AK Parti’li Bekle’den CHP’li belediyelere: Umut tacirliği yapıyorlar

EGEDESONSÖZ-AK Parti Sosyal Politikalar Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Cemal Bekle, SonSöz TV’ye konuk oldu. Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Bekle, önemli açıklamalarda bulundu. Yeni atandığı AK Parti Sosyal Politikalar Başkan Yardımcılığı göreviyle ilgili, İzmir ve Türkiye’de yaşayan dezavantajlı gruplar adına sağlıklı projeler ortaya koymayı hedeflediklerini vurgulayan Bekle, şunları söyledi:

 “Sayın Fatma Betül Sayan ile birçok projede ortak hareket ediyoruz. Sosyal sorumluluk ve sosyal içerme alanında projelerimiz vardı. Özellikle sosyal içerme alanında kendisiyle ne zaman bir paylaşım yapsak olumlu dönüş alıyorduk. Beraber birçok çalışmaya da imza attık. Betül Hanımın oradaki yaklaşımı ve teveccühü, Cumhurbaşkanımızın da onaylamasıyla böyle bir göreve seçildik. Hem İzmir’e, hem ülkemize, hem de dezavantajlı gruplara sağlıklı projeler ortaya çıkarmak, doğru politikalar, projeler üretmek istiyorum. Sosyal politikalar o kadar geniş ki, hayatın her alanı sosyal politikalar alanına girmeye başladı.Toplumdaki her kesimin,dezavantajlı grupların refah seviyesini artırmak, fırsat eşitliği ilkesini hayatın her alanına yaymak ve hayatın statüsünü özellikle dezavantajlı gruplar için yükseltmek, sosyal politikalarımızın olmazsa olmazıdır. Biz hükümet olarak 2002'den itibaren, bizimle beraber bu alanda toplum, devletin sıcak ve kucaklayıcı yanını da gördü. Algı giderek değişti, toplumun her kesiminde bir kabul görmeye başladı.”

ÇEŞME, 100 İNSANIMIZI BARINDIRAMADI
Selçuk, Çeşme, Urla belediyeleri özelinde Roman vatandaşlar için umut tacirliği yapıldığını ve bu belediyelerin doğru yönetilmediğini düşündüğünü söyleyen Bekle, “Yanı başımızdaki Ege, Tepecik, Yenişehir Mahalleleri ve orada kentsel dönüşümü biz yaparız, diyen bir kesim var. Emin olun, 2024'te de biz hala, kentsel dönüşüm ve Roman mahalleleriyle ilgili aynı şeyi konuşuyor olacağız. Bugüne kadar gelen süreç, inancımızı yitirmemize sebep oldu. Umarım yapılır. Selçuk, Çeşme, Urla özelinde umut tacirliği yapıldığını ve doğru yönetilmediğini düşünüyorum” dedi.

Çeşme ve Selçuk Belediye Başkanlarının seçim döneminde bölgedeki halka erzak dağıttıklarını, ev yapacaklarını söylediklerini; Menderes’te verdikleri sözlerin üzerinden 500 gün geçtiğini ve ortada bir iğne dahi olmadığını vurgulayan Bekle, şu açıklamalarda bulundu:

“Maalesef çadır mühürlenmesine tanık olduk. Salgın dönemindesiniz, biz insanları nasıl olur daha konforlu yaşatırız, diye düşünürken, siz nasıl olur da çadırı mühürlersiniz? Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Bu, sosyal belediyeciliğin hiçbir alanına, tanımına uymuyor. Çeşme’deki arkadaşlar yıllardır orada. Mevsimsel olarak gidiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Çeşme insanı son derece misafirperverdir, 1 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor Çeşme, yaz aylarında... O dönemde, ihtiyaçlı 100 insana ev sahipliği yapılmadı. Selçuk da öyle... Bu arkadaşlar oraya gittiklerinde belediye başkanıyla birlikte poz verdiler. Bu projeler, bu süreç beraber yönetildi sonra ne olduğuysa, yıkımı hep beraber yaşadık. O kadar ironik ki, çadırlar yıkılıyor, birileri bağırıyor. Bunu yapan Çeşme Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, bir araç koymuş, kumanya dağıtıyor. Biz Özcan’la (CHP Milletvekili Özcan Purçu) bir araya geliyoruz, belediye başkanlarımızla da bir araya gelmeme gibi bir durumumuz söz konusu değil. Toplumda bir sorun çözülecekse eğer, bir yere gitmeye, elimizi taşın altına koymaya çekinmeyiz. Selçuk ve Çeşme belediye başkanlarımızla da bu konuda istişare etmekten çekinmeyiz. AK Partinin tüm vekilleri roman özelinde duyarlıdır. Buradaki sorun yönetememe, emin olun vizyonsuzluk. Siz çadır mühürlüyorsunuz ama o çadırı mühürlediğinizde, devletin ve belediyenin imkanı var; insan onuruna yakışacak bir yerde misafir edebilirdiniz.”

“PANDEMİ SÜRECİNİ SİYASALLAŞTIRMADIK”
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde sahada karşılaştıkları şeylerin vicdanlarını sızlattığını ama yardımlara koşarak ellerinden geleni yaptıkları için de mutlu olduklarını belirten Bekle,  “Salgın dönemi tüm dünya gibi bizim de çok hazırlıksız yakalandığımız ve biraz da tüm dünya gibi kervan yolda düzülür, mantığıyla yürüttüğümüz bir süreç oldu. Her dönemi, süreci aktif bir süreçti. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, hem bir toplum bilimci, hem de siyasetçi olarak söylüyorum, en zor şey, sosyal hayatı düzenlemekti” dedi ve ekledi:

“Toplumu bu sürece hazırlamak gerekiyordu. CHP Milletvekilimiz Özcan Purçu’yla beraber de yardım dağıttık. Bu süreci hiç de siyasallaştırmadık ve karşılığını da aldık. Hükümet ayağında ne gerekiyorsa, gerekli adımların atıldığı bir süreç yaşandı. Özcan'la yaptığımız dağıtımda çok önemli bir mesaj da verdik. Bu konunun siyasallaştırılmaması gerektiği, içinden geçtiğimiz sürecin tüm dünyayı etkilediği gibi bizi de etkilediğini ve buradaki ortak aklın ve ortak amacın toplumda ulaşabildiğimiz herkese oldu. Dün ihtiyaçlı değildi ama salgın döneminde ihtiyacı olan bir kesim çıktı karşımıza. Bu mağduriyetleri, kendi rutin siyaset tartışmamıza malzeme etmeden gidermemiz gerekiyordu. Ben bu süreci hep beraber doğru yönettiğimizi düşünüyorum. Dünyadaki durumu hepimiz gördük. Yurt dışından arkadaşlarımız da söylüyor, tedarik zinciri kırıldı. Hiç hazırlıklı olmadığınız bir süreçti ama bizim marketlerimizde kuyruk oluşmadı. Bana göre vatandaşın güveni çok önemliydi. Bu konuda da bir sorun yaşamadık. Her bir bakanımız, teşkilatımızın her bir mensubu son derece özverili çalıştı. İşsizlik ödeneğiyle bence birçok mağduriyeti önceden giderdik. Bu süreçte kendi sağlıklarını göz etmeden arkadaşlarımız kapı kapı gezdi. Yardım almayı bilmeyen arkadaşlara, internet üzerinden başvurmayı bilmeyen birçok insana yardımcı olduk. Nakdi yardım desteğiyle ulaşamadığımız çok az kesim var. İhtiyaçlı ve mağdur herkese ulaştığımızı söyleyebiliriz. Yevmiyeyle çalışan kişilerin bir anda işleri kesilince; eğlence sektörü, çiçekçilik gibi... Kısa bir dönem uyumla ilgili sorun yaşadık ama şunu gördük ki bize başvuru yapan ve başvurusu onaylanan milyonlarca insana yardım yapıldı. Zor bir süreçti ama bu süreci koordineli bir şekilde yönettik. Buradaki en sorunlu şey toplumsal hayatı düzenlemekti. Hayatımızda artık maske, sosyal mesafe diye bir gerçek var. Ritüelleri, birincil ilişkilerle kurulmuş bir toplumdan bahsediyoruz."

HASTA SAYISINDA, DOLULUKTA, PEK ÇOK İLDEN DAHA İYİYİZ
İzmir'in, pandemi sürecini iyi bir şekilde götürdüğünü sözlerine ekleyen Bekle,“Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger'e ve İl Sağlık Müdürümüz Mehmet Burak Öztop Bey’e teşekkür ediyorum. Yoğun bakımdaki hasta sayımız ve bizim hastane doluluk oranımız, şu an birçok ilden iyi. Hastanelerimizde bir sıkıntımız yok ama bu demek değildir ki, tedbiri elden bırakalım. Asıl sorumluluk bizler de. Doluluk oranımız düşük diye rahatlamayalım lütfen” diye konuştu. Bekle, virüsün süreç içerisinde ne kadar hızlı yayıldığına dikkat çekerek, “Mevsim değişikliği söz konusu. Maske, mesafe ve hijyenden vazgeçmeden mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Bu alanı bir şekilde kontrol etmeye başladık. Maske artık alışkanlık haline geldi” dedi.

Pandemi sürecinde milletvekillerinin rahat bir şekilde il özelinde bilgi alabildiğini, şeffaf bilgilere ilk elden ulaştıklarını belirten Bekle, “Bugün kim telefonu kaldırsa, İzmir özelinde bilgi alıyor. Bu süreçleri yönetmek kolay değil. Şeffaflık, ilk günden beri çok önemliydi.  Cumhuriyet Halk Partisi vekili, istediği bilgiyi rahat bir şekilde alabiliyor. Herhangi bir sorun olduğunda ya da herhangi bir vatandaşın hastanelerde yaşadıkları problemler doğrultusunda bizler de arayıp soruyor, neden böyle oldu, diyoruz. Bizler de, diğer partililer de arayıp gerekli bilgileri öğrenebiliyorlar. Buradan tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Bu konuyu siyasallaştırmamız lazım. Sürecin son derece şeffaf yönetildiğini düşünüyorum. Bana göre,Türkiye hem aldığı tedbirlerle hem de sahadaki çalışmalarla en iyi yöneten ülkelerdendi. Aslında bu herkesin beklediği soruya cevap oldu” diye konuştu.

“AK PARTİNİN DURDUĞU YER BELLİ”
Akran evliliği konusunda AK Parti'nin durduğu yerin belli olduğuna vurgu yapan Bekle, şu açıklamalarda bulundu: “Hukuksal olarak evlilikle ilgili tanım, bizim için nettir, durduğumuz yer orasıdır. Ama burada sosyal bir gerçeklik var maalesef. Dün de vardı, bugün düne nazaran çok çok azaldı. Bu tedbirler neticesinde oldu. Maalesef bunu bilmeyen yada geleneksel aidiyetlerle bunu yapmış birçok kardeşimiz var. Kamuoyu akran evliliği konusunda son derece yanlış yönlendirilmiş durumda. “Bu konuda ‘Tek Suçumuz Sevmek’ adında platform kurmuş kardeşlerimiz. Mecliste bana da geldiler, bana geldikleri gibi tüm grupları da gezdiler. Gözyaşlarından ben nasıl etkilendiysem, diğer partilerdeki arkadaşlarım da etkilenmiştir ve hepimiz aynı şeyi söyledik. Bu konunun çözülmesi lazım, dedik. Diğer partiler bu arkadaşlara bu konuyu çözelim, diye söz verdikten sonra, kamuoyunun önüne geçince bunu bizim tecavüzcü ve cinsel istismarcılara af çıkarmak gibi, akla izana sığmayan bir yaklaşımla anlattılar. AK Partinin durduğu yer belli. Bana göre evlilik akdi devam edenler, resmi olarak evli olanlar; suiistimale izin vermeden, belirli tedbirlerle kıstaslar belirlenerek bir düzenleme yapılmalıdır, diye düşünüyorum. Kadın dernekleri bu konuyu yok saymamalı."

“SAHİP ÇIKMADIĞINIZ ALAN SİZİN DEĞİL”
Bekle, uyuşturucu konusunun sadece emniyet tedbirleriyle çözülebilecek bir konu olmadığını belirterek, bu konudaki görüşlerini şöyle açıkladı:

“Bunu sporla, eğitimle, sosyal içerme programlarıyla desteklemeniz gerekiyor. İzmir’de özel uygulanan ve gerçekten emeğimin olduğu bir proje NARKOALAN ama sadece onunla çözebileceğimiz bir şey değil. Rakamları düşürdük. Uyuşturucu belası toplumun her kesiminin sorunu, Romanlarla anılması doğru değil. İzmir’de uyuşturucu kullanım yaşı 13-14 yaşlarına kadar düştü. Bu sorunu bizim kalıcı tedbirlerle çözmemiz gerekiyor. Güçlü bir aile kurarsanız; anneyi, kadını güçlendirirseniz, çocukları daha steril bir ortamda yetişme şansınız olur. Eğer siz ilgilenirseniz, her şey yoluna girer. Sahip çıkmadığınız alan, sizin olmuyor. Bu katiyen bir asayiş sorunu değil, İzmir’in, Türkiye’nin, ülkemizin sorunu. İnşallah bu sorunun üzerine emin adımlarla gideceğiz”

“BİZ ÇOKLUK İÇİNDEKİ BİRLİĞİN KIYMETİNİ BİLDİK”
AK Parti'nin kurulduğu günden beri umut olduğunu vurgulayan Bekle, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hamza Dağ başkanımızın, bizim teşkilatımız için bir benzetmesi var. Teşkilatımızı ağaca benzetir, gövdesi teşkilatımızdır. Her mevsim olduğu gibi yaprak dökülür ama o yaprakların dökülmesi, ağacın köklerine ve gövdesine zarar vermez, der. Biz Romanların bir partisi var, o da AK Parti'dir. İlk günden beri, hiçbir zaman ayrıştırma derdimiz olmadı, biz çokluk içindeki birliğin kıymetini bildik. Farklılıklarımız, zenginliğimiz, birlikteliğimiz, geleceğimizdir. Bizim bir derdimiz var, o da hayatın her alanına Romanları dahil etmek. Eğer üniversite mezunu oranı bizde yüzde 4’lerde ise, bu toplumda, bu grupta bir sorun vardır, bunu çözmeliyiz. Biz bu sorunları bildiğimiz için sağlık, barınma, istihdam, eğitim gibi her alanda politika üretmemiz gerekiyor, diyerek bir stratejik eylem planı oluşturduk. Parti kurmak en demokratik haklarıdır ama Romanların bir partisi var zaten. AK Parti... Bizim derdimiz hiçbir zaman ayrıştırmak, yabancılaştırmak ve ötekileştirmek olmadı. Dahil etmek ve hayatın her alanında görünür kılmak oldu.”

VATANDAŞLIK KONUSUNDA DEZENFORMASYON SÖZ KONUSU
Suriyelilerin, vatandaşlık alma konusunda nedense sürekli bir dezenformasyon söz konusu olduğunu belirten Bekle, “Bizim vatandaşlıkla ilgili kriterlerimiz çok serttir. Biz burada tüm tedbirleri vicdani ve insani olarak alıyoruz. Tüm dünyanın vicdanını sızlatmış ama Türkiye hariç tüm dünyanın sınıfta kaldığı bir konu, mülteci konusudur. O kadar acı görüntüleri hep beraber gördük ki, tüm dünya susarken, Türkiye çok net bir şekilde ortaya bir irade koyan ve bunu vicdanıyla yapan bir ülke oldu” diye konuştu.

Pandemi sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığıyla birlikte gerçekleştirdikleri “Müzik Hayattır” projesini bitirdiklerini, projenin 2’nci basamağını yapmayı planladıklarını ifade eden Bekle,  kadroya alma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Bekle, şiddete maruz kalmış, fırsat eşitliğinden yararlanamamış kadınları güçlendirmek amacıyla başlattıkları “Arım Balım” projesinde 100 mağdur kadını hayata kazandırmayı ve ilerleyen süreçte Tarım ve Orman Bakanlığı’nın katkılarıyla daha fazla kadına ulaşmayı amaçladıklarını sözlerine ekledi.