Koza İpek Holding'in Ankara'daki binasında polis ile bina önündeki grup arasında arbede yaşandı.
Yaşanan arbede sonucunda polis ekipleri eşliğindeki resmi yetkililer holding binasına girdi.
Ankara'daki binanın önüne gelen yetkililer şirket görevlilerinden binaya giriş için kolaylık sağlanmasını istedi.
Buna karşı şirket görevlileri ise yetkililere yanlarında resmi belge olmadığını söylediler. Yaşanan arbede sonucunda polis eşliğindeki resmi görevliler Ankara'da bulunan Koza İpek Holding binasına girdi.
İSTANBUL'DA GERGİNLİK YAŞANDI
Şirketin İstanbul, Ortaklar'da yer alan medya binası önünde, yetkilileri ile polisler arasında öğlenden bu yana gerginlik devam ediyor.
İstanbul'da öğle sırasında yaşanan olay sırasında şirketin avukatlarından biri Kanaltürk'e konuştu.
Avukat, gelen kişilerin kendilerini organize şubeden geldiklerini söyledi ve "Ancak ellerinde resmi belge olup olmadığını sorduk ama olmağını gördük" dedi.
ŞİRKET AVUKATI: ISLAK İMZALI BELGE GEREKİYOR
Avukatlar, ıslak imzalı tebliğ belgesi gerektiğini ifade etti.
Avukat, "Islak imzalı tebliğ gerekiyor. Ankara'dan bir faks olabilir, gerçek olup olmadığını nereden bileceğiz? Tebliğ edilmiş bir karar olmadığı için bekliyoruz. Bir bankaya diyelim ki yazı yazacağız. Bunda dahi elden takip yetkisi yoksa, davanın tarafı olarak dahi tebliğ edemez. Islak imzalı olarak tebliğ edilir" diye devam etti.
TANAL: ELLERİNDE BELGE YOKTU
Olay sırasında binanın önünde bulunan ve gelen ekiplerle birebir konuşan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, gelen kişilerin ellerinde resmi belge olmadığını söyledi.
Tanal, gelen kişilerin kendilerini polis olarak tanıttıklarını ancak, kimliklerini ibraz ettiklerini söyledi.
Tanal, söz konusu kişilerin elinde yetki belgesi olmadığını, tebligatı yapan kişinin elinde elinde bir yetki belgesi olmadığını söyledi. Tanal "Buraya gelen ikiş yetkisizdir. Savcılar, istihbarat memurların posta memuru gibi kullanamaz. Memurdan kasıt adliye çalışanlarıdır" dedi.
TGS/KULELİ: TÜRKİYE'YE YAKIŞTIRAMIYORUM
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, “Ben bu durumu Türkiye’ye yakıştıramıyorum. Bu açıklanabilir, anlam verilebilir bir şey değil. Hukuk bitmiştir. Hukuk yürütme elleriyle bitirilmiş” dedi.