Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Nisan ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Argun Gündüç başkanlığında yapıldı.
DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk mecliste yaptığı konuşmada “ABD’nin gümrük tarifelerini artırma sonra çekme kararları var. Çin’in buna karşılık vermesi derin bir ticaret savaşına hazırlanıldığını gösteriyor. Belirsizlikler artıyor, bu durum yatırımları da azaltıyor.
Öte yandan sezon açılıyor. Bugün Çeşme ve Kuşadası’ndan sektör temsilcilerimiz de burada. Yeni sezonda kendilerine hayırlı işler diliyorum. 2024’ün nasıl geçtiğini hepimiz biliyoruz. Siz de danışman olarak biliyorsunuz… Bu bölgelerdeki deniz turizmi açısından yaşanan sıkıntıları umarım çözeriz. 2025’te 2024’ü bulursak iyi gibi gözüküyor.” dedi.
DTO ÜYESİ: MALİYETLER YÜKSEK PERSONEL ALAMADIM
DTO üyelerinden “Maliyetler yüksek, personel almadım” sözleri üzerine konuşmasını sürdüren Öztürk, “Maliyetleri yükseldi… Mevzuatlar biraz karışık ama bilinçli ve doğru olanlar yapılıyor. Son zamanlarda bunu konuşuyoruz. Güzelbahçe’de balıkçılar barınağımız var. Aliağa’da vardı, kapandı. Bu devirde hem maliyet hem zaman açısından da sıkıntılar var” ifadelerini kullandı.
“ÖZTÜRK: USTA-ÖĞRENCİ SORUNUMUZ VAR”
Öztürk, sektörde stajyer öğrenci, usta-öğrenci sorununun olduğuna değinerek “Herkes teknelerinde usta gemici olmak zorunda. Sadece kaptanları usta olduğunda öğrenci de şaşıracak. Kuşadası’nda meslek lisesi, Çeşme’de Ulusoy var. Çocuklar mezun olmadan stajını günübirik teknelerde yapardı ama bunun da önü kapanmış durumda. Çağa da ayak uydurmak zorundayız. Usta-öğrenciliğin olması lazım. Bu konu nasıl evrilecek bilmiyorum” diye konuştu.
“ÇEŞME’DE MÜZİKSİZ YAPAMAZSINIZ”
İşletmelere gelecek olan müzik telifi ücretine dair sözlerini sürdüren Öztürk, “Canlı müzik ile ilgili problem var. Komisyonda ben de varım. İzmir’de böyle uygulanır, Antalya’da böyle Boğazlarda böyle uygulanır diye bir şey yok. Boğaz’da uygulanan şeyin burada da uygulanması gerekiyor. MUYAP gibi müzik dernekleri, canlı müzik meselesinde ruhsatnameye gidilecek. Teknede Dj, radyo çalmanın gerisinde desibel de ölçülecek. Bir paket halinde ruhsatnameyi deniz turizm çalışmaları için alabilir miyiz diye araştırıyoruz.
Müzik platformlarına para ödüyoruz zaten. Onlar bireysel kullanılıyor. Radyo yayını bile sayılıyor. Canlı müzik de aynı şekilde. Deniz turizminin interaktif olması çok güzel bir şey ve önemli. Kimi için ekmek parası. Çeşme’de müziksiz yapamazsınız.
Bir kanun var ve hepimiz buna uymak zorundayız. X sanatçısı Y kurumuna bağlı kimisi başka bir kuruma bağlı çalışıyor olabilir. DTO olarak deniz turizm taşıtlarına belirli bir bedelde anlaşabilir miyiz diye çalışıyoruz. Deniz turizmine hazır olmamız gerekiyor. Yapılan mevzuatların da bir gereklilikten kaynaklandığını da unutmamak lazım. Hiçbir zaman duyarsız kalmadık” ifadelerini kullandı.
“KUŞADASI’NDA KRUVAZİYER SEZONUNDA 2 MİLYONA ERİŞİRİZ”
Kruvaziyer sezonu hakkında konuşan Öztürk, Kuşadası için bu yıl 2 milyon turist sayısına erişileceğini tahmin ettiklerini belirtti.
“ALİAĞA, EGE’NİN TÜM YÜKÜNÜ KALDIRIYOR”
Öztürk, İzmir limanları ile ilgili sözüne devam ederek Aliağa Limanı’nın çok iyi çalıştığını ve Ege bölgesinin tüm yükünü kaldırır hale geldiğini dile getirdi. Öztürk limanlar ile ilgili şu konuşmayı yaptı:
“İzmir Limanlarında Aliağa çok iyi çalışıyor. Ege bölgesinin tüm yükünü kaldırır hale geldiler. Küçük adımlarla değil koşarak bunu hallediyorlar. Çok başarılılar. İzmir Limanı için ise tam tersini söylemek gerekiyor .
“İZMİR LİMANI HER GEÇEN GÜN ÖLMEYE DEVAM EDİYOR”
Anlayamadığım bir şekilde her geçen gün ölmeye devam ediyor. Her gün herhangi bir üyemizden telefon alıyoruz. Yavaş gittiği ile ilgili, makinelerin eski olduğuyla ilgili… Bir an önce buranın ne olacağına karar verilmesi gerekiyor. Bu şekilde olmamalı. Hiç kimseye böyle bir faydası yok. Amatörlere de anlatamıyoruz. Bir gün posta alıyorsunuz ertesi gün alamıyorsunuz.”
“İZMİR LİMANI’NI KEŞKE 2007’DE ÖZELLEŞTİRSEYDİK DİYE DÜŞÜNMÜYOR DEĞİLİM”
İzmir Limanı’nın özelleştirme konusu ile ilgili konuşan Öztürk, 2007’de özelleştirme meselesi ortaya çıktığında ‘keşke o zaman özelleştirmiş olsaydık’ diye düşünmüyor değilim. O zaman karşı çıkanlardan biri bendim. Çünkü devletin yönettiği ve limanın birçok gerekçeden ötürü liman kalması gerektiğini düşünürüm. Zaten İstanbul’da bir Haydarpaşa İzmir’de de bir liman kalmıştı. İzmir’in özel bir limana dönüşmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yatırımlar yapıldı tabii, sağ olsunlar. Aliağa’yı gördüğümüzde kıskanmamak mümkün değil. Maalesef İzmir Limanı’nda düşüş devam ediyor. 35 senedir ben bu limana girip çıkıyorum, bu hallerini görmek üzücü” dedi.
“FUAR TEKNİK OLARAK 15 METRE TEKNEYİ GETİRMEYE İZİN VERMİYOR”
Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mast Fuarı, İzBB, İZFAŞ ve ED Fuarcılığın yapmış olduğu güzel bir fuar oldu ama daha gidecek çok yol var. DTO da bunun bir parçası. 15 metrenin üzerindeki bir tekneyi teknik olarak getiremiyorsunuz. Holler izin vermiyor. Köprü yüksekliği de izin vermiyor .Bu fuarın gidebileceği en iyi nokta bu noktaydı. Burdur’da yapılacak olan fuar önemli bir fuar haline dönüşecek bence. O da bir ivme kazandıracaktır, bekleyip göreceğiz.
“FUARDA LOJİSTİK SIKINTILAR OLDUĞUNU DUYUYORUM”
İstanbul bir fuar şehri, İzmir de biraz İstanbul’un yükünü alsın diye düşünürken İzmir’de lojistik içinde de birtakım düşüşler olduğuna dair duyumlar alıyorum: Daha önceki yıllarda katılan bazı firmaların katılmayacağını duyuyorum. Katılabilenlerin katılmasın ırica ediyorum. Çok çaba sarfediyoruz. Ölmüş bitmiş gibi bir şey de yok yüzde 80’i dolmuş vaziyette ama büyük firmaların katılımı da önemli.
“BURADA KÖLE DÜZENİ BİTTİ”
KDV konusuna dair görüşlerini paylaşan Başkan Öztürk, “Gemi acentelerimizin büyük problemleri var. Benim için de aynı problemler geçerli. KDV gerçekten yansıtma faturası, yansıtma vergisi. Size ait olan bir vergi değil. Alırsınız verirsiniz. Böyle olmalı ama tebliğ bize diyorsa KDV tek taraflı, muafiyet tek taraflı, bir aşamalı diyorsa biz bunu kesmek zorundayız. Acentelerin bizi anlayışla karşılaması lazım. Biz 200 doları niye verelim diyerek o 200 doları da bizden almaları doğru değil, anlaşılabilir değil. Ben devlete ödeyeceğimi ödüyorum. Direkt oradan fatura kesmeniz, sizin sorununuz. Anlatamıyoruz, işlerine gelmiyor. Bastırdığın zaman ‘biz acente açarız’ diyorlar. Ben de ‘Gel aç’ diyorum, Nasıl açacaksan aç diyorum.
Bütün risklerle karşı karşıya kalan acentalar, aldığı kdv’yi ödeyenler var. Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri.
Ana acente Aliağa’da iş yapmak istiyorsa yapsın, kendi ekibini ofisini kursun, bütün risklerle kendi muhatap olsun. Burada artık köle düzeni bitti.
“TAŞRADAKİ ACENTELER ÇALIŞTIRACAK PERSONEL BULAMIYOR”
Taşradaki tali acenteler öteki gibi görünüyor. Hayır biz öteki değiliz. Cezalarla muhatap olan, risklerle muhatap olan biziz. Çalıştıracak personel bulamıyoruz. Personel korkuyor. İş yapmaktan korkar hale geldi personel” ifadelerini kullandı.