İki gündür Santorini Adası merkezli deprem belası ile yaşıyoruz. Bilim insanları sık sık açıklamalar ve uyarılar yapıyorlar.
Bundan 4,5 yıl önce deprem travması yaşayan İzmirlilerin ise tedirgin…
Tedirginlikte level atlatacak bir rapor ise bugün önümüze konulmuş durumda…
İMO VE TUGAY İKİ AYRI RAKAMDAN BAHSEDİYOR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda 2020’de depremin vurduğu Bayraklı ile Bornova ilçelerinin bina envanter raporunu açıkladı. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ile eş güdümlü yürütülen süreçte 4 bin 100 binanın depreme dayanıksız olduğu ve binaların durumu ile ilgili prosedürlerin başlatılacağı da belirtiliyor. Ortalama 40 bin ayrı evden neredeyse 160 bin insanı etkileyecek olan süreçte ilçe belediyelerinin bu konutlarda yaşayan vatandaşlara bildirim yapacağı, performans testlerinin uygulanacağı ve çıkacak sonuca göre binaların 2 ay içinde boşaltılacağı bildiriliyor. Ortalama 160 bin vatandaşın göçü demek ki bu İzmir tarihinin belki de görmediği bir şey…
TILSIMLI KELİME: “DEPREME DAYANIKSIZ OLMA İHTİMALİ YÜKSEK”
Bu rakam 160 binden daha fazlası ise olabilir.
30 Ocak günü DHA imzalı bir haberde daha çarpıcı bir detay var. Toplum olarak sürekli haber bombardımanına maruz kaldığımızdan belleğimizden birçok şey uçuşabiliyor. Bizim de “Her 3 evden 1’i tabut” manşetiyle çıktığımız haberde İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bengi Atak, Bornova ve Bayraklı ilçelerinde yapılan envanter çalışmaları sonucunda 2 ilçedeki 60 bin yapının yüzde 35'inin 'Depreme dayanıksız olma ihtimali yüksek' olarak raporlandığını belirtmişti. Bu da her 3 binadan 1’inin tabut olduğu ve rakamın ortalama 18 bin binaya tekabül ettiğini ortaya koyuyor.
İMO’nun açıklamasındaki “depreme dayanıksız olma ihtimali yüksek” kelimesi oldukça tılsımlı… Başkan Tugay’ın açıklaması ile arada 14 bin kadar devasa bir rakamı anlatan tılsımlı bir detay… 18 bin bina demek ortalama 180 bin ayrı mesken demek anlamına geliyor. İki ilçede yaşayan toplam nüfusunun 3’te 1’inin göçü demek olan bu rakam oldukça kaotik bir etki yaratabilir.
İki ayrı açıklamaya baktığımızda kafalar hayli karışıyor. Belediyenin mutlaka çok detaylı ve iki ilçede yaşayan vatandaşları rahatlatacak bir açıklama yapması gerekiyor.
Biraz sırtımızı yaslayıp düşünelim…
Sayın Tugay’ın ortaya koyduğu rakam ile düşünürsek 160 bin kişilik bir göç olacak ve 40 bin ayrı hane ev arayışına başlayacak.
İzmir bu duruma ne kadar hazır?
Şu anki ekonomik şartları düşündüğümüzde binası yıkılacak vatandaşlar ile ilgili büyükşehir belediyesi nasıl bir süreç işletecek? Sadece binaları yıkıp mı geçecek? Bu büyük dönüşümde vatandaşa destek verilmesi ve uygun kredi sağlanması ve merkezi hükümete sürece katılımı noktasında bağlantılar kurabilinecek mi?
Çocuklu aileleri düşündüğümüzde çocukların başka okullara nakledilmesinde dahi bir kaos olması muhtemel. Bununla ilgili Milli Eğitim’le şimdiden bir kriz masası kurulmuş mudur?
Zaten yanına yaklaşılmayan kiralık ev fiyatlarının fırlamasını engelleme ve emlak simsarları ile mücadele etme konusunda nasıl bir çalışma yapılacak?
Binası yıkılacak olan ve yerine yeni bina yapacak olan vatandaşları dolandırıcı müteahhitlerden koruyabilmek adına nasıl bir süreç izlenecek?
Sorular uzatılabilinir.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın altından kalkılması oldukça zor bir işin içine girdiği görülüyor. Ancak bir yerden de başlanması gerekiyor. Depremi yaşayan ve hasarlı binalarda yaşamaya devam ederek hayatıyla adeta Rus ruleti oynayan on binlerce vatandaşı bu oyundan döndürmek gerekiyor.
Cemil Tugay burada ‘game over’ diyor. Ancak ortaya çıkabilecek olası kaosa karşı da gerçekçi bir hazırlığın ortaya konması gerekiyor.