Mehmet KARABEL
Hani Devlet’in namus borcuydu, ne oldu?
25 Ocak 2018 Perşembe

Yıldız Tarihi; Ekim ayının ortaları, 1992…

Yer; Ankara

Uğur Mumcu ev kiralayacaktı ama evsahibi huzursuzdu… Kira kontratına yazdığı ek maddeden anlaşıldı huzursuzluğunun nedeni:

“Olası bir bombalı saldırıda, zararı kiracı öder!”

Evi kiraladı… Birkaç gün sonra…

Gecenin ürpertici sessizliğinde kan ter içinde uyandı…

O korkunç patlama sesi hálá kulaklarında...

Eşi de uyanmıştı; “Ne oldu Uğur?” diye sordu…

Ünlü gazetecinin cevabı ürperticiydi…

“Rüya gördüm Güldal… Korkunç bir patlama oluyor... Patlama sonunda da bacaklarım yok oluyor... Bedenimin bu halini yukarıdan seyrettim…”

***

Yıldız Tarihi; 21 Ocak 1993 / Perşembe…

Yer; İstanbul Cağaloğlu, Cumhuriyet Gazetesi’nin en üst katı Nadir Nadi’nin odası…

Uğur Mumcu ve Cüneyt Arcayürek, Ankara'dan İstanbul'a gelmişlerdi birlikte… İlhan Selçuk da odadaydı… Türkiye'nin siyasal gündemi konuşuluyordu… Uğur Mumcu tedirgindi, İlhan Selçuk’a dönüp şöyle dedi:

“İlhan Ağabey seni ve beni öldürecekler!..”

Odada buz gibi bir hava esmişti…

***

Yıldız Tarihi; 24 Ocak 1993 / Pazar…

Yani…

25 yıl önce dün…

Yer; Ankara Karlı Sokak…

Güldal Mumcu uyandığında saat 08:00’i gösteriyordu…

Çay suyunu koydu, kahvaltıyı hazırladı… Ailece hep birlikte kahvaltı yapmaya başladılar… Ardından Uğur Mumcu gazeteleri okumaya başladı… Saat 11:00 gibi, gazeteyi elinden bıraktı, eşine doğru yürüdü; telefon sehpasına dayanarak inler gibi konuştu:

“Başım çok ağrıyor Güldal…”

“Gelip ovayım biraz canım…”

“Bu öyle bir ağrı değil… Ovmakla geçecek gibi görünmüyor… Garip bir ağrı, tuhaf ağrıyor…”

“Ne yapalım?” diye telaşla sordu Güldal Mumcu…

Uğur Mumcu, sokak kapısına yönelirken, fısıldar gibi cevap verdi, “Bilmiyorum belki geçer…”

 

***


Saat 13.25’i gösteriyordu…

Uğur Mumcu otomobilinin başındaydı… Kontağı en son ailesiyle pizzacıdan döndüğü Cuma akşamı kapamıştı… Otomobilinin etrafında dolaştı… Eğilerek lastiklere baktı… Sorun yoktu… Geceden yağan kar camlara birikmişti… Onları temizledi… Buzlu camlara yapışmasın diye Cuma akşamı kaldırdığı silecekleri indirdi… Dikiz aynasındaki karları sildi...  Otomobilin koltuğuna oturduğu anda korkunç bir patlama oldu…

 

Ankara’nın kar beyazına kan bulaşmıştı… Uğur Mumcu’nun üç ay önce gördüğü kabus, gerçek olmuştu…

***

Mumcu’nun otomobiline C-4 patlayıcı yerleştirilmişti… O sırada korkusuz kalem 51 yaşındaydı… Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanlar tek bir delil bile bulamadı…

İşin garip tarafı…

Cımbızla toplanması gereken deliller…

İddialara göre, süpürgeyle süpürülüp yok edilmişti…

***

Suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi… Hatta, perde arkasında Mossad’ın ve kontrgerillanın olduğu bile önü sürüldü… Ancak, bir süre sonra her şey karanlığa gömüldü…

***

Başta, “Fırat’ın kıyısında bir kuzu kaybolsa, gelin bunun hesabını bana sorun…” diyen, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel olmak üzere, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, “Bu cinayeti çözmek devletin namus borcudur…” diye söz verdiler… Aradan tam çeyrek asır geçti… Devlet Baba, ne acıdır ki suikastın faillerini yakalayamadı…

***

Bu yazıyı “garip bir iddia” ile noktalayalım…

Sonradan Adalet ve İçişleri Bakanlığı da yapan Mehmet Ağar, Emniyet  Genel Müdürlüğü'ne atandıktan sonra Mumcu Ailesi’ni ziyaretinde Güldal Mumcu'ya, soruşturmanın önünde tuğla tuğla duvar örüldüğünü söylemiş… Bunun üzerine Güldal Mumcu da, “Bir tuğla çekin, gerçekler ortaya çıksın” deyince de, Ağar, “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” karşılığını vermiş… Mehmet Ağar, bu konuşmayı reddetti ama acaba Türkiye ikna oldu mu?

Sonsöz: “Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva