Yaşlı bir mübadil kadın, Ege TV’de de yayınlanan bir röportajımda şöyle anlatmıştı: “Girit’ten geldiğimizde, Ayvalık’ın sokakları tanıdık geldi. Sanki evimizden hiç ayrılmamışız gibi. Ama geceleri, denize bakıp ağlardık; öbür yakada kalan komşularımız da aynı denize bakıyordu.”

Ayvalık’ın kültürel hikâyeleri, zeytinyağından mübadeleye, kiliselerden tostlara, sanatçılardan balıkçılara uzanan bir yelpazede toplanıyor. Bu hikâyeler, farklı kültürlerin, inançların ve hayatların bir arada nasıl güzellik yaratabileceğini gösteriyor. Ayvalık, Rumların ve Türklerin, geçmişin ve geleceğin, denizin ve toprağın kucaklaştığı bir yer. Her sokağında, bir insanın, bir ailenin, bir topluluğun izi var.

Bu kültürel hikayelerin önemli bir kahramanını kaybettik geçen 23 Nisan gününde…

Teoman Madra (1931-2025), Türkiye’nin deneysel sanat alanındaki öncülerinden biri olmasının yanı sıra, Ayvalık’ın tarihsel ve kültürel mirasının korunmasında önemli katkılar sağlamış bir bölge sakini ve aktivist. Fotoğrafçılık, video sanatı, ses ve ışık enstalasyonlarıyla tanınan Madra, 1970’li yıllarda Ayvalık’ın kentsel sit alanı olarak tescil edilmesi ve çarpık yapılaşmadan korunması için yoğun çaba gösteren bir öncüydü.

Ayvalık, sanatçıların ilham perisi olmuş bir kent. Teoman Madra, bu hikâyelerin en dokunaklı kahramanlarından biri. 1931’de Ayvalık’ta doğan Madra, sadece deneysel sanatın öncüsü değil, aynı zamanda kentin mimari mirasını koruma savaşçısıydı. 1976’da Ayvalık’ın kentsel sit alanı ilan edilmesinde onun alın teri var. Madra, fotoğraf makinesiyle Ayvalık’ın taş evlerini, zeytinliklerini, sokaklarını belgeledi; bu görseller, kentin değerini anlatan birer manifesto oldu. Onun gözünden Ayvalık, sadece bir yer değil, bir duygu, bir mücadeleydi.

Madra’nın bir sözü, Ayvalık’ın ruhunu özetler: “Bu taşlar, sadece ev değil; bir halkın, bir tarihin kalbi.”

Teoman Madra, 1931’de Ayvalık’ın taş sokaklarında gözlerini açmıştı. Dijital teknolojiyi sanatına taşıyan ilk Türk sanatçılardan biri olarak adını duyurmuş, İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okurken gönlünü fotoğrafçılığa ve görsel sanatlara kaptırmıştı. 1960’larda caz ve avangard müzik aşkını plak kapaklarına yansıtarak dikkatleri üzerine çekmiş, 1970’lerden itibaren video, ses ve ışık enstalasyonlarıyla deneysel sanatın öncüsü olmuştu. Ama Madra’nın kalbi, sadece sanatla değil, Ayvalık’ın ruhunu koruma mücadelesiyle atmıştı. Bu kente olan sevdası, onun eserlerinden çok, kent kimliğini yaşatma çabalarında parlamıştı. 23 Nisan 2025’te, 93 yaşında aramızdan ayrıldığında, cenazesi, kentsel sit statüsüne emek verdiği Ayvalık’tan uğurlanmıştı.

Ayvalık’ın Kentsel Sit Alanı ve 1970’lerin İzleri

Ayvalık, 19. yüzyılda zeytinyağı ve sabunla Osmanlı’nın gözde liman kentlerinden biriydi. Rum mimarisinin incelikle işlenmiş taş evleri, kiliseleri, sabunhaneleri ve fabrikaları, bu kenti bir mücevher gibi süslemişti. Ne var ki, 1923 mübadelesiyle değişen nüfus ve 20. yüzyılın ikinci yarısında hızlanan modernleşme dalgası, Ayvalık’ın tarihî dokusunu gölgelemeye başlamıştı. 1970’ler, Türkiye’de çarpık kentleşmenin ve tarihî yapıların yıkımının kol gezdiği yıllardı; Ayvalık gibi kültürel hazineler de bu fırtınadan nasibini almıştı.

1976 yılında, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun aldığı kararla Ayvalık, kentsel sit alanı ilan edilmişti. Bu karar, kent merkezi, Çamlık ve Alibey Adası’nı (Cunda) kapsıyor, mimari, tarihî ve estetik değerleri koruma altına almayı hedefliyordu. Kentsel sit alanı, “birbirine anlam katan, mimari ve tarihî özellikleriyle tek başına değil, birlikte daha büyük bir değer taşıyan kültürel ve doğal unsurların buluştuğu yerler” diye tanımlanmıştı. Bu statü, Ayvalık’ın eşsiz dokusunu kontrolsüz yapılaşmanın pençesinden kurtarmış, ileride, 2017’de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmesinin yolunu açmıştı.

Teoman Madra’nın Katkıları

Teoman Madra’nın Ayvalık’ın kentsel sit alanı ilanındaki rolü, hem bireysel çabaları hem de dönemin aydın ve sanatçı toplumuyla iş birliği üzerinden şekillenmişti.

  • Madra, Ayvalık’ın eşsiz mimari ve kültürel değerlerini tanıtmak için sanatsal birikimini ve toplumsal etkisini kullandı. . Fotoğrafçılık alanındaki yetkinliği, Ayvalık’ın taş evlerini, sokaklarını ve endüstriyel mirasını belgelemek için bir araç oldu, bu görsel materyaller koruma çalışmalarında etkili bir iletişim aracı olarak kullanıldı. Dönemin aydınları arasında köprü kurarak, Ayvalık’ın sadece yerel değil, ulusal ve uluslararası bir miras olduğunu vurguladı.

Madra’nın çabaları, yerel halkı ve dönemin kültür-sanat çevrelerini harekete geçirerek, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu gibi resmi kurumların dikkatini Ayvalık’a çekti. 1976’daki kentsel sit ilanı, bu tür çabaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Madra’nın, Ayvalık’ın zeytinyağı endüstrisine dayalı kültürel peyzajını ve Rum mimarisini koruma vizyonu, karar alıcılar üzerinde etkili oldu.

1970’li yıllarda Türkiye’de sivil toplum hareketleri henüz emekleme aşamasındayken, Madra’nın bireysel girişimleri, Ayvalık’ta koruma bilincinin oluşmasında katalizör rolü oynadı. Onun çabaları, daha sonra Ayvalık Tabiat Platformu gibi sivil toplum kuruluşlarının kurulmasına ve koruma çalışmalarının kurumsallaşmasına zemin hazırladı.

Madra’nın deneysel sanat anlayışı, doğa ve kültürle kurduğu ilişkiyi yansıtıyordu. Ayvalık’ın doğal ve kültürel dokusunu bir “yaşam alanı” olarak görmesi, onun koruma çalışmalarına bütüncül bir perspektif getirmesini sağladı. Bu yaklaşımı, Ayvalık’ın sadece yapısal değil, aynı zamanda ekolojik ve sosyokültürel bir miras olarak korunması gerektiğini savunan modern koruma anlayışlarıyla uyumluydu.

Teoman Madra’nın katkıları, Ayvalık’ın kentsel sit alanı statüsüyle koruma altına alınmasında dönüm noktası oluşturdu.

Sanatsal birikimi, entelektüel vizyonu ve Ayvalık’a olan bağlılığı, onun bu süreçte bir öncü olmasını sağladı. Ayvalık’ın tarihsel dokusunun korunmasını, UNESCO sürecine katkı sunmasını ve sürdürülebilir turizmle kültürel bir merkez haline gelmesini mümkün kıldı. Ancak, günümüzdeki koruma tehditleri, Madra’nın mirasının yeniden hatırlanmasını ve korunmasını zorunlu kılıyor.

Onun Ayvalık için verdiği mücadele, sadece bir kentin değil, evrensel bir kültürel mirasın korunması için ilham verici bir örnektir.

Bu güzel Ayvalıklıyı hep saygı ve sevgi ile anımsayacağız.