın evlerinde tüketimi düşürecek, yüksek faturadan kurtulma ihtimali kalmamıştır. Geçtiğimiz yıl sonunda olduğu gibi limit bu yıl sonunda bir kez daha düşürülürse enerji verimliliği önlemlerini zaten alan yurttaşlarımız da bu limitin üstünde kalacaktır. Faturalarını ödemek için sosyal yardım almak zorunda kalan yurttaşlarımızı hariç tutarsak, neredeyse tüm yurttaşlarımız elektrik enerjisinin piyasalaştırılmasının maliyetleri ile direkt olarak karşı karşıya kalacaktır."