HABERLER>GÜNCEL
30 Haziran 2012 Cumartesi - 20:59

İlk kez konuştu: Sosyal linç yaşıyorum

Öğrencilerle yaptığı konuşmadaki bir cümlesi cımbızlanarak eleştiri yağmuruna tutulan sanatçı Şevval Sam, uğradığı linçi Ayşe Arman'a anlattı.

İlk kez konuştu: Sosyal linç yaşıyorum

İSTANBUL – İşte o röportaj…
 
 
"O cümleyi oradan cımbızlayıp servis eden her kimse ona sesleniyorum… O da bir gün, içerideki gazeteciler gibi, düşüncelerinden dolayı tutuklanırsa, nasıl dün Silivri’de olan gazetecilere destek verdiysem, gün geldiğinde onun düşünce özgürlüğü için de yapılan eylemde ön saflarda olacağımdan emin olabilir!"
 
Şu anda yaşadığın ne?
- Çok açık değil mi? Evet.. “sosyal linç” yaşıyorum. Ama sadece ben değil, toplum olarak hepimiz bir “korku imparatorluğu”nda yaşıyoruz. Bugün bana, yarın sana…
 
Karamürsel ve Düzce konserlerinin iptal edilmesine ne diyorsun?
-Van’daki üniversite öğrencileriyle olan o güzelim sohbetten, sadece bir iki cümle cımbızlayıp, yanlış bir mana çıkarıp, “Bu kadın aslında ne demek istiyor?” aldırmadan değerlendirme yapan, daha doğrusu o “cımbız cümleler”i servis eden insanlar oldu. Canları sağ olsun! Onlar, benim konserlerime gelmek istemeyebilir. Onların düşüncesidir, saygım var. Ama ya peki gelmek isteyenler? İsteyenlerin sesini, istemeyenlerin sesi bastırıyorsa bu mahalle baskına somut bir örnektir!
 
Senin Van’da anlatmak istediğin neydi?
- “Hepimiz için bu ülkede düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü olmalı. Ama yok” dedim. Şu anda, orada anlattıklarımın sağlamasını yaşıyorum. Bu ülkede, “Eğitim haktır” dediği için, cezaevinde olan öğrenciler var. Düşüncelerini açıkça yazıp çizdikleri için yine cezaevinde olan gazeteciler var. Benim durduğum yer aynı ve hep aynı olacak. Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünü savunuyorum. Şu anda da farklı bir şey söylemiyorum. Orda da söylemedim…
 
O sohbet esnasında tam olarak ne söyledin?
- Söylediğim o kadar açık ve net ki, “20 yıl önce başörtüsü serbest bırakılsaydı, bugün bunları tartışmıyor ve yaşamıyor olacaktık” dedim. Yasaklar bizi bugünlere getirdi...
 
Peki “Başörtüsü bir tekstil ürünüdür” dedin mi?
- Ben, “Başörtüsü bir tekstli ürünüdür” derken, bir teşbih yaptım. İnsanları başörtülü veya başörtüsüz diye ayırmam. İnsanları başlarına taktıkları tekstil ürününe bakmam kalplerine bakarım.. inançlarına saygım sonsuz diye orada da dile getirdim. Şimdi kendi uğradığım haksızlık doğrultusunda, anlıyorum ki, bırakın düşünme özgürlüğünü, düşünce yetilerimizi bile kaybetmişiz…
 
Yaşadığın şeylerden dolayı endişeleniyor musun?
- Benim için kötü hadise yoktur, iyi tecrübe vardır. Bir şaşkınlık ve üzüntü yaşıyorum. O gün tam da bunu eleştiriyordum.Demek ki, gerçekten mahalle baskısı varmış, gerçekten korku imparatorluğunda yaşıyormuşuz.. İnsanlar bu ülkede düşüncelerini açıkça söylediği zaman, devlete gelene kadar, kendi etraflarından baskı görüyorlar. Ama ben, kullandığım teşbihin ne anlama geldiği anlamak istemeyen biri için ne yapabilirim. Haksızlığa, yapan kim olursa olsun karşıyım. Aynı haksızlık başörtülülere yapıldığında da, başka bir dinden, başka bir ideolojiden olanlara yapıldığında da. Bizim artık bunları çoktan geçmiş olmamız lazım.. Müslüman, Yahudi, Kürt, Türk, kadın, erkek, zengin, fakir, güzel, çirkin, beyaz, siyah fark etmeksizin, insanların gözünün içindeki ışığa ve gönüllerine bakmanın derdindeyim. Kalplerindeki sevgiye...
 
Geri kalan her şey “şekil.” Hayatım boyunca özgürlüğü savundum. Oradaki çocuklara söylediğim bir cümle var, “Düşüncelerinizi açık ve net ifade edin. Düşüncelerinizin, inançlarınızın arkasında durun, onları savunun, ama lütfen provakatif olmayın, cümleleriniz barışa dair olsun…” Şimdi bunu söyleyen biri nasıl olur da, “Başörtüsü bir bez parçasıdır, tekstil ürünüdür” diye hakarete varacak bir şey söyler? Cümlenin önüne, arkasına ve içeriğine bakmaksınız, bir cümleyi çekip bir değerlendirme yapmak yanlış…
 
Üniversite öğrencileriyle yaptığın sohbette Allah yerine, tanrı yerine, tasarımcı kelimesi geçiyor…
- Kelimelere değil, işin özüne takılmamız, anlatmak istediklerimin özünü anlamamız gerekiyor. İnsanlar tabiata da mı bakmıyorlar? Baktıkları zaman bunun müthiş bir sanat olduğunu görebilirler. Müthiş bir mucize var tabiatta, müthiş bir zeka var. Tanrı, Allah, tasarımcı, yaratan bunlar sadece kelime. Allah’ın 99 ismi yok mu? İçindeki anlam mühim. Benim tasarımcı diye tanımladığım kavrama, müthiş bir hayranlığım var. Tabiata, 24 saat, sadece bakarak ibadet eden bir insanım. Gördüğüm her çiçeği, gökyüzündeki her yıldızı sonsuza kadar izleyebilirim. Rüzgarı dinlemekten aldığım keyif, bir hayvanın uyurken çıkardığı mırıltı, tabiatın bütün işleyişi sistemi… Yaratıcıya duyduğum hayranlığı çoğaltıyor. Ben ona “tasarımcı” demişim, Allah demişim, tanrı demişim ne önemi var? Bunlar da takılmamak lazım. İşin özünü anlamak lazım. Ama bunlar, benim düşüncelerim. Kimse benim gibi düşünmek zorunda da değil. Sadece birbirimizin farklı düşüncelerini kabul etmemiz gerekiyor. Ama bugünün Türkiyesi’nde farklı seslere tahammülümüz bile yok. Beni üzen de bu oldu..

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sahte savcı yalanıyla 56 bin lira dolandırdılar
Elazığ ve Ankara'da oturan iki kadını, cep telefonundan arayarak kendilerini ...
YÖK’ten DEÜ sürprizi: ‘Çekilen’ adayın adı Köşk’te
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ...
Makam şoförüne sarı basın kartı
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü'nün makam şoförü 'sürekli basın kartı' ...
 
Casusluk operasyonu tam gaz: 26 askere gözaltı
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, eskort kızları kullanarak askeri belgeleri ...
İzmirli doktorun dehşet gecesi
40 yaşındaki doktor E.B., yolda otostop yaparken otomobiline aldığı, ardından ...
‘Danimarkalı melek’: Evlat edinmek istiyorum
Kuşadası'nda yol kenarında ağlayan terk edilmiş bebeği emzirdikten sonra ...
 
İzmir Emniyeti'nden 35 müdüre şark sürprizi
İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde görev yapan emniyet müdür yardımcıları ve ...
Özbek Köyü’nü sinekler bastı
Urla ilçesi Özbek Köyü'nde yaşayan vatandaşlar ve tatilciler karasinek kabusu yaşıyor.
Buca’da ‘Rotweiler’ dehşeti: Yüzünü parçaladı
Buca'da saldırgan köpek 5 yaşındaki Mehmet Ata Bilgili'nin yüzünü parçaladı.
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çocuk yaşında assolist oldu!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gazeteci titizliğinden çıkan bir roman
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva