İzmir Tabip Odası'ndan 1 yıl raporu: Pandemi 'ben bilirim' anlayışıyla yönetildi

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ -  11 Mart 2021... Covid 19 pandemisiyle tanıştığımız günün üzerinden tam bir yıl geçti. Bunca zaman içinde pek çok ülke gibi, Türkiye de koronadan yakasını kurtaramadı. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, koronayla mücadele ile geçen bir yılı değerlendirdi.  Başkan Çamlı, şu andaki tabloya bakarak 2021 yılında koronavirüsten kurtulma ihtimalimizin olmadığı yönündeki görüşünü tekrarladı.

11 Mart 2020'de İzmir'de ilk vakanın ortaya çıkmasıyla eşzamanlı olarak, dünyada da Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid 19 pandemi ilan edildiğini, salgının ülkemizdeki erken döneminde çok ciddi tedbirler alınmadığını belirten Başkan Çamlı, "Sürece bakıldığında genel olarak böyle bir salgına karşı çok da hazırlıklı olmadığımız ortaya çıktı. Mart ayında artan enfeksiyon, nisan ayının ortalarında pik yaptı. Günlük 4 bin 500'leri aşan pozitif vaka sayıları açıklandı dedi. Alınan tedbirler sonrasında vaka sayısında düşüş olmakla birlikte, pandemi tam kontrol altına alınmamışken ve bilimsel veriler böyle bir açılım için uygun değilken, haziran ayında ekonomik kaygılarla tüm ülkede kademesiz bir açılım süreci başlatıldı" dedi.

DESTAN YAZDIK AÇIKLAMALARIYLA HALK REHAVET HAVASINA SOKULDU
Türk Tabipler Birliği ve Tabip odalarının, bu açılıma karşı çıktığını, böyle kararlarda toplum toplum sağlığının öncelikli olarak göz önünde tutulması gerektiğini ifade ettiğini, ancak bu uyarıların dikkate alınmadığını öne süren Başkan Çamlı, şu değerlendirmelerde bulundu:

" Ancak pandeminin başından beri başta Türk Tabipler Birliği ve Tabip odaları başta olmak üzere meslek örgütlerini karar alma süreçleri dışında tutan, ortak aklı hayata geçirmeyen, ben bilirim anlayışıyla yönetilen pandemi, açılım sonrasında eylül aylarından itibaren vaka artışlarıyla tekrar tırmanışa geçti. Sürecin başından beri tüm ısrarlarımıza rağmen şeffaf bir yönetim anlayışı olmadı. Veriler, kamuoyuyla paylaşılmadı. Ya da hafta vaka ayırımı gibi dünyanın hiçbir yerinde olmayan tanım farklılıklarıyla salgının şiddeti, olduğundan daha küçük gösterildi. Bir destan yazdık, açıklamalarıyla ve başarı hikayeleriyle, vatandaş, adeta bir rehavet havasına sokuldu. Buna karşın pandeminin bütün sorumluluğunu vatandaşa, bütün yükünü sağlık çalışanlarının omuzlarına yükleyen yöneticiler, kendi sorumluluklarını yerine getirmede yetersiz kaldılar. Giderek artan vaka sayıları ve vefatlar sonrasında vaka sayılarının 35 binlere yaklaştığı, günlük vefatların resmi açıklamalara göre 250'lere ulaştığı gerçeği kamuoyuyla paylaşmak zorunda kalınınca, pandeminin hiç de iyi yönetilmediği, dünyada yeni olgu bildirimi açısından ilk üçte yer aldığımızı öğrendik."

150 BİN SAĞLIK ÇALIŞANI COVİD 19 OLDU, 385 ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK
Pandeminin başından beri özveriyle çalışan sağlık çalışanlarının, yaşamlarını riske attığını, pandeminin iyi yönetilememesi ve uzaması sonrasında tükenme noktasına geldiğini belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"150 bine yakın sağlık çalışanı covid 19 hastası oldu, 385 sağlık çalışanımızı kaybettik. Sizler bizim kahramanımızsınız diyerek balkonlardan alkış tutan yöneticiler, sağlık çalışanlarımızı bu salgında korumada görevlerini yeterince yerine getiremediler. Yeterli ve nitelikli koruyucu ekipman, düzenli olarak sağlanamadı. Futbolculara, milletvekillerine her hafta test yapılırken, sağlık çalışanlarına düzenli test yapılmadı. Uygunsuz çalışma koşullarında, uzamış mesailerle günlerce ailelerinden uzak kalarak çalışan sağlık çalışanlarının, covid 19 açısından riskli meslek olduğu ve meslek hastalığı sayılması gerektiği tüm dünyada kabul edilirken, ülkemizde ne yazık ki covid hastalığı meslek hastalığı olarak kabul görmedi. Vaat edilen ek ödemeler, zamanında ve adil bir şekilde dağıtılamadı."

DEPREM SONRASI, VALİ'NİN AÇIKLAMASINA GÖRE PANDEMİ VAKALARI 3-4 KAT ARTTI
Pandemi sürecinde İzmir'in fotoğrafını da çeken Başkan Dr. Çamlı, "İzmir, bu süreçte yaşadığı deprem sırasında da gerek kurtarma çalışmaları, gerekse geçici barınma merkezlerinde ortaya çıkan kontrolsüz kalabalıklar, yeterince hijyenik tedbirlerin hayata geçirilememesi nedeniyle bizzat İzmir Valisi Sayın Yavuz Selim Köşger'in açıklamalarına göre, deprem sonrası pandemi vakalarında 3-4 kat artış oldu" dedi. Çamlı, Kasım ayında ve Aralık başında ikinci bir pik dalgasının ülkeyi sardığını, İzmir'de ciddi vaka artışlarına yol açtığını hatırlatarak, şunları söyledi:

KISITLAMALARLA İZMİR'DE VAKA SAYILARI 250-300'LERE DÜŞMÜŞTÜ
"Pandemi servislerinde ve yoğun bakımlarda yatak sıkıntıları nedeniyle acil servislerde, ambulanslarda sedye üzerinde yatak bekleyen hasta görüntüleri oluştu. İzmir'de bu süreçte günlük 5 binlere kadar çıkan günlük covid 19 vaka sayıları, getirilen yeni kısıtlamalarla 250-300'lere kadar düştü. Ancak son dönemde tüm Türkiye'de olduğu gibi İzmir'de de yeniden vaka artışları görmeye başladık. Son iki hafta içinde yüzde 56 oranında vaka artışı olduğu açıklandı. Ama bu süreçte adeta 1 Hhaziran'daki açılımın tekrarı olacak şekilde, pandemi henüz kontrol altına alınmamışken, ekonomik kaygıların öne plana geçmesiyle, kontrollü açılım sürecine geçildi. Risk kategorisinde yüksek riskli olarak kabul edilen İzmir'de kontrollü açılım süreciyle ortaya çıkan sokak görüntüleri, hepimizi kaygılandırmaktadır."

KONTROLSÜZ PARTİ TOPLANTILARI, KAMUOYU VİCDANINDA CİDDİ YARA AÇTI
Geçtiğimiz hafta başlatılan kademeli normalleşme sürecini de değerlendiren İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, aşıda da geç kalındığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Ancak vatandaştan tedbirlere uymasını isteyen yöneticilerin, kontrolsüz kalabalıkların toplandığı parti toplantıları yapması, kamuoyu vicdanında ciddi yara açtı. Yöneticilerin ihlal ettiği pandemi kurallarına vatandaşların uyması şüphesiz ki zor olacaktır. Aşı, pandemiyle mücadelede önemli bir silah olmakla beraber, toplumsal bağışıklığın sağlanması için gerekli 120 milyon doz aşının nereden ve nasıl sağlanacağı, belirsizdir. Şu ana kadar toplumun sadece yüzde 3'ü, iki doz aşısını alabilmiştir. Şubat ayı sonuna kadar geleceği söylenen 50 milyon doz aşının, ne zaman ve ne şekilde  geleceği belirsizdir. Tıpkı pandemide olduğu gibi aşılama süreçlerinde de şeffaflık sağlanamamıştır. Aşılama konusundaki bu belirsizlikler, vatandaşların bu konudaki kaygılarını artırmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstermeye başlayan varyant virüslerle ilgili tedbirlerin alınması gerekmektedir. 1.5 ay önce üç ilimizde görüldüğü söylenen varyant virüslerin, Sağlık Bakanının en son açıklamasında 70 ilimizde görüldüğü, bulaştırıcılığı yüksek bu virüs için salgında yeni bir pik riskinin artabileceği düşünülmelidir. Üstelik, aşıların da bu varyant virüslere ne kadar etkili olup olamayacağı da bilinmiyor."