1923 yılında kurulan CHP, Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet’in inşa sürecinde ihtiyaç duydukları siyasal yapılanmanın adıdır. İki kere kapatılan CHP, siyasi varlığını 102 yıldır sürdürüyor.
Gel gör ki günümüz CHP’sine yüklenen örtülü misyona bakılırsa, 102 yıl önce kurulan CHP ile bağları oldukça tartışmalı.
Uluslararası sistemin çizdiği rotada hareket eden CHP yönetimi, iktidar ile kıyasıya yerel yönetim kavgası yaparken, ülkenin yeni Dünya düzeninde yeri ve durumu üzerine yapılması gereken çalışmayı geri plana itiyor.
Ve zaman zaman satır aralarında görülen ifadeler, Batı’nın Türkiye’ye biçtiği rolün yeni CHP’de karşılık bulduğunu düşündürüyor.
Artık dile getirmek gerek; Durmadan “Atatürk” demek, CHP’yi Atatürk’ün kurduğunu söylemek, Atatürk’ün koltuğu, Atatürk’ün partisi göndermeleri, toplumda Atatürk imajına zara veriyor.
Gerçeği görmek gerekir; Atatürk ve CHP Türkiye’ye aittir.
Açıkçası,“Atatürk bizim babamız”, “baba ocağı CHP”ve benzeri alaturka muhabbetler hoş değil. Bu tavır, tam da İslamcıların istediği gibi, devletin üniter yapısına zarar veriyor. Hem de güçlü iç cepheye bu kadar çok ihtiyaç varken…
Uluslararası sistem, bölgede federasyon istiyor. Türkiye’ye de Osmanlı millet sistemi öneriliyor.Bu nedenle, Bay Barrack gözetiminde, üniter devleti ortadan kaldıracak politikalara yol veriliyor.
Hal böyle iken, ülkenin içinden geçtiği kritik süreci ele almak konusunda CHP o kadar da istekli değil, ele alış biçimi, yöntemi sorunlu. Sanki, durumu geçiştiriyor.
Buradan bakınca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumu, söyledikleri, söylemedikleri ayrıca önem taşıyor.Yeni Dünya düzeninin ayak sesleri duyulurken iç cepheyi güçlendirmenin zaruretine dikkat çekiyor.
Ülke, tarihsel dönemeçte bir tercih yaparak ya Batı’nın çıkarlarına hizmet edecek ya emperyal güçlere direnerek görece bağımsız politika izleyecek.
Tam bu tercih noktasında, Devlet Bahçeli’nin “Rusya, Çin, Türkiye ittifakı” önerisi nasıl okunmalı? Ortağı AKP, ABD’de verilen meşruiyete dayanarak iktidarını sürdürecek. Bay Barrack, meşruiyet verdiklerini, açıkladı.
Sonuç olarak, CHP yönetimi, “baba ocağı”, “Atatürk bizim” polemiklerini sürdürür ve Türkiye’nin güçlü iç cephe talebini görmezden gelmeye devam ederse, bedeli ağır olacak; Türkiye, Ortadoğu’nun bitmeyen savaş iklimine sürüklenecek.
Dünya düzeni değişiyor. Türkiye, Doğu-Batı ekseninde yerini belirleyecek.Bölgesinde sözü geçen Türkiye veya Batı’nın kuyruğunda uydu bir ülke…
CHP artık Cumhurbaşkanlık aday falı açmayı bırakmalı. Ülkenin temel meselesi toplumsal mutabakattır. “Ortak Program” etrafında muhalefeti birleştirmek, iktidara giden yoldur.
Bitirirken; Türkiye’nin tehlikeli sularda hiç bitmeyen yolculuğu, “şimdi bunları söylemenin, yazmanın zamanı değil” itirazını sürgit mümkün kılıyor.
Kendini ifade özgürlüğünün önüne koyulan bu barikata itiraz ediyorum.
Şimdi değilse ne zaman? Her şey olup bittikten sonra mı?