Başkan Engin'den zehir zemberek sözler: Menemen Ovası'nı ekip biçtiniz de İnciraltı mı kaldı?

EGEDESONSÖZ - Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, SonSöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Ali Engin, başta İnciraltı planlamaları olmak üzere pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

- BAŞKAN ENGİN’DEN 'ESKİLERLE KUCAKLAŞMA' YORUMU: FİKİR TUNÇ BAŞKANIN!

Pandemi sürecinde belediye olarak, üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptıklarını belirten Başkan Ali Engin, "Pandemiyle mücadele ederken, temizlik, projelerin devamı, sosyal faaliyet gibi işleri aksatmıyoruz" dedi. Başkan Engin, şunları söyledi:

" Hayat devam ediyor. Bu bir salgın ve geçici. Tedbir alınarak bunun üstesinden gelinebiliyor. Maske, temizlik ve mesafe kurallarına aynen uymak lazım.  Dün Kaymakam beyle Narlıdere Çarşısını  gezdik. Halkımızın yüzde 99'u maske takıyor. Temel sorun, restoran ve kafe gibi yeme içme alanlarında. İnsanlar haliyle maskesini çıkararak yemek yiyor. Mesafe zaten yok. Bu hakikaten ciddi bir sorun."

EN AZ 4 BİN KİŞİNİN GIDA İHTİYACINI KARŞILADIK
"Bakanlığımıza bağlı Türkiye’nin en büyük huzurevlerinden biri Narlıdere’de. Yaklaşık 1000 kişi orada ikamet ediyor. 700-800 de çalışanı var. Geçen yıllarda kış aylarında bir hayli insan hastalandı, bazıları hayatını kaybetti. Zannediyorum bir sağlık çalışanından virüs bulaşmış. Büyük bir kayıp olmadı, hemen kontrol altına alındı. Narlıdere'de çok sayıda emekli, ileri yaşlarda insan yaşıyor. Ara iş gücüne gıda ve sosyal yardım desteğinde bulunduk. Yaklaşık 3- 4 bin kişiye, küçük bir ilçe olmamıza rağmen defalarca sosyal yardımda bulunduk.  Ayrıca kaymakamlığın sosyal destek grubuna da her türlü maddi manevi, hatta araç, malzeme desteği yaptık."

BELEDİYEMİZİN BÜTÇESİ, 60 MİLYON LİRA
"Bu yılki bütçemizi bugün öğleden sonra meclisimizde onaylayacağız. Yaklaşık 60 milyonluk bir bütçemiz var.  65- 70 bin civarında da nüfusumuz var. Tabii ki işsizlik ülkemiz için büyük bir sorun. Dahası, işsizlik milli bir sorun haline geldi.  Ciddi riskler barındırıyor, gençler uyuşturucuya yöneliyor. Özellikle eğitimli kadınlarımızın işsizliğini görüyorum sahada. Hizmet sektörü kesintiye uğradı. Her türlü eğitim, sağlık, turizm sektörlerinin kapasiteleri düştü. İnşaat sektörü sekteye uğradı. Her anlamda inşaat sektörü, işsizliği emen bir noktadaydı. En yakın buldukları belediyeye sığınmak istiyorlar. Oysa belediye, yasal olarak sınırlı çalışan bulundurmak zorunda. Bütçemiz kısıtlı. Bizde de yeni çalışanlara ihtiyaç yok, maalesef. Ayrıca çalışanlarımıza daha iyi imkanlar sağlamak istiyoruz. Belediyenin gelirleri düştüğü için, çalışanlarımıza iyi zam veremiyoruz. Belediyeler işlemeli, ayakta kalmalı. Mevcut çalışan personelinin maaşını aksatmamalı ki, görevlerini yapabilsinler. Çünkü ilçe belediyeleri en operasyonel kurumlar. Temizlik başta olmak üzere günlük müdahaleleri yapan, günlük bürokratik ve her türlü müdahaleyi yapan kuruluşlar."

SİYASETÇİLER, İŞSİZLİĞE VE EKONOMİYE ODAKLANMALI
"Ben il başkanlığı yaptığım için, Ödemiş’ten, Kınık’tan her ilçeden vatandaşlarımız, kendilerinin ve çocuklarının işsizlik sorunu için bana geliyor. Biz de onları mecburen başka yere yönlendirmeye çalışıyoruz. Çok çok ihtiyaç varsa, belediye de değerlendiriyoruz. Bu hükümetlerin çözeceği, genel ekonominin çözeceği bir konu. Bundan 10- 15 yıl önce hiç kimse belediyede çalışmak istemezdi. Esnaflık, özel sektör, güçlüydü. Özelleştirmeler yapılmamıştı. Tarımın çöküşü, bir başka sorun. Her şey düzelir, yeter ki Türkiye normalleşsin, kutuplaşma azalsın. Siyasetçiler, yeniden işsizliğe ve ekonomiye odaklanmalı."

TEMİZLİK İŞİNE CİDDİ KAYNAK AKTARIYORUZ
"Narlıdere’de belediyemizin yapması gereken öncelikli görev, kentin tertemiz olmasını sağlamak. İlçe belediyesinin temizlik işinde hiçbir bahanesi olamaz. Biz bu alanda ciddi kaynak aktarıyoruz. Gerek orada çalışan personele, gerek akaryakıt giderlerine, gerek çöp kamyonlarına, süpürgelere ciddi paralar harcıyoruz. Seçim bildirgemize koyduğumuz bütün projeleri yüzde 100 gerçekleştireceğiz, 5 yıl sonunda. Bu projelerin bazıları Pir Sultan Abdal Derneği Parkı’nı Büyükşehir’le yaptık, yaklaşık 15 milyon liraya... Yukarı Köy Restorasyon projesine başladık. Bu projenin yüzde 60- 70’ini Valilik karşılayacak. Tenis kulübü ve spor kompleksi projemizi, yap -işlet- devret modeliyle yapacağız. Bu, Türkiye'de bir ilktir. Yap-işlet-devret modelinde yatırımcı burayı yapıyor, mülkiyet sizde kalıyor. Zaten ücretsiz olan hiçbir hizmet yok. Zaten o tesisi belediye de yapsa, cüzi de olsa ücret alacak. Bazı projelerimizi bütçe dışı yaparak, belediyeye yük olmaktan çıkaracağız. Tüm bu projeleri mutlaka bitirip, halkın kullanımına sunacağız."

PEK ÇOK İŞİ, KENDİ İMKANLARIMIZLA YAPIYORUZ
"Temizliği taşerona vermedik, kendimiz yapıyoruz. Birçok projeyi kendimiz yapıyoruz. Yolları, kaldırımları, kendi işçilerimizle düzenliyoruz. İhaleye de gitmiyoruz. Bugüne kadar yaptığımız birçok işi kendi makinemiz, kendi işçimizle yaptık. Müteahhide verdiğimiz çok az iş oldu. Ben de o işi bildiğim için yeterli ekipman da sağladık, bazen olmazsa makineyi kiralıyoruz. Taşı alıyoruz, toprağı, çimi, parklarımızı, meydanlarımızı, yayalaştırılmış sokaklarımızı hep kendimiz yapıyoruz. Dolayısıyla bütçe de doğru kullanılmış oluyor. Ben bu bütçeyle önümüzdeki üç buçuk yıl daha hem personelimizin maaşını ödeyeceğiz, hem de seçim bildirgesinde koyduğumuz bütün hizmetlerin en az iki katını yapmak durumundayım. Borcu, pandemiyi, bürokrasiyi, bahane etmiyoruz. Pandemi geçer, 1 ay sonra unutulur. İnsanlar size, bu beş yılda ne yaptınız, diye sorar. Sokaklarımızı yapmadınız, yeni tesisler açmadınız, temizliğimizi aksattınız, derler. 2 tane kreş açtık, yaklaşık 130- 140 öğrenci kapasiteli. Yemeklerini biz veriyoruz. Özel sektörden daha kaliteli. İnşaatını 4 ayda bitirdik. Şimdi ben, pandemi var, bu kreşi 2 yıl sonrasına erteleyeyim, diyemem.  Bir taraftan pandemiyle ilgili tedbirleri aldık, bir taraftan birçok projemizi sürdürdük."

İHTİYAÇLAR SINIRSIZ AMA KAYNAKLAR SINIRLI
"Okullardan gelen talepleri hemen karşılıyoruz. Okullarımızı boyadık. Belediyelerde ihtiyaçlar çok fazla, hatta sınırsız, fakat kaynaklar sınırlı. Bu kaynakların yüzde 100', vatandaşlarımızın vergileri. Ben siyasete girdiğim günden beri hep  yurttaşlarımızdan, seçmenimizden, partililerimizden şunu istiyorum; bir ülkede vergi verenler, vergilerinin nasıl harcandığını kontrol edebiliyorsa, o ülkede demokrasi yükseliyor. O vergilerin nereye gittiğini görüyor, sorgulayabiliyorsa, o kurumlar açık ve şeffafsa, inanın o, ülkeye yetiyor. Bizim de dolayısıyla vatandaşımızdan topladığımız bu kıt vergileri çok doğru harcamamız lazım. Belediyemizin girişinde gelir bölümü var. İleri yaşta ablalarımız abilerimiz sırada bekleyerek, vergi ödüyor. Bu vergileri, büyük fedakarlıkla ödüyor. Ben bunu çok iyi kullanmak zorundayım. O açıdan mümkünse çok ihale yapmıyoruz. Çalışanlarımdan aynısını rica ediyorum. Lütfen aldığımız maaşı hak edelim. Milyonlarca işsiz var. İş bulabilen insanların o kurumuna sahip çıkıp, parkları iyi süpürüp, iyi biçmesi lazım. İmardaki arkadaşların işi daha çok hızlandırması lazım. Diğer hizmet alanlarına bakanların daha güler yüzlü davranması lazım. Bu, onların hem vicdani hem hukuki sorumluluğu. Çalışanlarımızın bunları yaptığını düşünüyorum. Ben öncülük yaptım, koordine ettim."

NARLIDERE'NİN 20 YILLIK YOL HARİTASINI BELİRLİYORUZ
"500 gün toplantısı yapmadım. Pandemi sürecinde toplumun halen daha kendini saklama durumu var. Ben bunu ikinci yılımızda, Mart ayının sonunda yapmayı planlıyorum. Sosyal medyada, toplantılarda, ne yapmak istediğimizi anlatıyoruz. Böyle bir konsept şeklinde, 500 günden ziyade biz iki yılda ne yaptık, önümüzdeki üç yılda neyi tamamlayacağız, gelecek vizyonumuz nedir, nüfusu ne kadar olacak, şehir hangi yönde kalkınacak, diğer iller ve ilçelerle nasıl rekabet edip nasıl öne geçecek, bütün bunları ortaya koyacağız. Bizim görev süremiz sonuçta sınırlı. Daha sonra kim görev alırsa alsın, Narlıdere’nin yol haritasını belirliyoruz, önümüzdeki 20 yıla dair... Bizim o kadar görev yapacak halimiz yok. Ona gerek de yok ama daha sonra bunun sürdürülmesi lazım. Bir şehrin ekonomik, sosyal, kültürel gelişimi için ısrar etmek lazım."

SAHİL BANDINI ÇOK İYİ KULLANMAK ZORUNDAYIZ
"İki yıl sonra metro bitecek. Hem Narlıdere yaşasın, orada oturanlar daha güvenli, sokakları yayalaştırılmış, daha aydınlık geceleri olsun istiyoruz. Yaklaşık 5 kilometre alanda hem gece aydınlatmasını sağlayıp hem yayalaşmasını sağlıyoruz. Güngören, Barış Sokak, Pazaryeri, Yukarı Köy ve biten bisiklet yolumuzun yürüyüş yaya güvenli alanı. 6 – 7 kilometre olacak. Bütün bunları bu konsepte uygun yapıyoruz. Şehir yeme içmede öne geçsin istiyoruz; duyulsun, tanıtılsın, istiyoruz.  Slowfood birliğine üye olduk. Sahili iyi kullanacağız. Sahilde çay bahçesi yaptık. Bisiklet yolunu ormana kadar götüreceğiz. Ormanda kamp alanı yapıyoruz, iki ay sonra bitecek. Doğa harikası bir ormanımız var. Çatalkaya, dünyada meşhur ama bilinmiyor. Biz bunu tanıtıp İzmirlilerle buluşturacağız. O tabiat harikası dereleri, ormanı, çınar ağaçlarını herkese tanıtacağız. Herkes orayı görsün istiyorum. Pir Sultan Abdal projesi, şehir içerisinde 25 bin metrekare bir alan. İçerisinde düğün, nikah salonları, sivil toplum alanları, çay bahçesi, bisiklet alanı, yürüyüş alanı, çocuk alanı olacak. En geç 2 yıl içinde, Büyükşehir'le beraber bitirmeyi planlıyoruz. İmar planları bitti, uygulama projeleri bitti. Yılın ilk aylarında ihaleye çıkacağız ve iki yılda bitirmeyi planlıyoruz. Narlıdere metrosu bittiğinde bütün bu projelerimizin yüzde 100'ü bitecek. Bu konseptte şehri ilerletmek lazım. Gazı kesmemek lazım, fazla sürat iyi değil, kazaya sebep olur ama durmak da iyi değildir. Tozlanır, paslanırsınız, bir müddet sonra çöpe gidersiniz. Narlıdere’yi dünyadaki diğer şehirlerle yarıştırmamız lazım. Önce, İzmir'de tatlı bir rekabet içinde olacağız Tarihi binaları koruyacaksınız, yeşil alanları artıracaksınız. Denizinize, derenize sahip çıkacaksınız. Bunu yaparsanız ancak şehri ileri doğru taşıyabilirsiniz. Biz de tam da bunu yapacağız."

DÖNÜŞÜM OLACAKSA, BU NARLIDERE'DEN BAŞLAR
"Hem Türkiye’nin, hem İzmir’in en önemli sorunlarının başındadır, deprem sorunu.  Allah korusun, bir deprem olduğunda, milyonlarca konut yerle bir olacak. Yüz binlerce insanımız hayatını kaybedecek. 2013 yılında hükümetimiz, dönemin Belediye Başkanı  Abdül Batur, burayı riskli alan etmiş, imar planı yapma yetkisini de belediyeye vermiş. Biz geldiğimizden beri bu işi benimsedik. Buradan bakanlığımıza, bakanlık yetkililerimize ve İzmir milletvekillerimize, özellikle hükümette bulunan milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Katkıları sayesinde bizim bürokrasimizin, özel sektörden plancıların çabalarıyla kentsel dönüşüm meselesini bir yere kadar getirdik. En son Temmuz ayında bürokratlarla yaptığımız toplantı, çok yararlıydı. Kazmadan ziyade, bir alanın önce planlı olması lazım. Bugün yaşadığımız sorunların nedeni, şehirlerin zamanında planlanmaması. Atıyorum Gaziemir’de, Bayraklı’da bundan 50 yıl önce, bugünkü manzaralar oluşmadan imar planı yapılsaydı, o vatandaşımız da ona göre, plana göre ev yapardı. Önümüzdeki aylarda hükümetle birlikte imar planını çözmek istiyoruz. Sonra eşit, adil, şeffaf bir bölüşümle gereğini yapacağız. Orada hiç arsası olmayan arkadaşlar da var mesela, 1250 kişi. Bir metrekare bile yeri yok. Kırk yıldır da orada oturuyor. Şöyle bir çözüm öneriyoruz, bakanlığımızın ve bizim yerimiz var. Buradan ben bakan ve bakan yardımcımıza çok teşekkür ediyorum. Onlar tahsis yapacaklar, biz yerimizden fedakarlık edeceğiz. 30 bin metrekare bir yerimiz var ve bu işgalcilere bir hak doğacak. Diğer hak sahipleri de fedakarlık yapacak ve herkesle eşit bir modelde plan yapacağız. Biz zaten orada kaç bina var, kaçı kaç katlı, kimlere ait, kimler işgalci, değeri ne kadar, evinin içinde ağacı, duvarı var mı, hepsini tespit etmiş durumdayız. Ve o tespitlerimizle beraber eşit alacak, hakkı kadar alacak. Kimse dışarıda kalmayacak. Herkes, o ranttan,  hakkı kadar olanı alacak. Tabii ki hukuka uygun olacak. İnsanların cebindeki tapusunu alıp bir başkasına veremeyiz elbette. Ancak biz belediyenin, bakanlığın arasını verebiliriz. Bakanlık ve belediye olarak biz hakkımızdan vazgeçiyoruz. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, bakanlıktan da onay aldık. Hakkımızdan vazgeçerek, hakkımızı tapusu olmayan vatandaşlara veriyoruz. Burada popülist yaklaşım olmayacak. Uzlaşma olmuyorsa, kimsenin evini zorla yıkacak halimiz yok. Biz imar planımızı yaparız, orası daha yıllarca kalabilir ama biz kalmasını istemiyoruz. Vatandaş da istemiyor. İzmir' de ortak kanaat şu; eğer bir dönüşüm olacaksa, bu Narlıdere’den başlayacaktır. Çünkü Narlıdere’miz ,talep edilen, gayrimenkul fiyatlarının yüksek olduğu, herkesin yerleşmek istediği bir yer. Bugün itibariyle yapılaşmaya uygun arsa stokumuz kalmadı. Biz ne yapacağız oraları? Planlayıp,  oraları yerleşime açacağız."

TARIM ARAZİSİ DİYE BAHSEDİLEN ALANIN YÜZDE 30'U BİZİM BÖLGEMİZDE
İnciraltı planlaması konusuna da değinen Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, "O tarım arazileri diye bahsedilen alanların yaklaşık yüzde 30'luk kısmı, bizim bölgemizde. Zaten daha önceki başkanlarımız tarafından o tarım alanlarının bir kısmı planlanmış. Bence doğru planlanmış" dedi ve şunları söyledi:

"Tarımsal niteliği korunarak, çok düşük yoğunlukta inşaat verilmiş. Bir kısmı için söyleyebilirim, yüzde 5 gibi diyelim. 10 dönüme, 5 dönüme bir ev ihtiyacı karşılayacak villa yada bağ gibi, o insanların kullanacağı, barınacağı bir ev tarif edilmiş. Çok düşük yoğunlukta. Maalesef bir kısmında aşılmış, bu imar barışıyla yasallaşmış ki, çok yanlıştır. Korumamız lazım, milyonlarca kaçak ev yasallaştı. Belediyeleri devre dışı bırakan, kaçağı yasadışılığı, imar rantını teşvik eden bir sistem. Herkes bilmeli ki, ben bunu yaparsam, bunun yasalarla cezası var. Tıpkı Amerika’daki, Avrupa’daki gibi. Önceden de vardı, sadece bu hükümet için demiyorum. İnciraltı planlanmalı mı, bence planlanmalı. Bir alan planlanmazsa ne olur, ben size söyleyeyim. Şu anda zaten kır düğün bahçeleri,  kaçak olarak işgal etmiş oraları. Bir 20 yıl geçsin, kaçak olarak yine yapılanır. Kaçak  yapılanmaktansa, 4 katlı, kısmen konut ve daha çok sağlık, termal turizmine açılmış. Oradaki arazi sahipleri, büyük rantçılara satmak zorunda kalmadan, hak sahip olacağı, gelir elde edeceği bir model yaratılmalıdır. Şunu da ben rasyonel bulmuyorum; efendim orası tarım arazisi! Neden tarım yapılmıyor orada? Düğün salonları işgal etmiş, su kaynakları azalmış. 20 metre kuyudan çıkan su, şu anda 200-300 metreden çıkıyor.  Su, tuzlu ve borlu. Bu raporu veren insanların, bunu gözetmesi lazım. Ödemiş'te, Menemen'de tarım yaptık da İnciraltı'na mı kaldık? Oralarda tarım yaptık da AVM’lerin olduğu yeri mi koruyacağız? Plan ne kadar gecikirse, orada kaçak yapı sayısı artacak. Yani ben bir işadamı ve belediye başkanı olarak uyarıyorum. Orasını koruyamayacağız. Keşke koruyabilsek! Kısıtlı da olsa oraya bir imar vereceğiz ve yerel yönetim olarak bunu kontrol edeceğiz. Ama şu anda imar yasak mı? Peki yapılanlar nasıl yapılmış? Orada binlerce yapı var. Onlar yapılmış ama imar planı yok orada."

İLÇEMİZDE ÇİFTÇİYİ KORUMA DERNEĞİ VAR AMA ÇİFTÇİ YOK
"Narlıdere’de artık narenciye, çiçek işi yapılmıyor. Çiftçi koruma derneğimiz var, genel kurul yapalım dedik, çiftçi var mı? Yok. Çiftçi koruma derneği var ama çiftçi yok, çünkü tarım yapılmıyor. Onlar mı bilecek? Çiftçiler bilmiyor, yapmıyor. ‘İlla burada tarım yapacaksın’demek doğru değil. Zaten tarıma elverişli olsa, suyu düzgün olsa, yüzeyden ucuz su çıksa, tabii tarım yaparlar, neden yapmasınlar ki... Narlıdere metrosuyla, dağdan gelen su zaten kesildi, arsa sahipleri bundan şikayetçi. Onun için plansız bırakmayalım. Bunu ertelersek, kaçak yapılar artar, çok da yazık olur. Orada yapılan öngörülere göre, orası bir termal turizm alanı ilan edilirse; tıpkı Balçova, Narlıdere’deki alanlar gibi, o zaman yatırımcı gelir. Ev yapamayacak, 4 katlı otel ve termal tesis yapacak. Bunu özendirmemiz lazım. Ben oraya AVM açılsın, demiyorum. O da yanlış. Aşırı konut yüklenmesine karşıyım. Konut, az sayıda yapılabilir. Sonuçta orada yaşayan insanların barınacakları yer lazım. Otelde diyelim 50 bin kişi çalıştırdın, onlar nerede kalacak? Plan mantığı içerisinde onlara ev de lazım. Atıyorum, yüzde 25'i konut adalarına, geri kalan yüzde 25'inin yüzde 50’si yeşil alana, yola, sosyal donatı alanına gidecek. Atıyorum, kalan yüzde 50’nin yüzde 20’sini konut yapabilirsiniz. Hem Balçova belediyemizin, hem Büyükşehir belediyemizin, hem hükümetin yürüttüğü o termal sağlık turizm alanında kısıtlı imar ve kat vermek suretiyle yapacağı her şeyi destekliyorum."

İKİ KREŞİMİZİ AÇTIK, ÜÇÜNCÜSÜ SIRADA
"Kreş projelerini çok önemsiyoruz. İki tane kreşimiz oldu, yakında 3’üncüsünü açacağız. İlk defa geçen yıl açtık, bu yıl açtık ve önümüzdeki yıl açacağız. Genel başkanımızın ve partinin bize verdiği bir ödev. Okul öncesi çok çok önemli, ulusal mesele. Şu anda 120 çocuğumuz ders başı yaptı. Yemeklerini de veriyoruz. Hijyenik ve güvenli bir alan. Çok sınırlı bir ücret veriyoruz. Özel sektörde 1500 liraysa, yemek de içinde 600 lira alıyoruz. Mesela klasik müzik senfoni orkestrası kurduk. 80 kişilik bir kadro... Enstrümanlarını satın aldık. 5 devlet sanatçısı, çocuklarımızı eğitiyor. 4 konser verdik İzmir’de. Hem şehrimizin adını duyurmak, hem çocukları sanata teşvik etmek için kurduk. Binlerce kültür sanat kursiyerimiz var. Türkiye’de ilk defa çok güzel bir resim sergi alanı açtık. Pandemiden sonra 12 ay boyunca her ay resim sergisi açacağız. Bu çok önemli, bir şehrin, kültür- sanat şehri olması bakımından. Tiyatro salonumuzu yeniliyoruz. Sahilimizi iyi kullanmaya çalışıyoruz. Çok güzel bir çay bahçesi açtık ‘Mandalin Kafe’. Emeklilere merkez açmayı planlıyoruz. oraya gelip ücretsiz çay kahve içecek, bilardo, masa tenisi oynayacak, resim yapacak, kitap okuyacak."

GENÇLERİMİZ İÇİN MESLEK KURSLARI AÇIYORUZ
"Meslek kurslarımıza başlıyoruz, yaklaşık 150 kursiyerimizle... Bunu, Büyükşehir ile birlikte yapıyoruz. Kooperatifimiz, bakanlıktan meyve sebze kurutma makinesini hibe aldı. İnsanlar gelecek, meslek sahibi olacak. Biz de onlara iş bulacağız. Bir ay sonra orayı devreye alacağız. Bisiklet yolumuzun yarısı bitti, en geç yılbaşında tamamlanmış olacak. Bisiklet yolumuz İzmir bisiklet yoluna da entegre olacak. Karşıyaka’dan, Alsancak’tan yola çıkan bir bisikletsever, ormana kadar non-stop gidebilecek. Slowfood’dan bahsetmiştim, şehrimizi bir gıda ve sağlık beslenme merkezine dönüştüreceğiz.  Sahilevleri'nde 3 kortluk, İzmir’in en büyük tenis kortlarını yapıyoruz. Bir yıl içerisinde bitirmeyi planlıyoruz. Sahipsiz hayvanları kısırlaştırıp, bakımını yapıyoruz. Narlıdere’mizde bulunan 6 klinikle protokol yaptık. Her biri 30 hayvanımızı kısırlaştırıp aşısını yapıyor ücretsiz olarak."