Yüzyılın depreminde…

10 gün geride kaldı…

Bu sabah…

Başucunuzdaki…

Zamanı törpüleyen emektar saatinize baktığınızda…

240 saat nasıl da uçup, gitmiş…

Dakikalarla yarışıp…

Beton yığınların altından sağ çıkan bebişlerin yaşadığı şoku…

Kolay kolay hiçbir ilaç tedavi edemez!

***

Neden böyle bir giriş yaptık?

Çünkü…

Büyük depremin yaralarını milletçe sarmaya çalışırken…

Can sıkıcı bir tablo…

Kalbimize zehir akıtıyor…

Akşam TV’deki haber kanalları arasında…

Keyifsiz keyifsiz dolaşırken bile…

O acıklı tablonun bir yenisi…

İsteseniz de istemeseniz de…

Göz bebeklerinize oturuyor ve…

Bi’daha kalkmıyor…

***

Kestirmeden gidelim…

Yaklaşan bir “tehlike”yi mercek altına alalım…

***

Türkiye’nin birbirinden güzel 10 kentini…

İlçeleri ve köyleriyle birlikte…

Neredeyse haritadan silecek hale getiren deprem…

Yüzlerce çocuğu…

Annesiz-babasız bıraktı…

İddialara göre…

An itibarıyla…

Enkazlardan sağ kurtulan 1000 kadar yavrunun…

Ne yazık ki…

Ailesi bulunamıyor…

300 yavrunun ise adı belirlenemiyor…

Ve en korkuncu!

(Yeniçağ Gazetesi’nin haberine göre…)

Bir türlü haber alınamayan çocukların ise…

Çalınmış olabileceğinden endişe ediliyor…

Bu ne demek?

Şu demek:

Yüzyılın depremi sadece can almakla…

Yıkıp, perişan etmekle kalmadı…

Dünya kadar yeni doğan bebişin “geleceğini” çaldı!

***

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık…

Kameraların karşısına geçti ve…

Kahreden dökümü yaptı:

(Burası çok önemli / Okurken 20 yıl sonrasını düşünün…)

“Deprem sonrası enkaz altından çıkan 1362 refakatsiz çocuk bakanlık sistemine kayıtlı… Bunlardan 369’unun kimliklerini belirleyip, ailelerine teslim ettik… 1071 çocuğun ise sadece isimlerini tespit edebildik… Onların 792’si ise hastanelerde…”

***

En vahim durum şu:

Depremden sağ kurtulan ancak…

Çocuklarından haber alamayan…

Çaresiz enkaz başında bekleyen anne-babaların hali yürek yakıyor…

Ve o aileler…

Çocuklarından 10 gündür haber alamadıkları için…

Çalındıklarından endişe ediyorlar…

Hatırlayacaksınız…

Üç gün önce…

İYİ Parti Lideri Meral Akşener…

Depremzedelerle kucaklaşırken nasıl uyarmıştı hükümeti?

“Annesini, babasını kaybetmiş çocukları Allah rızası için Devlet’e teslim edin… Çeşitli nedenlerle çocuk çalınır… Organı için çalınır… Amerikalı, Avrupalı ailelere evlat edinmek için satılır…”

***

Bitiriyoruz…

Acı veren iddialar yumağı ile…

Ne kadarı doğru…

Ne kadarı abartı…

Ne kadarı çaresizlik nedeniyle uçurulan bir balon…

Belli değil…

Eğer iddialar doğruysa…

En az 85 çocuk sosyal medyadaki ilanlarla aranıyor!

Ve yine…

Bir başka iddiaya göre…

Hastanelerdeki bebeklerin 50’si kimliksiz…

Yani…

Doğal olarak her biri “isimsiz” yaşayacak bir süre…

Ya sonra?

Dileriz…

Gelecekleri yıkılan evlerinin enkazı gibi karanlık olmaz…

Nokta…

Hamiş: O isimsiz yavruların çıktığı enkaz, adı, soyadı, gittiği hastane gibi bilgilerde eksiklik olduğunu bir gerçek… Çocuklar minicik olduğu için ne adını ne de soyadını söyleyemeyor… Bazılarının bilinci kapalı olabiliyor… Bu nedenle bebişlerden bilgi de alınamıyor… Bu durumda doğal olarak çocuklarla yakınları arasındaki bağ kopmuş oluyor... İnsanların hastane hastane dolaşıp çocuklarını bulmaya çalıştığı bir süreçten bahsediyoruz…

Sonsöz: “Bütün dünya üzerinde tek bir güzel çocuk vardır ve bütün anneler de O’na sahiptir… / Çin atasözü…”