Yazıya başlık koymak için hiç bu kadar uzun bir süre düşünmemiştim. Olayı size anlatınca bana hak verecek ve söylenebilecek en hafif kelimeleri yazdığımı göreceksiniz.
Türkiye’’de siyaset yapmanın tüm zorluklarını, kötülüklerini, askeri darbeleri, sıkıyönetim dönemlerini gördüm, ama hiçbir dönemde insanların ’“umutlarının’” iktidar tarafından bu kadar hoyratça çalındığını, fakir ve dar gelirli insanların bu kadar çirkince kandırıldıklarını ilk kez görüyorum.
Deniz Feneri e.v davasını hatırlarsınız. Yurt dışında yaşayan insanlarımızın verdikleri sadaka paralarını dolandıranlar yakalanmış ve suçlarını itiraf ederek 5 yıl hapse mahkum edilmişlerdi. Bu hırsızların Türkiye’’deki patronları hala serbest geziyorlar ve davanın ne durumda olduğunu bizler bilmiyoruz. Çünkü dava hakkında ’“gizlilik’” kararı var. Gerek Almanya’’da hapse girenler, gerekse Türkiye’’de gizli olarak yargılananlar nedense hep AKP’’nin ve Başbakan Erdoğan’’ın çok yakın dostları ve akrabaları!..
Şahit olduğum olayı yapanlar, insanların birikimlerini hayır için verdikleri sadaka paralarını dolandıranlardan daha günahkar insanlardır. Sonuçta ilk olayda insanlar paralarını dolandırıcılara kaptırmışlardır. Eğer insanların umutları ve geleceğe güvenleri varsa çalışır maddi kayıplarını yeniden kazanabilirler.
Peki, eğer ülkeyi yöneten iktidar kendi insanlarının, üstelik fakir fukara ve dar gelirli insanların umutlarını çalıyorsa, birkaç oy uğruna utanmadan kendi insanlarını kandırıyorsa, o garibanların uğrayacağı travmayı nasıl onarabiliriz, o insanlardan devleti sevmeyi tekrardan nasıl isteyebiliriz?
Olay şu;
AKP Narlıdere İlçe Binasından, dar gelirlilere TOKİ(Başbakanlığa bağlı Kamu Kuruluşu) evleri için kayıt sırası verileceği söylenir. Parti binasının salonuna bir masa konur, masaya da iki kız oturtulur. Odanın biri kayıt formu doldurulması için ayrılır.
Birkaç gün içinde, Narlıdere’’de oturan dar gelirli vatandaşların yüzlercesi AKP Narlıdere İlçe Başkanlığını doldururlar. Gelenlere, TOKİ’’nin hazine yerlerinden 60 dekar yer aldığını, çok sayıda toplu konut yapılacağını ve yazılan isimlerin kura sırasına alındıklarını söylerler.
Kura ne zaman diye soranlara ise, ’“biz size mesajla haber vereceğiz, ayrıca partimizin etkinliklerini de size haber vereceğiz, katılmanızı öneririz’” diye açıklama yaparlar. Çevremde, kayıt formu dolduran benim tanıdığım en az 20 kişi var.
Toki’’nin internet sitesine girdim, size de tavsiye ederim(www.toki.gov.tr) İzmir’’de planladığı yeni bir yatırımı olmadığını öğrendim.
Şimdi soralım;
*Siz bu çirkinliği yapanlar, ne hakla fakir fukara insanların umutlarını çalıyorsunuz?
*Tüm umutları kıt olanaklarıyla bir ev sahibi olmak isteyen insanları kandırmayı hangi vicdansızlar yapabilirler?
*AKP Teşkilatlarının bu yaptıklarından, AKP Genel Merkezinin haberi olmaması mümkün müdür?
*AKP Teşkilatları, TOKİ adlı devlet kuruluşunun patronu mudur?
*AKP Teşkilatlarının yaptığı bu sahtekarlıktan TOKİ yetkililerinin haberleri olmaması mümkün müdür?
*AKP Teşkilatları kayıt formlarını nereden buldular?
Bu olaya baktığınızda gerek devlet yönetimi, gerek siyaset tarzı, gerekse de siyasi etik olarak işlenmiş çok sayıda suç unsuru bulmak mümkündür. Kamu yetkilerini haksız olarak kullanma ve kullandırmaktan sahteciliğe, oradan da dolandırıcılığa kadar uzanan bir suç zinciri var.
Ama bence en önemlisi, birkaç oy uğruna insanların en kutsal umutlarını istismar edebilme ahlaksızlığıdır. Bunu düşünebilen ve yapabilen çılgınlar, tüm kamu kaynaklarına hükmeden bir iktidarı nasıl yönetirler acaba?
Yüreğinde insanlığın kırıntısı kalmış AKP’’lileri, Genel Başkanlarından milletvekillerine kadar hangisi isterse beni aramaya ve açıklama yapmaya çağırıyorum.
Türkiye Cumhuriyetinin değerli Cumhuriyet Savcıları; bu dolandırıcılık olayı sizi ilgilendirir mi?Yoksa ’“Ali Dibo’” lakaplı Sado sizleri de mi korkuttu?
Pardon duyamadım, bir daha ve yüksek sesle söyler misiniz?